3 entry daha
  • caelestis veritas origo başlığında, ilgili ifadenin "kutsal gerçeklerin kökeni" şeklinde çevrilmesinin tam anlamıyla kavram katilliği olduğunu söylemiştim (#17088286); söz konusu katli gerçekleştiren şahısa özel mesaj yoluyla yapmış olduğum izahati beğenmemiş olacak ki, ev kedisi alınganlığıyla, entirisinin sonuna "nominativus - genitivus bilginizi kendi akademik çalışmalarınızda kullanırsınız" uyarısını ekleyivermişti (#17086999). oysa nominativus, genetivus (genitivus da değil) terimleri türkçedeki "özne" ve "ismin -in hâli" deyişlerinin latincesi olup, gramer bilgisinde sıkça kullanılırdı, öyle akademiklik, ukalalık bir şey değildi. özne kelimesi, ne kadar akademik bir kelimeyse, nominativus da o kadar akademiktir. ayrıca bkz. nominatif; genitif. her neyse.

    benzer bir sıkıntı burada da karşımıza çıkıyor. "verum ipsum factum" deyişinin tam türkçesi "gercek yapılanla aynıdır" değildir; o çeviri bu ifadenin açımlanışıdır. oysa ifadenin birebir çevirisinin anlam olarak açımlanmaya ihtiyacı yoktur, şimdi çevirince siz de göreceksiniz. önce gramer izahatini sunayım.

    latincede sıfatlar ve zamirler, birlikte gittikleri ya da işaret ettikleri şahsın cinsine göre değişiklik gösterir. latincede üç cins vardır: m (masculinum), f (feminum) ve n (neutrum). örneğin iyi anlamındaki "bonus" sıfatıyla (özne-nominativus olarak) bir erkeği kast ediyorsak "bonus", hatunu kast ediyorsak "bona", cinsiyetsiz bir şeyi kast ediyorsak "bonum" deriz. cinse göre üç takılı bu sıfatlar gibi, bir de iki takılı sıfatlar vardır; onlarda da sıfat m ve f aynı, n farklı olmak üzere iki türlü çekilir, ama o şimdi konu-dışı zira bu başlıkta incelediğimiz ifade bonus örneğiyle verdiğim üç takılı sıfatlardan ve isimlerden oluşmuştur.

    şimdi gelelim "verum ipsum factum" ifadesine.

    "verum": buradaki verus'u bonus gibi düşünürsek, ya m. ismin -i hâli yani "gerçeği" olacak ya da yukarıdaki "bonum" gibi neutrum bir şeyi niteleyen özne olacak. biz bunu benden torpille neutrum cinsinde özne olarak alalım ve türkçeye "gerçek (şey)" diye çevirelim (bu noktada itinayla bkz. veritas).

    "ipsum": latincede "kendi", "bizzat", "şahsen", "kendiliğinden" anlamlarındaki 'ipse' edatının neutrum nominativus'udur. bunu yanındaki "verum" ya da "factum"dan da çıkartabiliriz. "verum" ve "bonum" örneklerindeki gibi "ipsum" da özneyse ve neutrumsa; bir kaide ortaya çıkmış oluyor. sıfat, edat, zamir gibi isim yanı ya da göstericisi ifadeler o isimlere uymak durumunda. o hâlde hâl ve cins bakımından "verum ipsum"; "gerçeğin kendisi" anlamına gelebilir mi, böyle çevirebilir miyiz? evet çevirebiliriz. ama henüz acele etmeyin, factum'a bakalım, zira bu ipsum'u ona da yamayabiliriz.

    "factum": facio, facere fiili ingilizcedeki fuck / becermek fiilinin latincedeki atasıdır, şeklinde bir espri yapabilirdim, ama yapmamayı tercih ediyorum. ancak "her espride bir gerçek payı bulunur" atasözüne uyarak bu fiilin gerçekten de "yapmak", "becermek", "var etmek", "ortaya koymak", "yerine koymak", "eylemek", "tamamlamak", "bitirmek" vb. anlamlara sahip olduğunu ekleyeyim. buradaki factum, bu facere fiilinin supinum dediğimiz gövdesinden türetilmiş neutrum sıfat olabilir. supinum gövdesinden yapılan türetimlerde, kelimedeki edilgenliği görmeniz gerekir, bu kaidedir. o hâlde yapmak'tan (facere) türeyen factum, "yapılma", "bitirilme" anlamlarını içten içe taşımalıdır. o hâlde factum'a güzel bir türkçeyle "yapılmış / meydana getirilmiş / var edilmiş olan" veyahut "teşebbüs edilmiş / harekete geçirilmiş olan" şeklinde ifade edebilir miyiz? galiba edebiliyoruz. bunun yanında, sözlükte factus için "girişim" ve "uğraş" manaları da verilmiş ancak başlıktaki ifade ziyadesiyle ilk çevirdiğim gibi olmalıdır.

