• artaud'un mutlak ideali "organsız bedenler"dir. seyirciler vahşet tiyatrosunun yıkıcı seyrine katılabildiklerinde, vücutlarınndaki organların ayrışmasıyla bu ideale ulaşabilirler. bu anlamda bu tiyatroda, seyirciler etkin katılımcı durumundadır. vahşet tiyatrosu özdeşleşmeyi ve başkalaşma olanağı sağladıkça etkili olabilir.
    "vahşet tiyatrosunda sahne, görsel şamatanın, renk ve ışık oyunlarının, duyuları zorlayan ve seyirciyi yerinden çıkaracak güçte "sonik titreşimlerin, magnetik yoğunlaşmaların", çıkış yeri belirsiz yankıların, çığlıkların, iniltilerin alanı olur. vahşet tiyatrosunda "organlar yoluyla duyular üzerinde doğrudan ve derinliğine etkin olma zorunluluğu, ses bakımından, hiç alışılmamış ses nitelikleri ve titreşimleri araştırmaya çağırmaktadır." (antonin artaud/suç ortakları ve işkenceler/nisan yayınları)
  • farklı noktalarda dursalar bir noktada in-yer face tiyatrosunun öncülüğü olan tiyatro akımı.

    ayrıca artaud diyor ki: ""tiyatro; seyirciyi suçtan aldığı hazzın, erotik takıntılarının, yabanıllığının, gerçekleşmesi mümkün olmayan rüyalarının, hayat ve özdeğe dair ütopik hislerinin, hatta yamyamlığının sahte ve hayali değil içsel bir düzeyde ifade bulduğu hayallerinin gerçekçi tortularıyla donatılmadığı sürece asla kendisini yeniden bulamayacak"
  • henry becque vahşet tiyatrosunun kurucusu kabul edilir. deneyin, siz de kabul edeceksiniz.

    sürrealist hareketin önemli karakterlerinden antonin artaud ise yaklaşık 50 yıl sonra, janra kafayı takıp yeni teoriler üreterek bu tiyatro türünü geliştirmiş ve türe en önemli katkıyı sağlayan isim olmuştur.

    (bkz: henry becque)
    (bkz: antonin artaud)
    (bkz: gerçekçi tiyatro)
  • acaba vahset / frustration ilginc bir karsilastirma olur mu. vahset duvarlari yikmak ile alakali, kullandiği hayal cizgilerle ayrilmis mekanin delinmesi; ancak gunumuzde yoğunluk (intensity) diye baska bir iktidar kavrayişi operasyonel şimdide etkili hale geldi. bunun icinde bi oyun, vicik vicik bi akiskanlik ile iliskilenmek durumunda. burda da surekli daralan ama daraldiği cercevede narsisist onaylanma beklentileri doğrulanan bir alanda yasayan oznenin bu egilimin cemberine (loop) frustration ile mudahele edilebilir mi diye soruyorum.
  • bu tiyatro türünde acının kaynağı insanın bilinçaltıdır. orada bastırılmış istekler, heyecanlar, tutkular yaşamaktadır. tiyatro büyüsel işlemi ile bu bilinçaltındaki olayları acıta acıta ortaya çıkaracaktır. bu acılı işlem aslında bir iyileştirme işlemidir. kıyıcı tiyatronun amacı insanın gizilötesi güçlerini tanımasını sağlamaktır. tiyatro bunu sağlamak için bu gizemli işleri sahnede nesnelleştirip, somut olarak görüntüleyecektir.

    bu tiyatroda insanın gizli suç işleme zevki, erotik takıntıları, ilkelliği, karabasanları ve insan yiyiciliği dışlanacaktır ama bunu öyle bir yapacaklardır ki gerçekten yaşanmışcasına bir dışlama olacaktır.

    bu tiyatro tıpkı veba hastalığı gibi acılı bir süreçle fakat seyirci üzerinde hiç iz bırakmadan, onu yaralamadan bu kanlı işlemi gerçekleştirecektir. insanın zorbalık, kıyıcılık, yaşama ve elde etme isteği, cinsel istek gibi doğal güdülerini somutlaştırıp yaşatarak, bu gizli güçleri özgür bırakarak toplumsal işlevini yerine getirecektir.

