• ayfer tunç'un can yayınlarından çıkan yeni romanının adı
  • yazarın "birdahakitapadlarını50karakterlesınırlamalıyımek$i'desorunoluyorbaşlıkaçarken" adlı kitabından bişi öğrenmediğini ispatlayan son eseri. kendini tekrarlamış bir eser, evet.
  • kitabın bir yerinde (bkz: aşk beden gibi, öldü mü ölüyor)yazıyor. tüm sıkıntı, tüm acı, en yakınımızla yaşadığımız ve çözemediğimiz sorunlarımızdan çıkıyor ve toplumsal bir bunalıma yol açıyor örnekleri ile içindeki 250 ye yakın karakteri ile okuru 1890 lı yıllardan 2007 ye kadar türkiye’nin kısa ve hafızasız tarihi ile baş başa bırakıyor.

    dünyadaki en uzak kişi ile aramızda altı kişi vardır teorisini, öyküleri bir şekilde karadeniz’in küçük bir şehrinde bir akıl hastanesinde birleştirerek sorguluyor.

    ayfer tunç bu kitapta kullandığı karakterlerin her biri ile başka romanlar daha yazarmış. belki bundan yıllar sonra, bu kitapta ki karakterler, başka yazarların kitaplarında da karşımıza çıkarlar.

    karakterlerin her biri ayrı çekici, şaşırtıcı, lakapları ise çok kışkırtıcı.
  • arka kapağı okunduğunda esas adının "yalan yanlış" olduğu cümle içinde vurgulanmıştır.

    şahsen "hayatımın romancısının" romanı arasına girerek 3 saatte 150 basmıştır. bendeki dengeler değişiyor, bakalım!!
  • 2 aylık oğluşa rağmen okumak için fırsat yaratabildiğim pek dallı budaklı, ama bir o kadar da gerçekçi ve hemi de eğlenceli ayfer tunç romanı.
  • "hem-okuyayım-hem-bitmesin-kitaplar"ındandır.
  • bugün kitapçıya gidip sorduğumda, "bitti o, daha da gelmez, basmazlar, sahaflara bakın artık" dediği kitap. yuh, nasıl ya...
  • ayfer tunç'un dayanamayıp bu sabah yataktan kalkar kalkmaz bitirdiğim (ve bu sebeple de işe geç kaldığım) romanı.
    hakkında bir sürü şey yazılabilir, ancak ben ne yazarsam yazayım eksik bırakacağım için ayfer tunç'a ayıp olacaktır.
    bana göre ayfer tunç bir dahidir, kendisine mağara arkadaşları'nı okumamla başlayan hayranlığım bu kitap ile artmıştır.
  • içinde 100'den fazla karakter olan roman; neyseki karakterlerin tekrar tekrar karşımıza çıkarılması ve isimlerinin birbirine hiç benzememesi hatırlamayı kolaylaştırıyor. bir de yazarın unutmayı zorlaştıran cümleleri var tabi; "ruh sağlığı hastanesinin erkek melek güzelliğindeki hastası barış bakış'ın annesi siyasi baş uzman veda alkan'ın fırsat buldukça aşk yaşadığı romanya elçiliği maslahatgüzarı emil pavulescu o gün istanbuldaydı." (sayfa 340)

    hayranlık uyandırıcı bir kurgu fakat keşke diyalog da olsaymış. italik yazılmış tek başına kalmış cümleler var konuşma olarak, evet, ama diyalog yok.

    --- spoiler ---
    her paragraf bir diğerinin kapısını açıyor; baş hekiminden bahsedilen paragraf onun karısına, karısının annesine, annesinin komşusuna, komşusunun yasak aşk ilişkisine, yasak aşk ilişkisinin erkek tarafının ailesine, ailesinin soyağacına, onların kapıcısına ve kapıcının kardeşinin bir şekilde baş hekimin bilmem nesinin bilmemnesi olmasına bağlanıyor ve oradan hastalardan birinin annesine, annesinin yasak aşk ilişkisine... sonra oradan da.... ve sonra...

    okuduğum süre boyunca sonunu nasıl bağlayacak acaba diye merak ettim, son cümle bana sanki ayfer tunç yazmaktan sıkılmış da romanı bitirivermiş gibi geldi. gerçi alternatif bir son da gelmiyor aklıma, en kusursuzu böyle olması sanırım.
    --- spoiler ---

    özetlenmesi im-kan-sız. üzerine ödev yapmak insanın yıllarını alır, hastanenin tarihine döner iş.

    edit: birileri fena halde uğraşıp önemli denebilecek karakterleri özetlemiş, kitabın resmi web sitesinde var.
  • herkese şiddetle tavsiye edebileceğim nefis bir kitap..
hesabın var mı? giriş yap