hesabın var mı? giriş yap

  • rütbeli bir subay, astegmeni yanına çağırır,

    - söyle bakalim astegmenim, sence benim eve gidip karımla birlikte olmam benim görevim midir yoksa bir angarya mıdır?
    astegmen biraz düsündükten sonra cevap verir:
    - gorevinizdir komutanım.
    - niye gorevimdir peki?
    - angarya olsa bana yaptirirdiniz komutanım.

  • vatandaştan gelen sorular üzerine,

    "destekleyen sorular da var, eleştiren sorular da vaaar.."

    kılıçdaroğlu : "siz bana eleştirenleri verin"

    işte bu yüzden. hah. işte bu yüzden. sen şunun aynısını çok bayıldığın rteye söylesene nolursun.

  • sokaklardaki tırtıl trafiğini azaltmak için uygulanan tırtılbüs projesinin ülkemizdeki örneğidir.

  • nitelikli kahve'nin ingilizce yazılışı olması dışında son kahve tüketicisine pek bir şey ifade etmeyen bu terimin de içi güzelce boşaltıldı. öyle ki, nitelikli kahve yazımda bahsi geçen gourmet ve premium terimleri bunun yanında masum kalıyor artık. specialty coffee ise dünya genelinde şahtı şahbaz oldu.

    bir grup birbirinden farklı, bazısı firmalara bağlı, bazısı bireysel çalışan, asıl mesleği kahve tadımcılığı olan kişilerin değerlendirdikleri kahveler arasında 80 ila 100 puan arası almış olan kahveler için kullanılan terimdi nitelikli kahve / specialty coffee. bunların da en iyi 20 ila 30 tanesi, kendi arasında değerlendirmeye tabi tutulup, cup of excellence payesi alırdı. zaten adı üstünde arkadaş, "nitelikli kahve", bazı olumlu özellikleri ile diger kahvelerden ayrılan, göreceli olarak daha kaliteli kahve. şu anda kitlelerce anlaşıldığı ve kabul gördüğü üzere nitelikli kahvehane değil, specialty cafe değil! süte çiçek böcek çizmek değil. kahveyi petri kabına öğütüp, erlenmeyerde çalkalayıp, balon jojede ısıtıp, musluklu ayrıştırma hunisinden damlatıp, beher ile sunmak değil. organik kimya laboratuarında değiliz. iyi kahve hazırlamak için 19'uncu yüzyılda amerika'ya göç eden doğu avrupalı kılığına bürünmemize, gazeteci çocuk şapkası takıp, amish, hippie, iskandinav kırması gibi görünmemize gerek yok. espressoya "spro" dediğimizde esprossonun tadı daha iyi olmuyor. filtre konisini huni katlar gibi katlayıp adına "cone" diyince filtre kahvenin tadı daha iyi olmuyor. tırt karizma sahibi olmak isteyen herkes için her alanda tırt karizma pazarlayıcıları var. artık nitelikli kahve için de var. adına da "dalga" diyorlar.

    sülalesi 100 seneyi aşkındır sürünerek kahve üreten carmelia nunez'in ya da jorge santiago'nun üretim kapasitesi kıçım kadar olan çiftliğine gidip, 2 çuval kapıp, çok çözünürlüklü fotoğraflar eşliğinde css5 ile çatılmış siteler yaratıp "finca aurelia honey processed catuai lot lb1825" yazdığınızda da nitelikli kahve olmuyor. o birinci çuvala verdigin ad, ikinci çuvala da lot lb18247 mi diyeceksin? bu nitelemeler o çuvaldaki çiğ çekirdek kahveyi nitelikli kahve kılmaya yetiyor mu? puanı tek kişi veriyorsa, ya da sadece 1 ya da 2 firma birleşip puanlıyorsa benim gözümde o nitelikli kahve değil. sirf bu sebeple bile ethiopia'ya helal olsun diyorum. bir tane bile "ethiopia xxxx çiftliğinden" geyiği bulamazsınız. bulursanız da satan şahbazın önde gidenidir. nasıl ki sıradan kahveleri çok koyu kavurup tatsal çeşitliliği ortadan kaldırmak ahlaksızlık ise, yine sıradan kahveleri çok açık kavurup "içindeki şekerin yanmaması lazım" diye sallamak da aynı ahlaksızlıktır. eğer pozitif bir şekilde fincana yansımıyorsa, kahveyi açık kavurmak demek specialty coffee demek değildir. ondan sonra insanlar tadıp, "bunda bir numara yok" ya da "içine narenciye sıkılmış çaya benziyor" dediklerinde, "sende de dil damak yok" diyemezsiniz. eleştiri alınca aşağılama yoluna gidemezsiniz. kalkıp çiftlik çiftlik gezip tek başına puan verip sonra fotoğraf paylaşmakla specialty coffee olmuyor. olamaz da. eğer kahvenin daha önceden belirlenmiş koşullarda yetişmiş olması, bir juri topluluğunca "habersiz" oylanmış olması, ardından kavurmadaki beceri, ardından hazırlamadaki beceri bir bütün ise, ki teoride ve kuralları yazılmış bu işte bir bütün, bugün kimsenin nitelikli kahve iç(e)mediğini rahatça söylemek de mümkün.

