hesabın var mı? giriş yap

  • cok ozel bir filmdir. icinizde dinlenmeye/demlenmeye biraktiginizda derine gomuldukce isiltisi teninize vuran garip bir madde gibidir bazi filmler. vesikali yarim, sevmek zamani ile birlikte ayni isigi sacan, ayni yere gomulen ve ayni siddette susan iki film benim icin. cagdaslari gibi ahlak dersi vermeyisi, o iki asigi da anlayisi, aski anlayisi...
    sabiha aklibasinda halil'i bastan cikaran asifte degildir. asiktir o.
    halil sabiha'nin tuzagina dusen adam degildir. asiktir o.
    baba sabiha'ya orospu, halil'e hain evlat, gelinine de zavalli kurban muamelesi yapan otorite degildir. gormus gecirmis, hepsini sarip sarmalayacak noktaya ermistir o. hepsini anlar.
    filmin sonunda sayfalarca sozle anlatilsa o etkiyi birkmayacak birsey yapar akad, kamerasini konusturur.
    sabiha cikar, halil'in evine gider. bu kez onu alip gelecektir. ben olsam gitmem der arkadasi. 'gidiciiim, beni gorunce gelecektir' der sabiha. ve gider. manav dukkanina uzaktan bakar. halil cocugunu kucaklar. halil degil ama halil'in babasi gorur sabihayi. sabihanin durdugu yerden manavi goruruz once, sonra babasnin gozunden sabihanin yuzunu. manav sabiha'nin durdugu yerden gorundugu gibi uzaktan gosterirlirken (ve tabii ki halil, halil'in babasi ve o esnada orada olan biten hersey), babanin gozunden sabiha yakin cekim gorunur. bu kesme 3 defa tekrarlanir ve her tekrarda ne sabiha ne de baba yerlerinden kipirdamadiklari halde sabiha'nin bakisindan gordugumuz manav resmi bizden uzaklasirken, babanin gozunden sabiha giderek buyur. sabiha o an orda kendi gozleriyle butun hayallerinin elinden nasil kaydigini gormustur. akad da bunu gostermistir. baba o gun orda bu kadinin o adimi atmadigini, ici kan aglayarak orda durdugunu resme girmedigini gormustur, akad bunu da gostermistir.
    nedense eylul aksami gibidir film. acik olan pencerelerin aksama dogru artik kapandigi, ruzgarin yavas yavas icinizi urperttigi mevsim gibi.

  • ülkücü bıyığının kaşlarla birlikte üç hilal görüntüsü verdiği için bırakılması.

  • memlekette sadece tek bir gazetecinin 5 dakika gorevini yapmasiyla "usta"nin ne hallere dustugunu hep beraber gordugumuz basin toplantisi olmustur.

    sevgili turk basini ve emekcilerine sesleniyorum: bakin icinizden biri bile isini hakkiyla yapinca koca diktatorun beti benzi atiyor, eli ayagina dolasiyor, uluslararasi bir toplantida basin mensuplarina ve patronlarina hakaretlere kadar vardiriyor isi. dusunun bir sadece bir haftaligina hepinizi isinizi olmasi gerektigi gibi yapsaniz neler olur. yillarca korkarak, isbirligi yaparak, sansure boyun egerek, yetmemis gibi otosansurun dibine vurarak bu adami buralara siz getirdiniz. aslinda gucunuz bu kadar buyuk. vurun siki bir tekme de hep beraber kurtulalim.

  • neymiş, rüşvet yemedi diye adammış bu kişi. bi de dbe'ye giriyor bu entry. ulan sizin kafanız nasıl çalışıyor ya? adam olan bırakır gider, hırsızların arasında bulunmaz. bakın ali babacan aptal bi adam değil, odtü endüstri'yi 4.00 ortalama ile bitirmiş, geçmişinden bu güne parlak, zeki ve çalışkan birisi. bu adamın dönen olaylardan haberinin olmaması gibi bir durum olabilir mi?

    belki koltuk sevdası, belki nemalandığı başka bir şeyler vardır bilemem ama akp içinde hala sesini çıkarmayıp sus pus oturup, kendisi çalmasa bile hırsızlarla aynı safta bulunan birine ben "adam" demem arkadaş. adam dediğin koltuk sevdasından vazgeçip, en azından "bu konuda ki iddialar mahkemeye taşınıp, herkes mahkeme tarafından aklanana kadar ben yokum" diyebilendir.

    olaya bak ya. sadece yemedi diye adam yapıyosunuz insanı. lan zaten yemiycek, normali bu, kafayı mı yediniz amk?

    edit: otosansür.

