• ozerkligin verilmesinden sonra, federasyon baskanlarinin gsgm'nin destekledigi kisilerin secilmedigi branslari "bu branslarda dunyanin 50 yil gerisindeyiz" biciminde karalamayi dogru bulabilen "dunyanin 50 yil gerisinde" bir bilinctir.

    sen spor bilinci olarak sadece futbolu taniyacaksin, arada bir basketbolu taniyacaksin, milli sporcularina destegi biraktim spor branslarini gormezlikten gelip devlete ait kurumlarin spor klubunu kapatip tum varini yogunu futbol klubune dokeceksin veya dokenlere goz yumacaksin, sonra da sana koltuk verildiginde direk branslara sallayacaksin.

    herseyde oldugu gibi devletin spor politikasininda bir kac kisinin iki dudaginin arasinda oldugu, hatta spora yon veren burokratlarin spordan anladigi tek sporun sokakta japon kale futbol oldugu bir ulkede bu bilincten bahsetmek ne kadar dogrudur orasi ayri bir konu.

    (bkz: #16428285)
  • "haftasonu halı saha yapıyor muyuz lan" , "abi spor yapacaksın.yapacaksın da vakit lazım","avrupalıyı görüyosun işte. adam işten geliyo, hemen koşuya gidiyo." dolaylarında seyretmektedir.
    arada bir (10 yılda bir falan) gaza gelip 30 mekik , 10 şınavla kendini gösterir ve o gün biter.
  • varlığını en çok hafta sonları halı sahalarda hissedebileceğimiz şey.
  • sınavı olduğu için kuzenimin voleybol antrenöründen izin isteyen yengeme verilen cevapta gizlidir:

    -sporcu çocuk okumayacak yenge, ya voleybol ya okul!

    hay senin spor bilincini de, antrenörlüğünü de...
  • derya büyükuncu gibi alanında ülkesinin tek temsilcisi olan isimlere bok atmayı marifet bilen bilinçtir. hemen konuyu açalım.. derya büyükuncu 5. olimpiyatına katıldı ama pek ilerleyemeden elendi diye demediklerini bırakmadılar, gidip gidip sonuncu oluyor dönüyor, yok efendim böyle olacaksa hiç yarışmasın, bu adam böyle olursa yüzme nasıl gelişsin ülkede... bahanenin ukalalığın bini bir para anlayacağınız..

    sen ülkede haftalarca bir ofsaytı veya çıkan sarı kartı kırmızı kartı tartış dur, yüzme denen şeyi aklına getirme, sonra de ki o kötü bu kötü şu imaj zedeledi.. imajın yok ki zedelensin, hangi imajdan bahsediyorsun ?

    ülkenin üç tarafı denizle çevrili, kuzey kesiminde ortada küçük kapalı bir iç denize benzeyen marmara var.. gölleri saymıyorum hadi, zaten tuz ve van göllerini kurutmadığımıza şükredelim, bırak tesisi ve sporu..

    gelelim yüzme meselesine.. buradan yola çıkmak istiyorum zira kendi ilgi alanımdaki sporlardan birine değinmem daha mantıklı olacak.. benim hayatım futboldur, öyle böyle değil, gün içerisinde 24 saatin 24'ü de bunun peşinde geçse itiraz etmem belki de.. ancak futbol kadar değer verip yine 24 saatimin tamamını birlikte geçirip itiraz etmeyeceğim sporlar da var.. tenis ve yüzme başta geliyor özellikle.. atletizm, basketbol, curling*, snooker diye uzar bu.. yüzme konusunda bakıyorum akdeniz ülkelerine, sürekli bir başarı olmasa bile isimleri hep var.. denizle iç içe olan ülkeler her şampiyonada madalyaları domine etmeseler de finallerde hep isimleri geçiyor.. bizim ise derya'dan başka kimsemiz yok.. derya'yı ne zaman izlesem bir olimpiyatta veya şampiyonada, hep gurur duyarım, bir gün daha fazla sporcuyla yüzeceğimizi hayal ederim..

    ben marmarisli'yim, ömrüm burada geçti ve geçiyor, üniversite yüzünden 4 senedir izmir'e gelip gidiyorum işte.. kendimi bildim bileli denizin suyun içindeyim.. ben çocukken yüzme konusunda ciddi ve profesyonel bir eğitim alıp kendimi geliştirme şansım yoktu, oturur izlerdim gördüğüm yüzücüleri hayranlıkla.. şansım yoktu dedim zira marmaris gibi çocukların anne-baba bile demeden denizle tanıştığı bir yerde yüzme için yeterli altyapı ve olanak yoktu.. son 8-10 senede iş profesyonelliğe doğru yürümeye başladı ancak seviyemiz sadece genç yaşlardaki yetenekleri alıp turnuvalara götürmekte kaldı.. hem marmaris hem de ülke olarak.. marmaris'te bir çocuk çıkar türkiye şampiyonası'nda altını alır rekoru kırar gelirdi herkes övünürdü marmarisli çocuk bunu yapmış etmiş diye.. sonra o çocuk büyürdü, 5 olimpiyat yüzü görmesine rağmen yerden yere vurulan derya büyükuncu gibi olimpiyata katılıp sonuncu bile olamazdı.. türkiye genelinde de alt yaş gruplarından yüzmeye çocuklar/gençler yollanır rekorlar madalyalar alınır gelinir ama aynı isimler büyüdüklerinde derya'ya uzaktan bakarlar.. sen yeteneği görüp başarıyı kazanıp, geliştirmeye uğraşmayıp 11-15 yaşındaki seviyeden bir adım ileri götüremezsen o çocukları, derya tek başına 5 olimpiyat da görür, 6. olmipiyata katılıp dünya tarihine geçmek için de çabalar.. sporu yönetenler de -ki sporu yönetme hadisesi ayrı bir olay- oturdukları yerden laf ederler, gitti de ne oldu diye..

