hesabın var mı? giriş yap

  • galatasarayin ve milli takimin kalecisi... kendisi girişken bir insandır... milli takıma seçmedi diye mustafa denizli'yi dövmeye gitmiştir... aslında bunu her oyuncu yapabilir, ama hayrettin izmire gitmiştir, farkını göstermiştir...

  • tanju çolak'ın ercan taner'e söylediği, sevenlerine ''evet futbol asla sadece futbol degildir'' dedirtmiş laftır.

    olay galatasaray paris saint germain macında hagi'nin skor 4-2 olduktan sonra fatih terim tarafından taraftarlarlara alkışlatılması için oyundan alınması sırasında cereyan etmişti.

    (bkz: 17 ekim 1996 galatasaray psg maci)

    sevgili tanju ağabeyin bu maçta collina'yı ilk gördügü anda tepkisi de takdir edilesidir.

    -bu hakem senelerdir saçlarını böyle kestirir..

  • edebi yönü zayıf ve sadece korku yazıyor diye itham edilen ancak gerçekte daha farklı bir yazardır. türkçemize çevrilmiş olan kitaplarının bir listesi ve yorumlarını size sunmaktan şeref duyarım: bu kitaplar daha ayrıntılı olarak kendi başlıklarında illa ki verilecektir ama stephen king' in bibliografyası da anca kendi isminin başlığında bir bütün olarak incelenebilir ki adamın ne tip ve nasıl yazdığı belli olsun. ama tabi genel bilgi vererek üstünkörü geçeceğim roman incelemelerini burada, umarım kitap seçerken faydasını görürsünüz: sizden istediğim bir şey var; bu adamı okumadan "aa s. king mii? bırak ya ben edebiyat seviyorum o ne öyleee" demeyiniz. buyrun başlayalım uzun yolculuğumuza:

    -carrie * carrietta white adlı bir ergen kızın, koyu dinci annesinin baskıları ile ve okulunda yaşadığı soyutlanma ile birlikte telekinetik güçlerinin açığa çıkması ve kızın etrafında dönen olayların klasik king üslubuyla anlatıldığı ve king' i üne kavuşturan ilk basılmış romanıdır.

    -salem s lot * kendi halinde bir yazarın salem's lot adlı kasabaya gelmesi ile birlikte oradaki gizemli ve zengin bir adamın kötü şeyler yaptığından şüphelenmesi sonucu aralarında geçen klasik bir vampir-rahip savaşı. yalnız bu romandaki kasvet duygusu mükemmele yakındır ve king'in en başarılı eserlerinden birisidir. yalın dili ve akıcılığı ile 2 günde bitirirsiniz. tv filmi olarak da bir kaç bölüm çekilmiştir ve gayet başarılıdır. romanda peder callaghan tiplemesine dikkat diyorum.

    -the shining * bir ailenin sahip olduğu dağ başındaki bir motelin ölü sezonundaki yalnızlık hikayesi. psikolojik sorunları olan bir baba ve psişik oğlunun hüzünlü ve bir o kadar da gizemli hikayesi. kanımca psikolojik gerilim türüne çok başarılı bir katkı. jack nicholson, aynı adla filme çekilen bu eser ile oscar ödülüne uzanmıştır ayrıca. 6.his filmindeki "i see dead people" geyiğinin sinemayla ilk buluştuğu romandır belki de.

    -the stand * dünyaya yayılan bir biyolojik savaş ürünü grip virüsünün bilinen uygarlığı yok etmesi ile birlikte kalanların uygarlığı yeniden inşa etme çabalarının destansı anlatımı. türkçe çevirisi resmen kuş edilmiştir, orjinali 1100 sayfalık bir destanken türkçeye sadece 400 sayfası çevrilmiştir. olay örgüleri ve psikolojik faktörler bu kitabın en başarılı yönüdür. kesinlikle tavsiye ederim.

    -the dead zone * kaza geçirip 5 yıl komada kaldıktan sonra ayılan bir öğretmenin kendindeki "ölü bölge" yi keşfetmesinin ardından yaşadığı psişik ve psikolojik olayları konu alır. başarılı ve iç karartıcı bir gerilimdir. daha sonra film, tv dizisi şeklinde de görüntülü sanata adapte edilmiştir.

    -firestarter * pirokineziye sahip bir küçük çocuğun ailesiyle birlikte cia' den kaçmasını anlatır. güzel bir romandır. devlet bu çocuğu araştırmalarda kullanmak ister vs. vs. fazla anlatmayayım.

    -cujo * fazla söze gerek yok. bir korku klasiği, kuduz bir st. bernard köpeğinin 2 aileye yaşattığı dehşet. mükemmel bir roman, yalnız kuduz korkusu salabilir bünyelere, benden söylemesi. olaylar kısa bir süre içinde ve hızlıca gelişmektedir.

    -christine* doğaüstü güçlerin ele geçirdiği bir eski otomobilin macerası. çok kereler filme de çekilmiş bir klasik. okuyalı çok uzun süre geçtiği için aklımda fazla bir özelliği kalmadı.

    -pet sematary * öldükten sonra mistik bir kızılderili mezarlığına gömülen bir kedinin dirilmesi sonucu ailenin yaşadığı gerilimin trajedik ve gizemli bir biçimde anlatılmasıdır. filme de çekilmiştir. ama romanı daha başarılıdır. mükemmel bir akıcılığı vardır ve karanlık atmosferi ile okuyanı gerçekten sarar.

    devamı bir yerlerde...

