3 entry daha
  • 2547 sayılı yasa 12 eylül sonrası oluşturulan üniversite profilinin kanunudur.

    haklı olarak eleştirilen çok yönü olsa da türkiye gibi her şeyin kötü tarafından ele alındığı, boşlukların birilerine eziyet etmek için kullanıldığı, iyi niyet, hakkaniyet ve eşitliğin yasaya bağlanmadan uygulanamadığı ülkelerde insanları kısmen hizaya sokan (en azından kafasının almadığı personeli üniversiteden atmaya kalkan rektör ve dekanlara mani olan) kanunlardan biridir. eleştiri gereklidir, 2547'nin revizyonu da gereklidir, ama bunu yapacak olanlar yasayı kendi çıkarlarına göre esnetecek olanlar değildir.

    2011-2012 yıllarında iyice hız kazanan üniversite reformu lafları sırasında bir düzenleme öngörülmüş ve devlet üniversitelerinde mütevelli heyeti oluşturulması fikri savunulmuştu. sonra bu fikir rafa kalktı, ama demek ki yeniden ısıtılıyor şimdilerde.
    şu haber bize diyor ki, üniversite-sanayi işbirliğiyle birlikte şimdi de üniversite-toplum işbirliği modeli tasarlanıyor (sanki üniversiteler toplumdan kopukmuş gibi). yalnız 2547'de öngörülen değişikliğe bir dikkat edin:

    "tüm devlet üniversitelerinde üniversite konseylerinin oluşturulması planı taslağa kaydedildi. konsey üyelerinin üniversitenin misyonuna uygun, ‘ülkenin kültür, sanat ve iktisadi hayatına temayüz etmiş, toplumla üniversite arasında köprü kurabilecek kişiler’ arasından atanması önerildi. konsey üst yönetiminde üniversite rektörünün de yer alacağı bildirildi."

    üniversite toplum işbirliği adı altında artık muhtarları üniversitede ağırlamaya başlarız. kültür sanat denince akla gelen isimler kimler? sibel cangiller değil mi şu anda? alişan, demet akalıngiller de fahri doktora unvanı dağıtır muhtemelen. bol kepçe fahri doktoraya, üniversite kampüslerinde çılgın etkinliklere (hatta uzun vadede şehirlerin zenginlerinin üniveriste yönetiminde açıktan söz sahibi olduğu modellere) hazır olun derim. bu kadar yaladılar, konsey üyesi olarak iki kuruş kazanmasın mı bu vasıfsızlar?
hesabın var mı? giriş yap