    kriterlerinden birisi tazelik olan nitelikli kahveyi soğuk demleyip bilmemkaç gün sonra tüketilmek üzere şişeleyenlere, pastorize edip sütle beraber kutulayanlara, sonra da specialty coffee diye satmaya kalkanlara da üçkağıtçı gözüyle baktığımı belirtmek isterim. bunu illy yapar, nescafe yapar, lavazza yapar, segafredo yapar, bunların asla ve asla nitelikli kahve diye bir iddiası yok, olmadı da.

    seri üretim nitelikli olamaz. nitelikli ürün onlarca ya da yüzlerce kişiye ancak yeter. onbinlerce, yüzbinlerce kişiye yetecek kadar varsa, nitelikli olan o değildir.

    2014 sonu itibari ile teoride vardır, pratikte yoktur. tıpkı asistanım merova gibi.

  • "çok fazla ağlıyor" bahanesiyle bebeğini duvara fırlatıp öldüren bir babanın(!) eylemi.

    bunalıma diyo, girmiş diyo, kız diyo olunca diyo.

    sanırsın hanedanlığa oğlunu geçirecek pezevenk.

  • gecenlerde beni zekasi ile cok gulduren ulke.

    havalimaninda valiz vermek icin sira beklerken, yolcularin cani sikilmasin diye koyduklari kucuk ekranlarda ulkenin tanitimini yapan videolar dönüyordu. ustelik bu videoyu yapan direkt macaristan turizm bakanligi.

    bildiginiz uzere, macaristan tarihte en cok devletin uzerinden gelip gectigi ulkelerden biri. hukum surmeyen ulke kalmamis. gelen gecen dur surada biraz kalayim demis. ulkeye turist cekmek icin yapilmis tanitim filminde aynen soyle yaziyordu:

    "roma imparatorlugu, macaristan'da 300 yil kaldi.
    almanlar 15 yil kaldi.
    osmanlilar 250 yil kaldi.
    sovyetler 30 yil kaldi.
    sizin macaristan'da gecirecek 5 gununuz yok mu?"

    aklima geldi yine guldum harika ya aksjdhjjsjd.

  • cok uzun yazi. kahvenizi ve kurabiyenizi alin ve okumaya baslayin.

    sili televizyonunda yayinlanan los mil dias ( bin gun ) belgesilinin cevirisi olan bir yazi. darbeye kadar gecen bin gunun anlatildigi bir yazi dizisi.

    vol 1

    eduardo montalvo frei iktidari, yapilmak istenen egitim ve tarim gerceklesmemesinden dolayi baslayan problemler ile bitiyordu. 1970 secimleri bu olumsuzluklarin getirdigi problemlerle basladi. unidad popular partisi, sosyalist ve komunistler ile birleserek salvador allende´yi aday gosterdi, allende´in hedefi sili´yi sosyalist bir duzene sokmakti. allende konusmalarinda diger ulke baskentleri artik sili´de bulunan yer alti zenginliklerinin, sili ve halkina ait oldugunu bilmesi gerekir diye vurguluyordu. kasit ettigi baskent elbetteki washington idi.

    allende´nin karsisandaki adaylar demokratik hristayanlarin adayi radomiro tomic, liberal partinin daha oncede baskanlik gorevi yapmis arturo alessandri vardi.

