tahtaboş
-
osmanli doneminde , istanbul'da evlerin cati katinda bulunan tabani ahsap , üzeri cinko kapli , camasir asilan , saksi konan , yazin oturulabilen bir cesit teras. tahtapus : tahta ortülü demektir
-
isim farsça ta¬te-p°ş
damın, en fazla çamaşır sermeye yarayan ve çinko ile döşeli bulunan düz bölümü, taraça:
"gençler ve çocuklar, birbirinin peşi sıra, konağın dördüncü katındaki tahtaboşa çıktılar."- r. n. güntekin.
(kaynak: tdk) -
bülent ortaçgil'in şarkısı değirmenler'de geçen bir kelime.
-
bi alaka var ama ne?
(bkz: tabula rasa) -
-
ozellikle trabzonda ahsap evlerin tahtadan yapilmis dar ve uzun balkonlari icin kullanilan isimdir.
-
arap evlerinde bir yüzü iç avluya açılan oda.
-
tahtapuş.
ya da tahtabos.
istanbul'da evlerin cati katinda bulunan zemini ahsap, uzeri cinko kapli, camasir asilan, saksilar konan ve yaz geceleri oturulan teras -
ortaçgil şarkısında "tabut"u ifade etmektedir..
-
bırakıp gidiyor anılarımı rüzgar
denize bırakılmış çöpler gibi
yol kenarlarında birikmiş gereksiz eşyalar gibi
geri veriyor ve çekip gidiyor usulca.
bulanık bir havuzun yanında buluyorum kendimi
bakımsız, taşları kırık bir havuzun yanında
içinden koyu yeşil bir çocuğun baktığı
çürümeye yüz tutmuş yaprak renginde
ağlaması yağmurlu bir sundurmaya benzeyen
kırık iskemleleri, çatlamış mermer masasıyla
yağmurlu bir sundurmaya
ve pencerelerde belli belirsiz bir kadın
pencerelerde ve her yanda.
bir çocukta bir kadın hayaleti mi
bir kadında bir çocuk hayaleti mi
yalnızca bir hayalet mi yoksa.
(nerdeyim
kelebeklerden dokunuşlar alan bir yaprak gibi inceyim
para bozduranların az çok bildiği
adres soranların gene bildiği
bir sokakta bir aşağı bir yukarı
saatlerce dolaşanların hemen hemen bildiği
amansız bir güceniğim.)
geri getiriyor bunları rüzgar
geri getiriyor anılması kırmızı bir konağı da
iniltili, hasta bir konağı da
çatısında baykuşların tünediği
birtakım iplerin düğümlendiği tahtaboslarda
ve bütün konuşmaların tek bir cümlede toplanıp
suskunluğu bir anıt gibi yükselttiği
bir konağı ve konağın olanca görkemini
geri getiriyor rüzgar.
(konaksa yandı çoktan
tertemiz bir asfalt ezip geçti onu
iyi biliyorum tertemiz bir asfalt
ezip geçti onu
kırmızı bir konak mezarı gölgesi bırakarak.)
ve yıllar ve günler ve saatler ayarlandı
caddeler, işhanları kahveler ayarlandı
meyhaneler, genelevler
pasajlar, dar sokaklar, geçitler
soğuk biralar ayarlandı, soğuk her şey
ve bütün ilişkiler
birden yerini aldı.
ve her şey yetişti gene
sarı bir çarşambadan
kahverengi bir cumartesiye.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap