• (bkz: türkiyem)
  • sözlerinin hala yazılmamış olduğuna inanamıyorum!

    milliyetçi kardeşlerimize bir hizmette bulunalım bari:

    baş koymuşum türkiye'min yoluna
    düzlüğüne yokuşuna ölürüm
    asılardır kır atımı suladım
    ırmağının akışına ölürüm türkiye'm.

    sevdalıyım yangın yeri bu sinem
    doksan yıldır çile çekmiş hep ninem
    pınarlardan su doldurur eminem
    mavi boncuk takışına ölürüm türkiye'm

    düğünüm derneğim halayım barım
    toprağım ekmeğim namusum arım
    kilimlerde çizgi çizgi efkarım
    heybelerin nakışına ölürüm türkiye'm
  • 40 kere söyleyince olur önermesinin; türküyü 15 temmuz 2016'dan bugün dahil olmak üzere 9273637. kez söyleyenleri için gerçekleşmesini istediğim şarkı.

    her gün saat 23 itibariyle başlayan loop saat gece yarısından sonra 03'e kadar taksim meydanı'ndan evimin içine tecavüz etmektedir. her "ölürüm türkiye'yi duyduğum an en içten "amin"lerime neden oluyor.

    not: türkü diyenler için; bu şarkı bir türkü değildir.
  • zaten efsaneydi, daha da efsane oldu. sıradan bir günde dahi dinlenirken insana heyecan veren bu şarkı tüm ülkeye daha da perçinlendi. her dönemin bir şarkısı olur ya, içinde bulunduğumuz dönemin şarkısı da kesinlikle bu şarkı olmuştur. bir marş değil belki ama kimi marşlardan daha çok heyecan verdiği ve duygularımızı daha da kabarttığı kesin.
  • japonya versiyonu böyle olan şovenist şarkı.
  • ne zaman bir mekana kalabalık bir ülkücü grubu giriş yapsa kafamın içinde çalmaya başlayan şarkı.

    şarkının girişiyle ülkücü grubun mekana girişi çok uyumlu. o coşku, o tempo, saz tellerine uygulanan sert darbelerle alfa kurt ve onunla senkronize hareket eden kurtların yere sağlam basan topuklarının çıkardığı seslerin uyumu.

    ne zaman duysam bu şarkının girişini, o ritme öylesine kaptırıyorum ki kendimi, mustafa yıldızdoğan bir santür ün üstünde düşmemeye çalışarak sekerek ilerlemeye çalışıyormuş gibi hissediyorum.

    zor şarkı bir de. çileli bi yanı da var ülkücüler için. konserlerde, mitinglerde falan çaldıklarında iki elleriyle bozkurt yapıp sallanmaya başlıyorlar. ama mustafa yıldızdoğan sazın üstünde adeta kızgın bir sacda yanmadan durmaya çalışır gibi gezinirken bu müziğe eşlik edecek sallanım frekansını tutturmak çileli bir iş. bakın miting alanına, iki tane aynı frekansta sallanan kurt bulamazsınız. zaten iki elle bozkurt yapmaya çalışırken sallanmak zor, bir de canlı yayın belası sarmış durumda insanoğlunun bu sadık dostlarını. bir elle bozkurt yapan bozkurt kendi inception'ıyla cebelleşirken diğer elimle de canlı yayın yapayım derken beyninin sağ ve sol lobları içerde türk islam birliğinin metaforik karşılığını bulup, yoğrulmaktan çürümüş kızıl elmaya dönüyor. ama durmuyor yavru kurt, sallanacağız, sallanacağız, duranlardan olmayacağız diye haykırıp bir de dans etmeye başlıyor. içim acıyor izlerken. ülkücülük çile çekmekmiş gerçekten de diyorum. sahiplenesim geliyor hepsini.
  • (bkz: sönmez reis)
hesabın var mı? giriş yap