    4 eylul 1970 yilinda yaklasik olarak 3,5 milyon secmenin katildigi secimde allende oylarin %36,63 unu alarak 39 bin oy farkiyla secimi kazandi. sili´de baskanlik secimi, gorevdeki baskanin gorev suresinin bitiminden once yapilir, bu nedenle allende iktidardaki frei´in gorev suresinin bitmesini beklemekteydi. allende´nin secimleri kazanmasi bazi kesimlerde sok etkisi yaratmis, bazi politacilar allende´nin baskanligini engelleme yollari aramaya baslamisken, richard nixon´da allenin baskanligin engellenmesi talimatini vermistir. 24 ekimde kongre secimlerin gecerli yada gecersiz olacagi aciklamasi yapmadan once iki plan hazirlanir track one ve track two.

    track one planina gore, kongre allende´nin galibiyetini yok sayacak, arturo alessandri goreve getirilip erken secim ilan edilecekti, allende, demokratik hristiyanlarin destigini alinca bu plan suya dusmus oldu.

    trak two plani ise, silahli kuvvetleri harekete gecirip secimlere mudahale edilmesi uzerineydi. generel roberto viaux basinda oldugu grup sili genelkurmay baskani rene schneider´i kacirip bir kaos ortami yaratmak icin plan yaptilar. plani hareketa gecirdiler fakat general rene´nin korumalari direnince silahli catisma yasandi ve general rene hayatini kaybetti. general rene, askeri siyasetten uzak tutma cabasi icinde oldugundan, olumunun kaos etkisi yaratacigi dusunuluyordu. general rene´nin cenaze toreninden diger siyasilerin allende´den uzak durmasi, allende´ye bu suikastin ona bir mesaj oldugunu dusunduruyordu.

    emekli olduktan sonra paraguay´a yerlesen general roberto viaux, yuksek rutbeli subaylar´in emirleri dogrultusunda sili´de marksist bir hukumentin onune gecmek icin bu suikasti isledigini itiraf etmis, pismanlik duymadigini ve yapmasi gerekeni yaptigini soylemisti.

    51. gun : 27 ekim 1970 te, kongreso tum olumsuz gelismelere ragmen 3 kasim 1970 tarihinden 3 kasim 1976 tarihine kadar allende´nin baskanligini onayladi. 3 kasim 1970 de diger siyasi parti liderlerinin katilmadigi, iktidardaki baskan frei, allende´nin elini sikmadan baskanligi devrettigi sonuk bir yemin toreni oldu.

    90. gun : allende´nin ilk hedeflerinden biri silili cocuklarin hayatini ileri seviyeleri getirmekti. bunun icin cocuklara hergun yarim litre sut verilmesini sagladi, kreslerin sayisinin arttirilmasi icin emir verdi. diger onemli hedefi ucretlerin arttirilmasi, sinif farkinin ortadan kaldirilmasi ve devletin kontrolu altinda sanayi ve tarim devrimi yapilmasaydi. kirk maddelik bir plan yapilmisti, ilk onemli bes madde : esit emeklilik hakki, butun cocuklara sut, issizlige son vermek, maaslarin arttirlmasi ve siyasilerin gereksiz yurt disi seyahatlerini bititmek. yapilan aristirmalara gore kamu kuruluslarinda %18 oraninda eleman acigi bulunmaktaydi ve bu acigi diger kurumlardan eleman takviyesi yaparak kapatmayi dusunmuslerdi ama beklenildigi gibi olmadi ve bazi kuruluslarda grevler basladi. bunun sebebi allende´nin partisine yakin olanlari daha iyi getirilmesinden kaynaklamaktaydi. ısciler arasinda bolunmeler basladi. allende´nin bir diger hedefi ozel bankalarin kontrol alinmasaydi, bunun icin kanun cikararak 16 ozel bankaya el konuldu.

    sirada iki buyuk amerikan sirketinin elinde bulunan bakir madenlerinin millilestirilmesi vardi. kongrenin onayi ile amerikan sirketlerine hic birsey odenmeden madenler yeni cikarilan kanunla millilestirildi. artik amerika ile iliskiler gerilmis, amerikan hukumeti allende´yi istenmeyen adam ilan etmisti.

