• yolculugu ve kaçışı yüceltmeyen, tersine bazilarinin yucelttigi bu kavramlarin nasil da burjuva kokulu egzotik mitler oldugunu haykirarak anlatan bir "yol romani". paul nizan'in ulkesi fransa'ya, insanlarina, is adamlarina, somurgecilerine, homo economicus'lara nefret kustugu, bugun hayal bile edilemeyecek bir ofkeyle yuklu bir yol guncesi. bazi seyleri ilk kez dile getirmenin, ilk kez haykirmanin masum ofkesi bu. simdi paul nizan'la ayni seyleri dusunsek bile, bunlari bu sekilde dile getirmeyiz. cunku bin kez soylenmistir bunlar; kendimizi 'ici bos asi' ya da sozlerinin ardinda durmayan, sadece laf satan konumunda bulacagimizi biliriz, o yuzden susariz. paul nizan haykirisinin hemen ardindan mucadeleye gececegini bilmesinin guveniyle tum bunlari haykiriyor. ama bu ofke dolu protesto sozlerini kendi agzimiza yakistirsak da yakistirmasak da, bu romani okuyan 'akli yerinde' her genc onun gibi dusunecek cevresindeki dunya hakkinda. belki bunlari haykiramayacak, ama sessizce kafa sallayacak.

    sartre, onsozu yazdigi 1960'da, bu romani en fazla o donemin genclerinin okumasi gerektigini soyluyor, o ve arkadaslarinin yanlislarina dusmemeleri, universitelerde bilgi ve prestij satarak kendilerini dunyaya kapatmamalari icin. sartre'in bu cumleleri aynen 2008 gencligi icin de gecerli. nizan'i her kusak okumali. en fazla da, universitelerde oturup teori ureterek, hayati tarif ederek pek bir yere varilamayacagini; tum bunlarin insana ego ve prestijden baska bir sey sunmayacagini anlamak icin. nizan'in fransiz entelektuellerine/akademisyenlerine ofkesini, kendiniz de o bahsettigi entelektueller gibi olsaniz bile anlayabilirsiniz. en azindan bir gidim ozelestiri icin bu gerekli. şöyle anlatiyor onlari: "sözcük dağarcıkları oluştururlar, çünkü hep birlikte önemli bir prensip keşfetmişlerdir: eğer bir problemin terimleri doğru şekilde tanımlanırsa problem yok olacaktır. böylece problemler sessiz sedasız un ufak olacak, onları dile getirmek demek onları çözmek olacaktır. filozoflar, sözcük dağarcıklarının bekçi köpeği, sözcüklerin pek çok anlama geldiği bu ortaçağın tarihçisi olacaklardır yalnızca."

    nizan da onlar gibi yazıyor, nizan da onlar gibi sözcükler üretiyor. ama o sadece yazmanın, sadece sozcuk dagarcigi olusturmanin hicbir anlami olmadigini gostermek icin yaziyor. o da yolculuga cikiyor, o da kaçıyor... ama o kaçışın insana kurtulus sunamayacagini anlatmak icin kaciyor. kacmak, insana korkup sirtini dondugu meseleleri, yani kacisinin nedenlerini göstermediği surece hicbir ise yaramaz, diyor.

    evet, en fazla epistemolojik sularda yolunu kaybetmisler okumali onu. bir seyi dogru bicimde tarif etmeye calisirken o seyi unutmus olanlar. baudrillard'in simulasyon teorilerine gerek yok, 10. bölümde nizan'in aden'i anlatışını okuyun, avrupa'nin arabistan'in çöllerine kadar uzanan gölgesinin altinda bi durun yeter.

    not: bu arada sartre'in onsozu de en az romanin kendisi kadar etkileyici. hatta basli basina bir tur (oto)biyografik roman bence. sartre'in nizan'i anlatisinda, turgut özben'i selim işık'ı anlatışı gibi bir his var. sartre, nizan'in kendisinin zamaninda paylasmadigi dertlerini, ofkesini anlatiyor... ve ayni ofkeyi kendisinin de hissetmis olmasi gerektigini soyluyor, hayiflaniyor, onun yaninda olmaliydim, onu anlamaliydim diyor...
  • "değerli bir tek yolculuk türü vardır, o da insanlara doğru yürümek."
  • la chinoise'daki maocu tiyatro öğrencilerinin komünlerine verdikleri isim ve bir paul nizan kitabı. ayrıntı yayınları'ndan yeni baskısı çıktı.

    "denizciler, altı beygir motorlu bir renault'nun içinde fransa'nın bir ilinde seyahate çıkmış satış temsilcilerine düşündüğümüzden çok daha benzer.
    ben size derim ki, bütün insanlar sıkılır."
  • ayrıntı yayınlarından yeni baskısı çıkan paul nizan kitabı. artık daha değişik kitaplar da okuyayım dedim ve bunu buldum. kısa bir kitap, yarın başlıyorum, güncelleyeceğim.

    '' her şeyin kökeninde, ilk başta, ret vardır.''
    ''o akşam antoine,yapayalnız bir adam olduğunu düşündü.cemaati olmayan bir adam''
    uzunca ama anlamlı bir ön sözü var.
    ''başka birinden daha açıkgöz değilim, kaçtım.''
    ''en uzgörülü gezginler yolculuğa dair hakikati uğradıkları ilk limanda anlarlar.''
    ''sahte eylem adamları vardır ya, o da onlardan biri.''
    ''değerli tek bir yolculuk türü var, o da insanlara doğru yürümek''

    akıcı bir kitap mı? değil. ön sözü beğendim. arada nizan ın değindiği güzel noktalar olsa da kopukluklar var sanki. belki ben dikkatimi veremedim ama bazı yerlere dönüp tekrar okumam gerekti. çok fazla terim de var. mitolojik terimler, coğrafi terimler ve biz terim özürlüsü bir halkız. o kısımlar da bana fransız kaldı. her fikrine de evet denemez. nizanı tanısaydım, onun için basit şeyler dilerdim. ufak bir ev. sarılabileceği bir eş. aile hissi için çocuklar. biraz huzur dilerdim ona, diliyorum.
hesabın var mı? giriş yap