• şehname'ye göre rüstm'in babası. doğduğunda saçları bembeyazmış. babası çok üzülmüş bu duruma, bir ehrimen yavrusu gözüyle bakmış kendi oğluna ve öldürmeye de kıyamamış, elbruz dağlarına bırakmış bunu.
    bebeği orada efsanevi kuş simurg görmüş ve alıp yuvasına götürmüş. kendi yavrularıyla birlikte besleyip yetiştirmiş. zal daha sonra yiğit bir kişi olmuşi. aradan geçen süreçte namını babası da duymuş ve hata yaptığını anlayıp oğlunu bağrına basmış. daha zonra bu zal'dan rüstem olur ve olaylar gelişir.
  • farsça'da yaşlı, aksakallı adam anlamına gelir.
  • bozlaklar koyunde yasayan deli. su sira surgunde oldugu soylenir. kostebek disli oldugu rivayetler arasindadir.
  • bozlaklar köyü'nün sürgünden dönüşü ile ahaliyi coşkuya boğan delisi.
  • türkçe'de tam karşılığı olmayan, polonyalıların kullandığı bir kavram. chopin üzerine okuduğum bir kitapta geçiyordu. şöyle anlatmış yazar:

    "bazı kimseler bir gurup manzarası görmekle kalplerinde tarif edilemez bir saadet hisseder, pastel renkli bulutların parıltıları ile adeta kendilerinden geçerler. halbuki başkaları bu güzellikler önünde tamamiyle lakayt dururlar. polonyalılar pek tercüme edilemeyen bu hisse zal derler. zal hayran olunan güzel şeylerin görülmesi ile sanki beşer sefaletleri anlatılıyormuş gibi duyulan bir nevi can sıkıntısı, ümitsizlik ve melankoli hissidir."

    bu topraklara oldukça aşina olan bu hissiyatı anlatacak bir sözcüğün dilimizde bulunmayışı ( ya da varsa maalesef benim bilmemem) üzücü bir durumdur.
  • öz babasının terk eylediği, zümrüdüanka'nın yetiştirdiği doğuştan ak saçlı-kaşlı acem kahramanı. beyazlar içinde tahayyül edilmişlere yakıştırılır zal ismi. felek gibi.
  • rüstem*in babası
  • rusça : salon. *
  • jerzy kosinski'nin pinball romanında bahsi geçen kavram:

    "melankolinin yumuşattığı öfke ve acı. polonyalılar ve onlar gibi uzun süre baskı altında kalmış halklara özgü bir duygudur. zal, chopin'in tüm eserlerine sinmiştir."
    kitapta buradan yola çıkarak afro-amerikan piyanistlerin chopin yorumlarına ister istemez zal karışacağından bahsediliyor.

    bunun üzerine küçük bir araştırma yaptım. chopin'in müziğindeki duygunun zal olduğu oldukça bilinen ve konuşulan bir durummuş meğerse. kitabı okumasam bir chopin dinleyicisi olarak hayatım boyunca öğrenemeyecektim belki de. franz lizst de vaktinde bu noktaya değinmiş. özellikle mazurkalarında zal'ın baskın olarak yer aldığından bahsediliyor. ayrıca rubinstein'ın chopin yorumlarında zal'ını hissettiği söylenmekte.

    aklıma ister istemez blues ve caz geldi. bir başka uzun süre baskı altında kalmış toplum olan afro-amerikanların müziklerinde de zal mevcut belki de.
hesabın var mı? giriş yap