• ortalığı sarsacak radikal bir dili olmadığı söylense de, ateistlerin ve deistlerin başucu kitabı olmaya aday bir richard dawkins kitabı olarak gözüküyor.. her ne kadar devout katoliklerin ve evanjelistlerin de sırt çevirmeyeceği bir kitap olduğu dile getirilse de ve buna can-ı gönülden inanmak istesem de maalesef pek inanmıyorum.. bir an önce türkçe'ye çevrilsin de muhterem halkımız bu müstesna eserden mahrum kalmasın, internetten bilmem kaç euro verip de kesemiz delinmesin..
  • kuzey yayınları'ndan haziran ayında çıkmış olmasına rağmen hiçbir yerde izine rastlanılmayan kitap.
  • ülkemizde tanrı yanılgısı adıyla yayınlanmıştır. hezeyan, saplantı gibi anlamlara sahip delusion kelimesini yanılgı diye çevirmek de pek ilginç kaçmış.

    (bkz: vernelleyin yumuşacık olsun)
  • darwinizm'in keskin savunucuların richard dawkins'in son kitabı.

    daha önce gen bencildir, cennetten akan irmak, kör saatçi gibi kitaplarıyla da gündemde yer bulan dawkins, bu kez tanrı ve yaratıcı kavramıyla didişiyor.
    bir yaratıcıya inanmanın, doğduğumuz günden bu yana bize bu kapsamda öğretilenlerin ve kendi dünyamızda yarattığımız buna bağlı düşüncelerin boş olduğunu kendi argümanlarıyla ortaya koyan dawkins aslında bu kitapla bir tür ateizm propagandası yapıyor.
    inanan ya da inanmayan herkes için fikri bir jimnastik aleti olarak düşünülebilir kitap.

    - ukteyi veren: llllllllllllllllllllllllllllllllllllllll (12.07.2007 15:02) -
  • kitaptaki michael ruse eleştirisi gibi olacak ama dini zaten savunmayanlar (ateistler, deistler vs.) için iddia edildiğinin aksine yararlı değil zararlı bir kitap bu. kitabı okuyan dindarları değil dinden uzaklaştırmak, köktendinci yapabilir rahatlıkla. zira yıllardır deneyimler, gözlemler insanların öyle felsefeyle, pozitif bilim gerçekleriyle inançlarından kopamayacağını göstermiştir hepimize. mesela dikkat edersek, türkiye'de ve dünyada cemaat/tarikat okulları denilen yerler fen alanında üst seviyede insan yetiştirebilirler hep; hele dawkins'in yaptığı gibi zeka seviyesi-dini inanç arasında ters bağıntı aramak, dindar/dinsiz bilimadamı karşılaştırmak falan bir noktaya varamaz. ancak muazzez ilmiye çığ, samuel noah kramer hatta zecharia sitchin, burak eldem gibi yazarlarla, mitosların uygarlaşma ve insanlaşma süreci başlığındakilerle karşılaşınca inançlarını sorgulamaya başlar bir dindar. bu bağlamda (bkz: #4852525) (bkz: #1158785) sadece bu şekilde olacak diye bir şey yok tabii, klasik dini bilgisi az olan, kültürel bağlamda dini inançlı insanlar dawkins'in kitabından bir şeyler alabilirler. ancak korkutulmuş, yoğun ve tartışılmaz dini bilgilendirilmelerle dolu olan toplumun çoğunluğu için yukarıda söylediğim geçerlidir; zira onlar inançları üzerinde çok az düşünür; çünkü gerek yoktur. kim ne derse desin bir gnostik için kendi kitabı tutarlıdır ve onu elinde tutarak bütün evreni bize anlatabilir. dine bu klasik (itaatkar, sorgusuz, kabullenmeye dayalı vs.) yaklaşımla dawkins'in pozitivist, akılcı yaklaşımını karşı karşıya getirmek ise köpekbalığı ile kaplanı karşı karşıya getirmek gibidir. anlamsız bir harekettir, biri karada, biri suda galip gelir; bir sonuca asla varamaz. öyle felsefi çıkarımlarla, rasyonel bakışlarla bir yere varılsaydı zaten bugün bunları tartışmazdık.

    ayrıca ben ateist/deist olmuşsam belli konuları kafamda değerlendirdiğim, araştırdığım, okuduğum, karara vardığım için olmuşumdur. bu kitap ise bana "aferin bana, ne güzel yapmışım" demekten (bkz: ateizm org/@ssg) başka bir şey vermiyor. dawkins'in kitabı dindarlara düşünmeyi değil, inançlarına sımsıkı bağlanmayı getirebilir maalesef.
  • richard dawkins’in son kitabı (2006).

    dawkins’in sıkı bir ateist olduğu herkes tarafından biliniyor ve bu kitabı gördüğümde, açıkçası heyecanlandım. dawkins ateist olmakla ve bunu savunmakla kalmamış, yaratılışçılara, dindarlara ve genel olarak dine karşı bir “cephe” açmış bir bilim insanı. bu konuda konuşmalar yapıyor, televizyon programları hazırlıyor, kitaplar/yazılar yazıyor, din adamları ve yaratılışçılarla çeşitli ortamlarda tartışmalara girmekten çekinmiyor, hatta zaman zaman bu tartışmalara girmeye oldukça hevesli gibi gözüküyor. bağıran ve hatta çağıran bir ateist olmasının yanında anti teizmin de bayrağını taşıyor. türkiye’de yaşasa günleri sayılı olurdu eminim (turan dursun‘u hatırlayınız).