    şimdi cins ve hâl bakımından birbirine uyan bu üç kelime için tespit ettiğimiz anlamları yan yana getirelim:

    "gerçek olan", "bizzat kendisi", "yapılmış olan"

    şimdi malzemeyi güzelce yoğuralım; benim bu ifade için iki çeviri önerim var:

    "var olan, gerçeğin kendisidir" ya da "gerçek, var olanın kendisidir"

    bu ikisinden birini tercih edebiliriz diye düşünüyorum. bu noktada "aynı"lığa neden karşı çıktığımı söyleyeyim; "aynı"lık ile "eşit"lik aynı şey değildir. burada gizli bir esse yani olmak (ingilizcedeki "to be" gibi düşünün yani "is") fiili olmalı. "bu, şudur" "x, y'dir", "x, y'ye eşittir" bunları diyebiliriz. ancak "x, y ile aynıdır" ya da "bu, şununla aynıdır" dediğimizde iki farklı şeyin, "tıpkı"laşmasından bahsetmiş oluruz, eşitlenmiş olmasından değil. oysa burada eşitlenme var; burada gerçeğin, yaradılan ya da var edilmiş olan ile eşitlendiğini görüyoruz, tıpkılaştığını değil. verum ile factum tıpkılaşmamış, eşitlenmiş. zaten bu yüzden "şey" anlamını veren neutrum'luk üç kelimeyi de etkilemiş oluyor; çünkü bunlar birbirlerine eşitlenmiş durumdalar. "aynı"lığı vermek isteseydi yazar, düşünür; onun için latincede başka bir kalıbı kullanırdı, ama bunu yapmıyor; bir kavramın diğerine eşitlendiğini doğrudan gramer kaideleri haykırıyor.

    "anlamak, yapmak ile gelişir" çevirisine ise hiç değinmiyorum bile, çünkü o, ifadenin içerdiği anlama dönük açımlamanın da (explicatio) ötesine geçerek genişletmeye, yorumlamaya (explanatio) dönüşmüştür. farklı bir anlamla yorumlama veya geliştirme de mümkün; ama burada önce neyi geliştireceğimizi ya da yorumlayacağımızı iyi bilmemiz gerekiyor. bilmediğimiz kaynaktan su içmemeliyiz; anlamı önce bilelim, sonra onu dağıtacaksak dağıtalım. daha "klâsik" mevzuu anlamadan, şu dekonstrüksiyon (de-constructio) meselesine de hemen bulaşmayın. tavsiyem de, "rem tene verba sequentur" düsturudur.

    addendum@: buradaki ifade "gerçek somuttur" şeklinde de çevrilemez (somut için bkz. "varlığı duyularla algılanabilen, müşahhas, konkre" - "madde halindeki bir varlığı anlatan" - "belli bir zamanda, belli bir yerde bulunan, doğal, görülebilir, elle tutulabilir, duyular ya da imgelem ile algılanabilir, bütünlüğü içinde verilmiş olan bağımsız gerçeklik" tdk ). zira "var edilmiş/yapılmış olan şey" yani facere'den gelen factum illa somut olmak zorunda değil; nitekim factus'un ingilizcedeki "pressing"e (yani türkçedeki "baskı"ya) denk geldiği de örneklenebilir (bkz. cato, r. r. 67, 1; varro r. r. 1, 24, 3; plinius 15, 6, 6, § 23); bu da soyuttur, verum'un eşitlendiği şey burada soyut oldu diye ben buna "gerçek soyuttur" da diyemem. burada ön planda olan gerçeğin eşitlendiği şeyin soyut ya da somut olduğu değil, "var edilmiş" olduğudur. var edilmiş olan şeyin niteliği "verum"dur zaten; ifade bunu vermeye çalışıyor; zaten ifadenin derdi bu. oradaki "kendi"liğin (ipsum) factum'a bağlandığını düşünün; somut veya soyut bu önemli değil; önemli olan eylemin eylemliliğidir.
hesabın var mı? giriş yap