    derya 15 yıl önce phelps'in yarısı kadar eğitim alsa, altını geçtim en azından bir bronz madalya alamaz mıydık 5 olimpiyat boyunca ? hep uzaktan baktık hep imrendik.. yüzmeyi ilk defa baştan sona izlediğim turnuva istanpool 99 olmuştu.. o dönemlerde hoogenband'a hayran kalmıştım.. sonra taa avustralyalar'dan çıkıp thorpe diye bir adam geldi tahtını salladı ama yıkamadı.. hoogenband sahneden inerken de yanında merdivenleri yeni yeni çıkan phelps vardı, o phelps çocukluğundan beri disiplinli ve sistemli çalışarak dünya tarihine geçti..

    ben ise hala bekliyorum, marmaris'imde, bodrum'da, antalya'da, denizin merkezi olan 3 büyük tatil yerinde yüzme konusunda avrupa çapında sistemler ve eğitmenlerle türkiye'nin şampiyonalarda o final senin bu final benim yüzeceği günleri..

    ancak biliyorum ki benim gibi futbolu hayatında en ön sıralara koyanlar yine benim ve diğer sporseverlerin yaptığı gibi futbolla aynı seviyede tutamıyorlar yüzmeyi, tenisi ve diğerlerini..

    bir phelps, bir usain bolt, bir muhammed ali, bir schmuacher, bir rossi, bir agassi çıkaralım demiyorum bu topraklardan.. o kadar devasa başarılara gerek yok, sadece senede 5-6 kez farklı sporlarda en azından bronz kazanabilelim..

    phelps yüzdü mü "adamlar nasıl başarıyor azizim değil mi?" dedikten sonra tv'lere çıkıp da "derya büyükuncu'nun başarısızlığını gören türk insanı nasıl yüzücü olur?" demesin artık pek muhterem spor insanları, yöneticileri... sen derya'ya "hadi evladım" diye destek olmadıktan sonra 5 değil 15 olimpiyata katılsa ne olur ? ipek şenoğlu çiftlerde ön eleme turunu geçti diye ortalığı ayağa kaldırıp sevinene kadar "bu yetersiz, bu haber bile yapılmamalı, daha iyilerini yapmalıyız" deseniz koltuğunuzdan mı düşersiniz ?

    ama pardon unutmuşum, baros'un gole giderkenki pozisyonu ofsayt mı değil mi onu tartışıyorduk değil mi ? ona 10-15 gün ayıralım yüzme'ye sıra gelir, hem belki derya 6. kez olimpiyata katılır, ipek şenoğlu ilk 50'ye girer siz o ofsayt ve penaltı pozisyonlarını çözene kadar.. oynatalım uğurcum biz, diğer sporlara sıra gelmese de olur..
  • kışın uludaga gidip kayak, snowboard, monoski, vs... yapmak yerine; ulan burada neden kayakla atlama, cross country, biathlon, bobsleigh, vs... yok diye dusunmek yerine, hayvanlarca içki içip gece klüplerindeki igrenç müzik esliginde dans etmek türkiyedeki spor bilincidir.

    ondan sonra kayak ustasıymış gibi gelip facebook'a becerende çekilmiş snowboard'lu, kayaklı fotograflarını koyan turk gençleride bu spor bilincinin ne kadar üst seviyelerde oldugunun göstergesidir.

    elalem alplerde toplam uzunlugu 260 km'lik pistlere tek ski pass ile girebiliyorken, üstelik aynı ski pass otobüslerde bile geçiyorken bizde her otelin ayrı pistleri var, cinayet!!
    (bkz: eğitim şart)
  • halı sahada 14 kişi depişmektir. depişme bitince de sigara içmektir.
  • - hanfendi olimpiyat ruhu'nu duydunuz mu?
    - hiii, yooo... ne o yeni lavabo temizliyici* mi?
    - tebrikler hanfendi! ikili pakette...
    hem de yaninda aksamdan suya yatirilmis budakli mese odunu da hediye
  • türkiye'de spor bilinci, "birinci" olmakla sınırlıdır. spor, asla halkın hayatının bir parçası olmamıştır. spor yapılmaz, yarışma yapılır.

    bir sporcu ile karşısındaki insanımızın diyaloğu sporcunun kaçıncı olduğu sorusuyla başlar, cevabında derece yoksa pek de fazla ilerleyemez.

    şunu da demek gerek, satrancı dahi spor sayarken*, futbolu spordan saymıyorum. o bi endüstri zaten, yoksa onu spordan saysak ülkemdeki spor bilinci tavan yapmaktadır, sabahlara kadar -sözde- futbol konuşan bi ülkeyiz ne de olsa.
  • rekabet ve rakibe saygı bilinci gelişmediği sürece hiç bir zaman ülke sınırları içinde kendine yer bulamayacak olandır.
hesabın var mı? giriş yap