    dawkins’in bu hevesi haliyle bir takım eleştirilerin de oluşmasına yol açmış. kendisini eleştirdiği kökten dinciler kadar dogmatist ve köktenci olmakla suçlayanlar var.

    atheism tapes isimli bbc belgeselinde jonathan miller, daniel dennett‘e şu soruyu yöneltmişti: “dinin bizim gibileri ezmek istediği enerji ile dini ezen bir kitap yazmayı düşünür müsünüz?” dennett’in cevabı ise bence durup düşünmeyi gerektiriyor: “o kitabı yazmayı çok isterim. ama insanı korkutan, arkasından ne geleceği.” bildiğim kadarıyla dennett o kitabı bu röportajdan sonra yazdı (breaking the spell), ancak yine de zamanında bu cevabı vermiş olması, dinin çoğunluktan aldığı güç ve “inanca saygı” kalkanı sayesinde düşünürleri ve entellektüelleri - her ne kadar bir ateist olarak seslerini yükseltseler de - anti teist olma konusunda frenleyebildiğini gösteriyor. yaptıkları ve yazdıklarıyla (özellikle the blind watchmaker) kendini frenlemediğini bildiğimiz dawkins’in, gaza bastığı kitap bu.

    açıkçası tanrı’nın varlığına dair argümanların derin bir analizi olacağını düşünmüştüm. bu açıdan beklediğimi bulamadım. bunun iki sebebi olabilir diye düşünüyorum: dawkins bu kitapla mümkün olduğu kadar çok kişiye ulaşmayı hedeflemiş ve bu argümanların analizi yer yer oldukça teknik bir hal alabiliyor. okuyucularını sıkmamak istemiş olabilir. bir diğer ihtimal de bu argümanları çok da fazla ciddiye almıyor olabilir. kozmolojik, ontolojik ve teleolojik argümanlar elbette ki üzerinde konuşulması gereken argümanlar ancak uzun ve detaylı bir analize gerek yok diye düşünmüş olabilir. bu argümanlara bir bölüm, yani yaklaşık 30 sayfa ayrılmış ve eğer niyetiniz bu konuda bilgi sahibi olmaksa çok da doyurucu bir içerik bulamayacaksınız.

    kitabın geri kalanı için aynı şey geçerli değil. dinin kökleri, ahlakın kökleri, değişen ahlak anlayışı (bkz: zeitgeist), dine karşı neden saldırgan olmak gerektiği ve din eğitiminin tartışıldığı bölümler var ve bu bölümler oldukça iyi. şahsen zeitgeist kısmından çok keyif aldım. dawkins’in bu konularda tecrübesi ve birikimi muazzam ve başka yerde zor karşılaşacağınız alıntıları, tartışmaları ve olayları bu kitapta bulabilirsiniz. özellikle eski ve yeni ahitteki bazı bölümler ve kargo kültleri hakkındaki kısımlar beni epey şaşırttı. benim için kitabın değeri de burada: uzak olduğum hıristiyan camiasında olup biten tonla şey öğrendim ve çoğu çok şaşırtıcıydı. yakın geçmişteki gazetelerden, konuşmalardan ve kitaplardan çok sayıda alıntı var ve hemen hemen hepsi hedefi vuran cinsten.

    sonuçta insanı içine çeken ve okuması keyif veren bir kitap olmuş: uzun, ama kesinlikle karmaşık ya da sıkıcı değil. dindar bir insanı ikna edebileceğini sanmıyorum, ama kararsızları ikna etmede başarılı olabilir.

    douglas adams‘a adanmış olması da ayrıca güzel:

    in memoriam

    douglas adams (1952-2001)

    ‘isn’t it enough to see that a garden is beautiful without having to believe that there are fairies at the bottom of it too?’
  • the blind watchmaker'a yalnızca göz attıktan sonra bile türkçe çevirisine* yaklaşılmaması gereken kitap. bulunduğunuz odayı izole edip tek başınıza pür dikkat okumaya kalksanız bile, bir süre sonra cümle başlarını unutmanız ya da sonlarıyla buluşturamamanız mümkündür.

    şimdilik bir süreliğine rafa kalktı; daha sonra tekrar denenecek.
  • daha çok hırıstiyanlık üzerinden ateizmi anlatmaya çalışan okunulası kitap. müslüman bir ülkede yaşayan ateist için pek işe yariyacak kanısında degilim. zira müslüman bir ülkede doğup büyümüş bir kimse zaten hiristiyan dininin islama göre çelişkileri ve ters yönlerini biliyordur.
  • richard dawkins’in muhtesem bir sekilde anlattigi,bir cok soruya cevap verdigi ve kimi zaman kendini sinirlenmekten alamadigi bir efsane kitap.turkiye’de hakettigi degeri gormemesinin sebebi ceviriminin cok kotu olmasi disinda yazarin kullandigi agir terimlerin bir dakikadan sonra okuyucuyu cok yormasi oldugunu dusundugum; tanri’ya inan herkesin birkez olsun goz atmasi gereken bir basyapit.
hesabın var mı? giriş yap