    sira tarim reformuna geldi, tarima elverisli alanlarin tekrar pay edilmesi, mapuche yerlilerinden alinan topraklarin kendilerine tekrar verilmesi planlaniyordu. cikarilan kanun ile topraklar pay edilmeye baslandi, buyuk ciftlikleri olanlardan kamulastirma ile belirli oranda toprak alip, topragi olmayan koylulere pay edilmeye baslandi. frei doneminde kamulastirma orani %30 iken, allende doneminde oran %70 idi, 3 milyon hektar toprak kamulastirilmisti. allende hukumetinin en cok elestiri alan projesi bu kamulastirma calismasi olmustu. buyuk ciftlik sahipleri servetini kaybetmis, topragi isleyecek bilgisi ve ekipmani olmayan kisiler yuzunden tarimda gerileme yasanmaya baslamisti.

    secimlerin uzerinden dort ay gecmis iken, sili halkinda bolunme basliyordu. ulkenin komunist bir yonetime dogru gitmekte oldugu dillenmeye baslamisti. bu durumdan korkan silili zenginler ulkeyi terk etmekte buluyordu. hava alaninda ev, araba, toprak vs.. satislari yapiliyor ve zenginler paralarini baska ulkelere goturuyordu.

    richard nixon sili´de olanlari kaygiyla izliyordu. 1970 yilinda sili´de gorevli olan amerika buyuk elcisi edward korry nixon ile yaptigi toplantiyi soyle anlatiyor : nixon 4-5 dakika boyunca allende´ye kufurler ederek onu bitirecegini soyluyordu, avucunun icini yumruklayarak allende´yi ekonomik yonden ambargo ile mahvedecegini soyluyordu. nixon´un endisesi sili hukumetinin yavas yavas kuba modeli sosyalizmi hayata gecirmek istemeseydi.

    daha allende iktidara gelmeden once kurulmus olan asiri solcu ve kuba destekli mir grubu sinif ayrimi olmayan sosyalist yasami destekliyordu. bu grup zengin ciftcileri tehdit ederek topraklarina el koyuyor, banka soygunlari yaparak parayi fakir koylulere dagitiyordu. grubun basinda bulunan kisi allende´nin yegeni olan andres pascal allende idi. mir grubu, silahlanarak allende´nin gayri resmi koruma grubu olan gap i kurdu. bu grubun basinda ise manuel cortez bulunuyordu.

    pascal allende kendisiyle yapilan roportajda, allende´nin kendisine eylemlerinden dolayi cok kizdigini hatta evinden kovdugunu soyluyordu. zaman gectikten sonra allende´nin babasiyla konusup kendisine bir hediye yolladigini, paketi actiginda icinde 45 lik colt tabanca ve bir not buldugunu, notta yazilan secmis oldugu yolu begenmedigini ama secmis oldugu bu yolda guvenli olmasi icin silahi hediye ettigini yaziyordu.

    mir ve gap grubunun asiri sekilde yukselmesi uzerine bu gruba dur demek icin milliyetci vatan ve ozgurluk grubu kuruldu. bu grubun basinda pablo rodriguez bulunuyordu. allende ise aciklamalarinda bu grubun cia ile iliskisi oldugunu vurguluyordu.

    278. gun : 1971 yili haziraninda sili halk arasinda kutuplastirmayi baslatan olay yasandi. 8 haziran 1971 de kisa adi vop olan asiri solcu vanguardia organizada del pueblo grubu sili eski ic isleri bakani eduardo perez zujovic´i pusu kurarak oldurduler. bu grubun uyeleri daha once banka soygunlarina karismis ise de allende tarafindan affedilmislerdi. zujovic, frei iktidarinda ic isleri bakani olarak gorev yapiyordu ve solcu dusmani olarak tanimlaniyor ve 9 mart 1969 yilinda puerto montt sehrinde polisin ates acmasi sonucu olen 9 kisinin sorumlusu olarak goruluyordu. allende katillerin bulunmasi icin talimat verdi, olaya karisanlardan ronald rivera olduruldu, kardesi arturo rivera intihar etti ve heriberto salazar canli bomba olarak polis merkezine saldirarak uc polisin olumune sebeb olarak öldü.

    308. gun : 8 temmuz 1971 tarihinde merkez ussu illapel olan 7.5 siddetinde deprem yasandi. deprem sonucu 85 kisi öldü, 451 kisi yaralandi ve 284 bin kisi depremden zarar gordu.

