• (bkz: nomos)
  • "kabil'in habil'i öldürdüğü
    günden beri hiç dinmedi acılar
    çünkü insanların insanlar için
    koymuş olduğu yasalar
    tıpkı adaletsiz bir kalbur gibi
    taneyi eleyip samanı tutar"

    (bkz: oscar wilde)
    (bkz: reading hapishanesi baladı)
  • friedrich nietzsche, platon'un bu eserinden alıntı yaptığı bir yazısında şöyle demektedir.

    akşamın alacakaranlık anında yaradılışı duydum, bir kuleden çanlar uzun uzun çalarken. ezgi tükenmek bilmiyor, kendinden dinmeyecek gibi sokakların uğultusu üstünde, akşam göğünde ve deniz melteminde, öyle kederli, aynı zamanda öyle çocukça ve karamsar bir şekilde titreşip duruyordu... o zaman platon'un sözleri geldi aklıma ve onları birdenbire kalbimin derinliğinde hissettim: "insani olan hiçbir şey ciddiye alınmaya değmez, ama yine de.."
  • "yasalar örümcek ağı gibidir. küçük sinekleri avlar ama büyük olanları tutamaz."
    ~honore de balzac~
  • "(...) yasalara pek inancım olmadığını açıkça söylemeliyim (gizli özne: hadrianus, invulnerable). çok sertseler haklı olarak çiğnenirler. çok karmaşıksa, insan zekası sürüklenip gider ama bu kırılgan şebekenin çarklarından sıyrılmanın yollarını da bulur. bu yasalara saygı, insan dindarlığında derin kök salmıştır ama yargıçların tembelliğine de dayanak olur. en eski yasalar, düzeltmeye çabaladıkları vahşetin bir bölümüdürler; onlar arasında en saygıdeğerleri bir gücün ürünüdür. ceza yasalarımızın büyük çoğunluğu allahtan suçluların büyük kesimine ulaşamazlar; yasalarımız hiçbir zaman gerçeklerin büyük ve değişken farklılıklarına uyacak kadar esnek olamayacaklar. yasalar geleneklerden daha yavaş değişirler, zamanının gerisinde kalınca tehlikelidirler ama `zamanından önce geleneklerin ilerisine geçmeleri daha da tehlikelidir`. (...) en iyi yargıçlarımız kuşaklarca sağduyunun çizgisinde çalıştı. (...) sık sık bozulan her yasa kötü bir yasadır; düşüncesiz yasal kararların yarattıkları söz dinlemezlik daha iyi ve haktanır yasalara yol açmadıkça, bunları kaldırmak ya da değiştirmek yasa yapıcının görevidir. amaç olarak, yüzeysel kararların akıllıca önlenmesini, onların yerine az ama ağırlıklı kararların yürürlüğe konmasını önerdim. insanlık aleminin çıkarları için eski reçetelerin yeniden değerlendirilmelerinin zamanı geldiği anlaşılıyordu (...)"

    hadrianus'un anıları, marguerite yourcenar, çeviren: nili bilkur.

    ayrıca: (bkz: edebiyatta hakimler)

    (bkz: memoires d'hadrien/@invulnerable)
  • emma goldman, bir yazısında düşüncelerini şöyle ifade etmiştir:

    "...anarşist dostlarımla birlikte her fırsatta; kanuni düzenlemeler, anayasalar ve hükümlerin istilacı bir nitelik taşıdığına inandığımı belirtiyorum.
    bu kurallar ne bir insanı zaten yapabileceği şey için özel olarak teşvik etmiş, ne de alıkoymuştur. ben inanıyorum, hatta aslında biliyorum ki insanın düşündükleri ve yaptıkları iyi ve güzel olan ne varsa bunların hepsi hükümetlere rağmen vardır, onlar sayesinde değil.

    hükümetin suça ve ahlaksızlığa karşı kontrölü ele aldığına dair kalıplaşmış tartışmalarda, artık kanun yapıcılar bile bunun doğru olduğuna inanmıyorlar.
    bu ülke, parmaklıklar ardına tıktığı suçluların muhafazasına milyonlarca dolar harcamakta; yine de suç oranında ve sayısında azalma yok.
    şüphesiz mevcut koşullar kanunların yetersizliğinden kaynaklanmıyor!
    suçların büyük çoğunluğu, kökü ekonomik eşitsizliğimize dayanan düzen suçları. o zaman bunun böyle devam etmesini istemiyorsak, ortalıkta suçtan eser bırakmamak için her elektrik direğini darağacına mı çevirelim?

    kalıtımdan gelen suçlar kesinlikle yasalarla iyileşemez. şüphesiz bugün bile, bazı suçlu eğilimlerin en iyi modern yöntemlerle, kendi isteğimizle ve hepsinden önce de insanlara daha derinden, onları anlayarak, onlara hassasiyetle ve dostça yaklaşarak ortadan kaldırabildiğini öğreniyoruz..."
  • özellikle yüksek bürokrasinin pekte çükünde olmayandır.
  • insanlar içinde doğal yasalar var ama bizde kaybolup gitti. çünkü şu insan aklı her yere karışıp düzen vermeye, kumanda etmeye kalkıyor. dünyanın yüzünü kendi büyük iddiaları, kararsız görüşleriyle bulandırıyor ve karmaşık hale getiriyor
  • bir devlette yasa güçsüzse ve çiğneniyorsa, bence yıkılış çok yakındır; ama yasa yöneticilerin üstündeyse ve yöneticiler onun kölesi ise, devlet kurtuluş ve tanrıların kentlere verdiği bütün nimetlere kavuşur.
    — platon

    .
    [yasalar, çev. c. şentuna, s. babür, 715d]
  • platon'un son eseri. kendine sokrates diyerek hocasını zan altında bırakmaktan vazgeçtiği eserlerden. onlarca altı çizili sayfalar arasından hangisini seçerek platon'a ya da kitaptaki adıyla atinalı'ya sıçmak da yassah mı gurban diyeceğimi bilemedim. hepsini tek tek yazıya döküp ayrı ayrı olumsuzlamak istedim ama "bundan tez çıkar lan" diye avam bir tutum takınarak erindim.

    kölelerle ilgili düşünceleri için de platon'a laflar hazırlamıştım, fakat köle konusunda tarihselci davranarak daha fazla lümpen görünmekten de imtina ettim.
    kadını, erkekten daha aşağı kılan düşüncelerine zeitgeist diyerek tahammül edebildim. ancak köle konusunda aynı hassasiyeti göstermek çok ahlaksızca geldi. son eserinde yani pişip yandığı dönemde bile bu konularda zamanın ötesinde konuşmasıı beklemek de naçizane hakkımdır.

    tamam hedonizm yok, stoa yok, epikür yok, erdem var, ölçülülük var, yiğitlik var, adam gibi adamlık var... iyi de bunlar zaten var. kendi sisteminle, diyalektiğinle, paradigmanla çok güzel kurmuşsun. doğru. lakin kusura bakma atinalı, senin ütopyanda sen bile senin kurallarınla yaşayamazsın.

    bir gün üşenmezsem ya da bir yerlerden ödev sorumluluğu alırsam ayrıntılı olarak üstüne düşebilirim.
hesabın var mı? giriş yap