    kıyıcı tiyatroda sahne ile salon ayrımı yoktur. seyirci oyun yerinin ortasında oturur. oyun, onun çevresinde oynanır. hareketli sandalyeler seyircinin istediği yöner dönerek oyunu izlemesini sağlar. dekor yoktur. kostümler renkli ve gösterişlidir. gösterişli ışıklardan, müzikten ve eski unutulmuş sazlar kullanılacaktır.

    dünden bugüne tiyatro düşüncesi
  • antonin artaud bu kuramı ortaya atan kişi. “les cenci” oyununu vahşet tiyatrosu’nu anlatmaya yönelik yazmıştır. eserleri kendi yaşamından izler taşır. var olma çabası ve yok olma çabası arasında gidip gelen bir tiptir. zihinsel olarak yaşadığı acı oluşturduğu kuramlara da yansımıştır. ona göre etkinlik gösteren her şey “vahşet”. yani kesmeli biçmeli bi tiyatro kuramı değil bu. "vahşet=yaşam" aslında.
    ayrıca modern tiyatroyu da oldukça etkilemiştir.
  • --- spoiler ---

    bizler özgür değiliz, gökyüzü başımızın üzerine düşebilir ve tiyatro bunu söylemek için yaratılmıştır.
    --- spoiler ---

    antonin artaud - tiyatro ve ikizi

    veba, medeniyete dair her şeyi silip süpüren bir salgındır.

    bir kente veba çöktüğünde önce bürokrasi ve güvenlik kurumları çöker. belediye hizmetleri çalışmaz hâle gelir. kolluk güçleri halkı korumayı bırakır. ticaret biter. insanı medeni kılan her şey rafa kaldırılır. medeniyetin çökmesi aynı zamanda sosyal personayı ortadan kaldırır. cimriliğiyle meşhur tüccarlar delirip altınlarını saçmaya başlar. kenti korumak için canını veren asker evleri bizzat ateşe verir. insanları güvende hissettiren kurumların ortadan kalkması insanın vahşi doğasının önünde hiçbir engel olmayan bir delilik hâlini sürükler.

    antonin artaud'ya göre tiyatro tam olarak burada başlar. tıpkı veba gibi, insanın en doğal dürtülerini harekete geçirir. insanın saf doğasının dilin sınırlarına takıldığı yerde doğar.

    artaud, vahşet tiyatrosunun prensiplerini belirlerken bali dansından ilham almış. bütün duyguların, olayların ve durumların bu dansta mimik veya jest olarak karşılığı var. dansçılar kendilerini ritimlere teslim ediyor. bu teslimiyet öyle mükemmel bir seviyede ki vurmalıların sesi jestler ve mimiklerle aynı saliselere denk geliyor. sanki müzik arkadaki bir orkestradan değil dansçıların vücudundan geliyor. mimiklerin ve onların ifade ettiği duyguların saniyelik değişimleri ise insana ürpertici geliyor.

    artaud, tiyatronun edebiyatın bir formu olduğu düşüncesini reddediyor. hatta gereksiz yerde kullanılan sözlerin duyguların ifadesini zorlaştırdığını savunuyor. ona göre tiyatronun tıpkı bali dansı gibi duyguların en saf hâlini yansıtması gerekiyor. "vahşet"ten kasıt kan değil, insanî duyguların insanı dehşete düşürecek kadar doğal, içten ve kendiliğinden bir biçimde ele alınması.

    vahşet tiyatrosu, modern tiyatroyu oldukça etkilemiştir. bugün in yer face diye bir tiyatro türünden bahsediyorsak bunu vahşet tiyatrosuna borçluyuz. tiyatro, büyüsünü fizikî mekanda gerçekleşmesine borçlu. olaylar bir ekranda cereyan etmiyor veya onları okuyup zihnimizde canlandırmamız gerekmiyor. gözümüzün önünde oluyor. vahşet tiyatrosu da izleyiciyi izlemeye değil tanık olmaya zorluyor. bu açıdan modern tiyatro için çok değerli.
hesabın var mı? giriş yap