    1971 yilinin ilk 6 ayinda sili´de ekonomi iyi yonde gitmekteydi. ıssizlik %4 dusus, ekonomik gelisme %8 artmis durumdaydi. piyasada iyi para donuyor, ithalat 3 kat artmis durumdaydi, maaslara %40 oraninda zam yapilmisti o alti ay icin herkes, hayatimda hic bu kadar fazlz para kazanmadim diyordu. ama bu guzel gunler fazla uzun surmeyecekti.

    1971 yilinin sonlarina dogru ilk sinyaller gelmeye basladi. zam yapilan maaslarin odenmesi icin merkez bankasi normalin iki kati karsiliksiz para basiyordu, artan ihtalat urunlerinin odenmesi icin piyasada dolar bulmak zorlasiyordu ve sili 1971 in sonlarinda dis borclarini odeyemeyecek duruma geliyordu. allende kredi aramalarina basladi fakat amerika tum kapilari kendisine kapattiriyordu. allende´ye yardim eden sadece amerika ile problemleri olan diktator franco idi. franco´nun vermis oldugu uzun vadeli krediler ile allende bir nebze olsun nefes almis oluyordu . fakat 1971 in sonlarina dogru rekor duzeyde artan enflasyon ve ekonomik krizden dolayi artik sokaklarda sagci ve solcu ogrencilerin catismalari baslamisti.

    devam edecek

  • rusya'nın ilk kez yabancı bir ülkeye* satacağı hava savunma sistemidir.

    rusya: temel amacı aslında bir nato ülkesine kendi sistemini satarak nato içinde bir kriz çıkarmak gibi görünse de, işin arka planında daha ziyade doğu akdeniz'deki enerji kaynakları savaşını kızıştırarak avrupa'ya karşı enerjide tekel olduğu konumu güçlü tutma isteği yatmaktadır.

    izlenen başarısız dış politikası nedeniyle türkiye doğu akdeniz'de hemen hemen tüm komşularıyla bir anlaşmazlık içindedir. israil, güney kıbrıs, yunanistan, mısır gibi ülkelerin petrol çalışmaları kapsamında kendi içlerinde en azından dışarıya yansımış bir anlaşmazlığa düşmemiş olmaları, rusya'nın enerji konusundaki gücünü kısıtlama potansiyeli taşıyor.

    türkiye'nin bataryalardan birini kuzey kıbrıs'a yerleştirdiği durumda ise diğer partnerleri kendisiyle anlaşma zemini aramaya mecbur bırakacağını ve bunun da oldukça uzun bir süre daha rusya'nın avrupa'nın ana tedarikçisi konumunu sürdürmesine olanak tanıyacağını düşünüyor.

    bunların dışında, kendi savunma sanayisine finansal destek sağlama anlamında böylesi bir sistemin satışının rusya'ya ciddi bir destek sağlayacağı da aşikardır.

    abd: önce saddam'ı devirdiği 2003 yılından beri iran'ın bölgede aşırı güçlenmesi nedeniyle ortadoğu'da bozulan şii-sünni dengesini kendi politikaları ışığında sünni taraf lehine güçlendirmek istedi. bunun dışında 1979 iran islam devrimi nedeniyle iran ile abd arasındaki gelenekselleşmiş düşmanlık daha önce hiç olmadığı kadar güçlü bir durumda olduğu için israil'in güvenliği gibi kaygıların da etkisiyle abd'nin temel hedefi iran'da ya bir rejim değişikliği ile musaddık sonrası olduğu gibi kontrol sağlamak ya da iran'ı parçalamaktır.

    abd'nin temel gücü kendi para birimi olan dolardır. bretton woods sonrası dünya'da ise abd doları altına endekslemekten vazgeçtiğinden dolayı bugün doların dünya'ya hakim olmasının temeli petrole dayanır. dünya'da uluslararası alandaki petrol ticareti dolarla yapılır. tüketicilerden ziyade petrol dünya sanayi üretimi için vazgeçilmez bir girdi olduğundan dolayı dünya ekonomisini doğrudan etkileyen bir metadır.

    iran'ın olası bir abd müdahalesinde hürmüz boğazını kapatması petrol fiyatlarında inanılmaz dalgalanmalar yaratarak bütün dünya ekonomisinin çözümü zor bir çöküşe sürüklenmesine neden olabilir. çünkü wikipedia'ya göre dünya deniz petrol ticaretinin %35'i, tüm petrol ticaretinin ise %20'si hürmüz boğazından geçen tankerlerle yapılmaktadır.