  • by the way, kendisi şii değil arap alevisi'dir... tespitten önce bilgi evrensel bir gereksinim, her konuda, her zaman...

    sadece şöyle bir örnek vereyim, türkiye'ye taş atımı mesafede bir kasaba var. idlib'e bağlı adı cisr eş-şuğur. bu kasaba 6 haziran 2011'de büyük bir katliama uğradı. türkiye'den sızan militanlar, kasabada yakaladıkları 150 kadar memur, asker ve polisi parçalayıp ya toplu mezarlara doldurdu ya da asi nehri'ne attı. olaylar ilk duyulduğunda cisr eş-şuğur'da 'esad'a isyan çıktığı, askerlerin basıp sivilleri katlettiği' söylendi. bu yalan tutmayınca ikincisine geçildi. iddialara göre kentteki askerler esad'a isyan etmiş, esad'a bağlı 'alevi' cumhuriyet muhafızları kasabayı basıp o askerlerle çatışmaya girmişti. sonra aa'nın -bakın aa'nın- haberinde bile kasabadaki katliamı 'muhaliflerin' işlediği açıkça konuldu, çünkü halk bunu anlatıyordu.

    velhasıl kelam, bugün cisr eş-şuğur 3 yıldır kuşatma altında. tr sınırındaki ender suriye ordusu kontrolündeki bölgelerden biri. üç yıldır bu kasaba cihatçıların yüzlerce saldırısını püskürttü. kasabanın ahalisi, kuşatma altında kadınıyla erkeğiyle silahlanmış, türkiye'den günü birlik elini kolunu sallaya sallaya geçen ve kendilerine ölüm yağdıran cihatçı katiller sürüsüyle boğuşuyor. üç yıldır...

    bu hikayeyi şundan anlattım, anlatılan büyük yalanın aksine, esad'ın iktidarda kalmasını sağlayan esas faktör sünniler. yüzde 70'i sünni ülkede, aksi mümkün olabilir miydi? inanmayana "buyrun size cisr eş-şuğur" diyorum. sünni cisr eş-şuğur en iyi cevabı veriyor...

  • denizci, seyyah, yazar ve çevreci sadun boro (1928 - 5 haziran 2015) ebediyete yelken açtı.

    eşi oda boro ve kedileri miço ile birlikte, 10.5 metrelik mütevazi yelkenlileri kısmet'le dünya denizlerini karış karış gezen sadun boro, seyahat anılarını cumhuriyet ve hürriyet gazetelerinde günü gününe yayınlamış, ardından da kitaplaştırmıştı.

    1980'den bu yana bodrum'da yaşayan boro, hayatının son 35 yılında ekolojik duyarlılık, deniz sevgisi, seyahat temalarını işleyen çok sayıda makaleye imza atmıştı.

    dünya seyahati devam ederken adına pul basılacak kadar popüler olan, türkiye'ya döndüğünde mahşeri kalabalıklar tarafından karşılanarak büyük sevgi gösterilerine muhatap olan sadun boro; üç tarafı denizlerle çevrili olmasına karşın, bir türlü denizle barışık bir hayat sürmeyi başaramayan türkiye toplumsal formasyonu'nun, barbaros hayrettin ve oruç reis'ten bu yana, yetiştirdiği en önemli denizcisi olarak geçti tarihe.

    denizci osman atasoy'un, sadun boro'nun ölümü üzerine basına yaptığı açıklama boro'nun denizciliğimizdeki yerini veciz bir şekilde özetlemektedir:

    'biz denizciler barbaros hayrettin'i dedemiz biliriz. bu ne kadar doğruysa, sadun boro'nun türk denizcilerinin babası olduğu da o denli gerçektir'.

    denizcilerin, seyyahların ve çevrecilerin başı sağ olsun.

  • sayesinde kadınlara bakmadığımızda , kadınların " amaaan, kimse bana bakmıyor , gidip tesettüre gireyim bari " dediğini öğrendiğim video. ya bazen düşünüyorum, ülke için hayal kuruyoruz, dayak yiyoruz , gazlanıyoruz falan ya. hakkaten gerek yok lan.

  • adamlar bilecik'de 146.743 dana kapasiteli süt üretim tesisi kuruyor, bizim çok bilmiş sözlük yazarları bu firmaya bok atıyor. ben kazanıyorum arkadaşım. 10 bin lira olan borcum çiftlik bank sayesinde 60 bin lira oldu. daha da kazanacağız inşallah. amin.

  • pek çok yazarın okumadığını beyan ettiği açıklamalardır. hiçbir boku okumadığınız için ülke bu halde zaten. önce bir oku ondan sonra yaz ne yazacaksan. şovenist damarınıza tüküreyim sizin.

  • kendisinin seçmende yarattığı 24 haziran 2018 travması sonucu 31 mart' ta chp' nin %70, %80 oy aldığı yerlerde seçmen sandığa gitmemiş, beyoğlu ve eyüp başta olmak üzere birçok yer kılpayı kaybedilmiştir. istanbul büyükşehir belediyesi seçimleri ise yine chp seçmeninin onca ikna çabasına rağmen sandığa tam olarak gitmediği için ancak kılpayı kazanılabilmiştir ve seçim tekrarına sebep olmuştur.

    31 mart gecesi imamoğlu'nun "adam kazandı" demeyip 13 kere açıklama yapması seçmeni motive etmiş 23 haziran' da chp kalelerinde seçimlere katılım tarihi rekor kırarak %90' ları bulmuştur. beşiktaş' ta chp oyu %84' e, kadıköy' de %82' ye çıkmıştır. bazı mahallelerde %90'ları aşmıştır.

    muharrem ince' nin muhalefet için yapacağı en hayırlı iş siyaseti tamamen bırakmasıdır.

  • madem böyle bir beceriniz var
    sorarım neden dolandırıcı numaralarda engellenmiyor ?
    engelliyorum yine geliyor yine geliyor binlerce numaraları var adamların.
    ev interneti taahhüt sürenizin sonuna geldiniz diyor
    bilin bakalım ne yok?
    evde internet :))

    not: korkunun ecele faydası yok demek isterdim ama neyse...