• carl sagan'ın altın kitaplar'dan çıkmış bir kitabı. 1985 yılında verdiği konferansların derlendiği kitaptır. her zamanki gibi bilimin üstünlüğünü savunur.
  • orjinal adı; "the varieties of scientific experience: a personal view of the search for god" olan kitap. carl sagan'ın 1985 yılında gifford konferansları'nda verdiği konferansların metinlerinden oluşmakta. yazarın ölümünden sonra, eşi ann druyan tarafından kitaplaştırılmış ve 2006 yılında çıkmıştır.

    kitap carl sagan'ın uzmanı olduğu astronomi ve astrofizik konularından yola çıkarak "tanrı" kavramı üzerine çok ilginç yaklaşımlarda bulunuyor. hele kitabın "tanrı varsayımı" isimli bölümü, tüm körü körüne inananlara zorunlu olarak okutulmalı. kitabın sonunda da her bölüme ait, konferanslarda yer alan soru-cevap kısımlarından alıntılar yer alıyor. yazarın karanlık bir dünyada mum ışığı kitabını beğenenlerin kesinlikle kaçırmaması gereken bir yapıt.

    eleştirilecek tek yönü, çevirisinin aşırı derecede kötü yapılmış olmasıdır. öyle ki; sanırım çevirmen bazı cümleleri çevirirken kendi de anlamamış. bu gibi durumlarda resmen kelime kelime çeviri yapmış. bunları devrik ve uzuuuuun cümleler haline getirmiştir ki kimse anlamasın. kesinlikle kitaba yakışmayan bir çeviri olmuş. keşke tübitak şimdiki durumunda olmasaydı da, kitap tübitak yayınlarının çevirisiyle sunulsaydı.

    ayrıca;
    http://bp0.blogger.com/…cyf4/s1600-h/carl-sagan.jpg
  • kanımca carl sagan'ın en güzel eseridir. the demon haunted world'den bile daha güzeldir. demon haunted world'de daha çok uzaylılardan bahsetmiş sagan, bu kitabın içeriğini oluşturan gifford dersleri direk dinle ilgili olduğu için, sagan konvansiyonel din hakkındaki görüşlerini çok açık ve net bir şekilde ifade etmiş. ufuk açıyor, farklı düşünmeye başlıyor insan. kitabı 3 kere okumuş biri olarak her gencin 18 yaşından önce mutlaka okuması gerektiğini söyleyebilirim.

    ama bu söylediklerim kitabın aslı için. çevirisi, objektif olarak söyleyeyim, hayatımda gördüğüm en kötü çeviri. yanlış yerler, eksik yerler, kitap boyunca devam eden devrik cümle saplantısı, cümlenin başındakiyle sonundaki fiil kiplerinin tutmaması... neresinden tutsan elinde kalıyor. türkçesinden okumaya çalışan biri eminim 15 sayfa sonra "allah kahretsin ne lan bu" diyerek kitabı bir kenara fırlatır. carl sagan ve anısına karşı yapılabilecek en büyük saygısızlıklardan biri bu bence.
  • yanlis anlasilmalari onlemek adina bir noktaya dikkat cekmek gerek. bu kitap bir derleme kitap. iskocya`daki unlu gifford konferanslarindaki konusmalarindan ve notlarindan hazirlandi ve guncellenerek, karisi ve uzun suredir beraber calisdiklari ann druyan tarafindan kitap haline getirildi. iyi ki de yapmislar. carl sagan gibi bir dehanin, ufuk acici bir eseri daha olmus oldu.
  • sadece carl sagan’ın kitapları değil, okuduğum tüm kitaplar arasinda açık ara en kötü çevrilmiş olanıdır.
  • bu kitapla birlikte yanlışım yoksa, tüm sagan külliyatını bitirmiş oldum. tek yıldız/puan kırdım. o da maalesef çeviriden. kitap sagan'ın yaptığı konferansların derlemesi olduğu için bölümler arası kopukluklar var, fakat devrik ve anlamsız cümleler ise maalesef kötü çeviriye yazar. en zor okuduğum kitabı oldu sagan hocamızın. tabi burda da suçlu çevirmen değil yıllardır ingilizce(!) dersi almış olan bizleriz. belki orta ileri seviye bir ingilizce gerekebilir lakin 27 yaşındayım ve 17 yıldır ingilizce hayatımdaysa o seviyelere gelmiş olmak gerekirdi ki, bu başka bir yazımın konusu olsun.