    iran'ın ırak ve suriye aksine yerleşik bir kültüre sahip olması, güçlü bir ordusunun olması gibi nedenlerden dolayı abd'nin iran'a olası bir kara harekatından sonuç alabilmesi muhtemelen çok uzun yıllar sürecek ve bu süre boyunca bu boğazın kapalı kalması dünya petrol arzında çok ciddi daralmalar yaşatarak her şeyin kontrolden çıkmasına yol açabilir.

    abd kendi stratejik rezervlerini kullanıma açsa dahi, dünya'nın farklı coğrafyalarına buradan petrol ihraç edilmesi hem navlun hem de muhtemelen yetersiz kalacak lojistik kanalları nedeniyle bu dalgalanmaların önüne geçemeyecektir.

    bu nedenle, abd tarafından bölge petrolünün özellikle doğu akdeniz üzerinden taşınarak hem iran'a müdahale imkanı açılması, hem de rusya'nın kilit enerji tedarikçisi rolünün erozyona uğratılması temel amaç haline gelmiştir. bu doğrultuda, ilk 10 yıllık akp iktidarı döneminde hem kuzey ırak'ta kürtlere quasi-bağımsızlık fırsatı tanınmış hem de çözüm süreci desteklenerek pkk'nın güçlenmesi sağlanmıştır.

    abd'nin temel amacı bölge petrolünü akdeniz'e ulaştırabileceği bir enerji koridoru yaratmak ve bunu da mümkünse çok parçalı yapay devlet üzerinden doğu akdeniz'e taşıyarak hem yarın öbür gün rusya gibi aşırı güçlenmelerini önlemek, hem iran'a müdahalenin önünü açmak hem de rusya'nın enerji tedarikçisi rolünü erozyona uğratmaktır.

    özellikle kuzey suriye'de yaratılmaya çalışılan kürt koridorunun temel amacı budur. rusya bu nedenle suriye savaşı'na dahil olarak bölge petrolüne alternatif yaratılmasını engellemeye çalışmaktadır. işin aslı bunda da baya başarılı olmuştur. hem rejimin ömrünü uzatacak hamleler yapmış, hem de türkiye'de sona eren çözüm süreci gibi uygulamalar sonrasında türkiye'nin harekatlarına destek vererek suriye üzerinden akdeniz'e çıkışı abd'ye tamamen kapatmıştır.

    geriye ise kala kala, doğu akdeniz'deki enerji yatakları kalmıştır. ortadoğu petrolünün aksine, bu bölgedeki enerji yataklarının kullanım maliyeti konusunda net bir fikir birliği yoktur. rezervlerin büyüklüğü konusunda herkes hemfikirdir ama unutulmamalıdır ki, denizden petrol çıkarmak karadan çıkarmaya göre daha maliyetlidir.

    abd'nin ana planı türkiye'yi bypass ederek bu enerjiyi ab'ye taşımaktır. boru hattını neredeyse tamamen akdeniz üzerinden geçirmek elbette daha yüksek maliyet çıkarır ama bu önemli değildir çünkü türkiye'den taşındığı takdirde buradan türkiye de kazanacaktır. abd'nin isteği ise, görece güçsüz ülkeler üzerinden bu enerjiyi taşımaktır ki yarın ab'nin karşısında ikinci bir rusya olacak türkiye ile uğraşmak zorunda kalmasın.

    s400 sistemine sahip bir türkiye ise doğu akdeniz'deki enerji denklemine ağırlığını koyacaktır. bölgedeki enerji kaynakları konusunda uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını talep etme konusunda türkiye'nin elini güçlendirecektir. ayrıca, her ikisi de nato üyesi olan türkiye ile yunanistan'ın ege denizi üzerindeki it dalaşını belirli bir seviyede tutma imkanı olan dengeni abd'nin kontrol etmesi de zorlaşır. zira yunanistan'a patriot satsa dahi bu sistemin s400 kadar etkin olmadığını bütün askeri uzmanlar bas bas bağırmaktadır.

    bu nedenlerden dolayı abd, türkiye'ye s400 tedariki konusunda çok ileri seviyede baskı yapmaktadır. çünkü bu hamle bütün politikalarını bozma potansiyelini taşıyor. bununla birlikte türkiye'yi nato'dan dışlamak/atmak gibi hamlelere ise kalkışabilecekleri inancında değilim ama caatsa gibi ekonomik yaptırımlarla kıbrıs harekatı sonrası gibi bir dönemi yeniden yaşatabilirler. eğer devlet bunu göze almışsa, ki hamleler bunu düşündürüyor, abd'nin bundan fazlasını göze alması zor görünüyor.