  • son yıllarda beşiktaşımıza gelen en efektif futbolcu olduğu yetmezmiş gibi tam bir karakter abidesi de olan topçumuzdur. seneye tolga'nın durumu ne olur bilinmez ama eğer kalırsa kaptanlık bandını da kendisine takmamız lazım. ayrıca bildiği diller sayesinde takımda en fazla futbolcuyla anlaşıp iletişim kurabilen oyuncu da mario gomezdir muhtemelen. ana dili almanca olan almancılarımız ve vatandaşı beck malum zaten, geri kalan yabancılarımızdan kanadalı-arjantinli-brezilyalı-portekizli-ispanyol olanlarla da zaten ikinci dili olan ispanyolca ve advance ingilizcesiyle (maç sonu röportajlarını inigilizce veriyor zaten) çok rahat iletişim kuruyordur. geriye bir tek mustafa pektemek falan kalıyor, onla da muhatap olmasın zaten, ne gerek var, pektemek gitsin almanca öğrensin peşinde gezsin gomez'in.

  • (bkz: 10 aralık 2016 beşiktaş patlaması) sırasında gazi olan, arkadaşlarının ölümüne tanık olmuş polisin tweetleridir. kendisi şuan hastanede ve durumu iyiymiş. ayrıca bu gazi olan polis memurumuz, daha sonra bu yazdıklarını "kızgınlık ile yazdığını, pişman olduğunu" belirten başka tweetler atarak hesabını kapatmış. tamamen yorum yapmadan, sadece bilgilendirme amaçlı olarak aşağıda yazdığı entryler var. ayrıca link olarak yazdıklarını yayınlıyorum aşağıda.

    tweetler şu şekilde;

    istanbul kadrosunda bizi bombalı aracın geçtiği yolun etrafına toplayacak kadar yüksek rütbeli bir hain var

    hiçbir zaman o stadda oraya toplanmadık , öyle bir tedbir çevik kuvvet için yok

    biri müdürlerimizi dahi sattı , kimsen seni de bulacağız

    içerden bu teröristlere bilgi veren var net , açıklayacağım

    valla biliyolardı birileri adım kadar eminim , rakip taraftar gitti yarım saat o aracı bekledik sanki... hastaneden yazıyorum

    gazimizin twitter adresi

    edit: http://hizliresim.com/moppn6
    http://hizliresim.com/kgb1v7
    http://hizliresim.com/ad3ykr
    http://hizliresim.com/o03ybo

    edit2: sevgili modlar, başlık yanlış yazılmış. düzeltirseniz sevinirim.

  • skor oynayanlar 6-1 oynasın. 7+ olması kuvvetle muhtemel.
    di maria ve veratti oynamıyormuş bildiğim kadarıyla.
    barcelona'nın bu tarz geri dönüşlerini çok gördük.
    o yüzden 5 atarlarsa kimse şaşırmasın.

  • suyun sadece görünür ışık spektrumu için saydam olması ve bunun evrimle ilgili olabileceği teorisi.

    evrende radyo dalgalarından x ışınlarına, kızılötesi ışınlardan gama ışınlarına kadar birçok farklı elektromanyetik dalga mevcuttur. bunlar dalga boyuna göre bu isimleri alır. bu geniş spektrumda insan gözünün algılayabilip görme duyusuna çevirebildiği çok küçük bir alan vardır, buna görünür ışık spektrumu denir. burada da farklı dalga boylarındaki ışınlar farklı renkleri algılamamızı sağlar. hatta görünür spektrumun sol ucunda mor, sağ ucunda kırmızı renk olduğu için iki taraftaki görünemeyen dalgaboyundaki ışınlara morötesi ve kızılötesi demişiz.

    yukarıda anlattığım zaten bilinen bir şey. ilginç olan, su moleküllerinin görünür ışık spektrumundaki dalgaların içinden geçip gitmesine izin verirken, yani bu ışınlar için saydam/transparan olurken, diğer dalgaboylarındaki ışınlar için bu özelliği göstermemesi, spektrumdaki diğer dalgaboyları için güçlü bir absorban etki göstermesi. yani radyo dalgası veya gama ışınını bir su birikintisine gönderirsek diğer tarafa geçemiyor. ya da evdeki duvar için de mesela tam tersi geçerli, görünür ışık duvardan geçemez, salonda ışık yanarken diğer oda karanlık olur ama radyo dalgası veya gama ışını duvarı geçer. bu, farklı maddelerin farklı dalgaboylarındaki ışınlarla etkileşimi ile ilgili.

    bu noktada ilginç bir teori ortaya çıkıyor. yaşamın sularda başladığını söylüyoruz, yani gözün gelişimi ve evrimi de suda oluyor. su, görünür ışık spektrumunu geçirip diğer ışınları geçirmediği için gözün sadece bu spektrumdaki ışınları görmeye yönelik evrimleşmiş olabileceği, görünür ışık spektrumunun, bu yüzden görünür olmuş olabileceği söyleniyor. çok mantıklı ve öğrenince heyecanlandıran bir bilgi aslında. ama görünür spektrumun su etkisinden çok, güneşten en fazla miktarda salınan ışın olması nedeniyle görünür olduğunu savunan teori de mevcut. her iki teori üzerine düşünmek de keyifli ve ufku genişletiyor bana göre.