    içerik olarak da değinelim az biraz. yakın zamanda dawkins'ten "tanrı yanılgısı" kitabını da okuduğum için, bir anlamda puzzle tamamlamak gibi oldu yaptığım okuma. bilim ve bilimin yol aldığı sürede, yaratılışçılık, dinler ve tanrıyla olan çelişkilerini; gerek günümüzden gerekse tarihten verdiği örnekler ile, bilimden gelen argümanlarla bir bir kafamıza kafamıza vuruyor. tabi anlamak isteyenlere ;) yer yer dostoyevski ve tolstoy'dan alıntılar bulabileceğiniz bu kitabı hepinize öneririm.

    yazara da ayrı bir parantez açmak isterim. bilimsel dili halka indiren ilk isimdir bana kalırsa sagan. günümüzden örnek verecek olursam ise kesinlikle harrari derim. sonuçta hepimiz akademik anlamda astronomi, biyoloji ya da evrim bilmek durumunda değiliz. ama hepimiz bu dünyada yaşıyorsak, çoğu şeyi de merak ediyorsak eğer, bunlar gibi bir çok bilim dalına en azından bir iki cümle kurabilecek kadar hakim olmalıyız diye düşünüyorum. bilgi, 2-3 dakikalık video izlemekle, 140 karakterlik twitleri okumakla edinilmiyor. bilgi, içselleştirme ve içselleştirilen olgunun en basit şekilde dile getirilebilmesiyle kazanılıyor. yaşadığımız çağda herkes her şeyi biliyor; ama kimse hiçbir şeyi bilmiyor maalesef...

    2007 yılında altın kitaplar tarafından basılmış bu versiyonu, ben kütüphaneden ödünç aldım, zaten internette ya da sahafta falan da bulamamıştım epeydir. kütüphaneler kapanıp yarı karantina haline girdiğimiz için halen daha bende. umarım daha da sürmez bu süreç :) kendinize iyi bakın. bilimle ve kitapla kalın...

    puanım: 4/5
  • çok güzel kitap kötü çeviri.
    kötü çeviriye rağmen çok şey öğrendiğim bir kitap.
    gerçek bir usta eseri.

    "termodinamiğin ikici yasası evrenin, tüm evrenin, varlığından bir kayba uğradığını söyler; yani evrende mevcut düzeyden bir azalma olmalıdır der. zaman ilerledikçe kaos artmalıdır. evrenin belirli bir mıknatısında örneğin yerkürede düzenlilik artamaz, iyi ama düzenlilik artmış bulunuyor. canlı varlıklar çok daha girift bir düzdn kazanmış olup 4milyar yıl önce hayatı şekillendirmeye başlayan ham malzemeden çok daha düzenli bir bünyeye sahipler fakat yerküremizdeki bu düzen artışı güneşte düzenin azalması pahasına oluşmuştur.
    termodinamiğin ikinci yasasının evreni tümüyle uygulayabildiği hiç de kesin değildir çünkü bu yasa deneysel bir yasadır. evrenin tümüne ait bir deneyimimiz yoktur. fakat benim tuhafıma giden şey, ikinci yasayı teolojik kanunlara uygulamak isteyenleri tanrı'nın ikinci yasaya uygun olup olmadığı sorusunu sormamış olmalarıdır. şayet tanrı bu yasanın ikinci maddesine tabii ise o takdirde tanrı sınırlı bir varlık süresi sahibidir. teoloji termodinamik ile bir araya gelince fizik kurallarının asimetrik uygulanışı ortaya çıkmaktadır. "
  • kitabın o yıllarda bir kitle imha silahı ile kendi ırkımızı ortadan kaldıracağımız teorisi üstünde ciddi durmuş. şu anda onun pek mümkün olduğunu düşünmüyorum. ayrıca carl sagan'ın tanrıyı ve ruhu reddetme konusundaki ispat argümanı çok doyurucu. okunası kitaptır.
hesabın var mı? giriş yap