    türkiye: çözüm süreci gibi uygulamalardan dönülmek zorunda kalınması sonucunda abd ile ilişkileri ciddi anlamda dibe vurmuş görünmektedir. eskiden güdülen yurtta sulh, cihanda sulh temelli politikanın ilk başlarda komşularla sıfır sorun politikası ile olan uyumluluğu sonucu 2011'e kadar olan dönemde ciddi bir sorun yaşanmasa da, bölgedeki mezhep ve etnik tabanlı kavgalarda suriye iç savaşı ile beraber taraf olunması sonucunda eski ağırlığını kaybetmeye başlamıştır.

    özellikle abd tarafından yaratılmaya çalışılan kürt koridoru ile enerji hatlarının taşınması sonucunda, o bölgede refah seviyesi artacak kürtlerin sınır öte tarafındaki kürtlere karşı bir sorun yaratma riski taşıyacağı ve bunun türkiye için bir beka sorunu olması nedeniyle, 2015-2016 dönemi türk dış politikasında sert manevraların yaşandığı bir dönem olmuştur.

    bu süreçte çözüm süreci sona erdirilmiş ve 2015 yılı ve 2016 başında pkk'nın bölgedeki yapılanmasının imhası ile uğraşılmıştır. aslında bölgede özerklik ilan ettiğini açıklayan pkk'nın zaten bu savaşı kazanması mümkün değildi. buradaki temel amaçları türkleri bölgede oyalarken suriye'de ışid'e karşı savaş adı altında meşru bir alan hakimiyeti kazanmaktı.

    bugünkü suriye haritasına bakınca haksızlar da denemez doğrusu. darbe girişimi sonucunda, tam olarak ne kadar olduğunu bilemesek de, abd'nin ordu içindeki etkinliğinin temeli olan fetö yapılanmasının kırılması ile beraber türkiye'nin fırat kalkanı ve zeytindalı harekatları ile birlikte bu koridorun akdeniz'e ulaşması tamamen imkansız hale getirildi.

    yukarıda saydığım nedenlerle, rusya'nın desteği sayesinde bu harekatların gerçekleştirildiğini ise unutmamak lazım. 2015'te rus uçağı düşürülmesine rağmen bu kadar kısa süre içinde türk rus ilişkilerinin yeniden güçlenmesi abd sayesinde mümkün olmuştur. bunun kendi stratejileri adına bir hata olduğu ise aşikar.

    petrol konusunda bu hesapların bozulması, bir diğer koz olan doğu akdeniz enerji kaynaklarını da gündeme taşımaktadır. enteresan bir şekilde türkiye'nin s400 sistemine sahip olması iran'ın uzun bir süre daha abd askeri müdahalesine maruz kalmaması demek olabilir, tabii abd türkiye'ye bu pastadan pay vermeye yanaşmadığı sürece.

    nato sistemiyle uyumlu çalışması mümkün olmayacağından dolayı bu sistem ağırlıklı olarak kıbrıs harekatı sonrasın 1975 yılında kurulan ege ordusunun kontrolünde olacaktır diyebiliriz. ege denizi üzerindeki it dalaşı denen f16 kapışmalarının da bir bakıma sonu demektir. zira sistem aktif hale getirildiğinde yunan f16'larının kilit yemesi teknik olarak çok kolaydır, rusya izin verdiği sürece ya da kontrolü tamamen bizde olacaksa.

    bu durumda, yunanistan'a ciddi silah satışları yeniden gündeme gelecektir. fakat yunan ekonomisinin bunu kaldıracak durumda olmaması, bu satışların nasıl gerçekleşeceği üzerine satıcı ülkeler için bir başka sorun olacaktır.

    iç politikada ise, akp'nin mhp ile ittifakı bozma şansı kimine göre ne yazık ki, bana göre ise iyi ki, yoktur. anladığım kadarıyla s400 konusu bu ittifakın örtülü şartlarından biridir. devlet bahçeli'nin kambiyo kur rejiminde değişiklikler yapılmalı tarzındaki demeçlerinin temelinde ise bu s400'e karşı yapılacak ekonomik yaptırımlar gelmektedir.

    tcmb'nin son 3-4 yıldır, rezevler içindeki abd tahvil oranını azaltarak altına yönelmesi, bu altınları ise önce new york'tan londra'ya şimdi ise londra'dan ankara'ya taşımasının altında yatan temel sebeplerden birisi de bu yaptırımlar olabilir.

    soru salt askeri açıdan ele alındığında s400 vs f35 pek sorulacak bir soru değildir ama işin içine ekonomik yaptırımlar girdiğinde denklem değişir. cari açık vermeden büyüyemeyen bir türkiye ekonomisi varken, şu an zaten büyümeden vazgeçmiş ve cari dengede seyreden bir ekonomik görünüm var.

    türkiye'yi swift sisteminden çıkarmak gibi yaptırımların geleceğini zannetmiyorum ama savunma sanayi firmalarının ithalatını engellemek gibi yaptırımlar söz konusu olabilir. uzun vadede bu tarz yaptırımlar kıbrıs örneğinde de görüldüğü gibi savunma sanayinin güçlenmesine yarayacaktır. ana enerji tedarikçileri, rusya ve iran olan türkiye'nin enerji talebinde bir sıkıntı yaşayacağını sanmıyorum ama ihracatının %60'ını avrupa'ya yapan bir ülke olarak burada sıkıntılar yaşanması ciddi ekonomik daralmalar yaşanmasına yol açacaktır.

    bunun ötesinde yaptırımlarla da teorik olarak karşılaşabiliriz ama bu abd'nin kendisi bakımından da olumsuz sonuçlar getirebilir. incirlik üssünün nato dışındaki uygulamalara karşı kapatılması da bu adımlardan biri olabilir. nato'dan çıkmak ve çıkarılmak gibi adımların ise söz konusu olacağını hiç sanmıyorum.

    kısacası, ekonomik açıdan ciddi ama ölümcül olmayan, kıbrıs dönemi ambargoları gibi, bir bedel ödenecektir ama bundan umduğunu bulamayan abd bir noktadan sonra ilişkileri düzeltmek isteyen taraf olacaktır. zira bu sefer 1980 gibi bir darbe gerçekleştirileceğini sanmıyorum.

    bu süreç tabii ki türkiye'de yeni siyasi oluşumlara zemin hazırlar. özellikle akp içi küskünlerin siyaset sahnesine girişini hızlandırabilir ama yine de, umuyorum ki istanbul seçimlerinden sonra, önümüzde 4 yıllık seçimsiz bir dönem olacak ve bu süreyi düzgün kullanabiliriz.

  • salda gölü için "gölün kumunu geri getireceğiz" diyen chp'li belediye başkanının vurulması.
    saldırının arkasında yatan sebebi tahmin etmek zor değil.

  • arkadaşlar çok üzülerek söylüyorum ki türk siyaseti artık bitmiştir.

    tek çare ya zafer ya da memleket partisidir.

    biri ümmetçi, biri özerklik peşinde, biri türk ibaresini anayasadan çıkartmaya çalışıyor, davutoğlu'nun partisinin kurucularından biri zaten suriyeli.

    ülkede türklerden başka herkesin milliyetçiliği hatta ırkçılığı yapılmaya başladı mk.

    kendimi kendi vatanımda hiç bu kadar yalnız hissetmemiştim.

  • şu tweet'inden anlaşılan durum. bağlanamaması da olabilirmiş.

    --- spoiler ---

    "tv ye bağlanmak istedim ama olmadı.
    yıllarca beraber çalıştığımız eskisinden yeni yöneticisine kadar görüştüğüm bildiğim hatta yangınlarda sellerde özverili çalışmalarına tanık olduğum afad emekçileri geldi aklıma.
    onlara selam olsun.
    ben de 500 bin tl bağış açıklıyorum."
    --- spoiler ---

    eğer hatlar düşmediği için bağlanamıyorsa bu da gsm operatörlerinin ayıbı olsun, bir de programa dahil olanların. biriniz özelden arayın da sesini hoparlöre verin adamın. sürecin en önemli paydaşlarından birini programa dahil etmenin bu kadar kolay bir yolunu düşünemedikleri için esefle kınıyorum kendilerini.

  • çok uyardık çok yazdık artık uzunca yazamayacağım. klasik türk kızı - barzo eleman hikayesi. ilk değil son da olmayacak maalesef. oyna devam.