akmak
-
yılanın süzülmesi, bir yarığa veya karaltıya doğru kayması, kaybolması da akmak sözcüğüyle karşılanabiliyor, bir olanak. bir türevi de reçine anlamındaki akma.
güzel, hayran olunası bir geçmiş bile kepazelik. umudunu cana değil, ana değil geçmişe çeviren tuz-taş olur. dalmak, kalmak için geçmiş değil, ki özlemdir; bakmak, çıkmak için geçmiş, ki akmaktır. en zorlandığım kutsal kural arkaya, geriye bakmamak.
alınganken öfkeliykenki gibi daha güzel olmadığın ne malum? kendimden biliyorum, alınganlığın su yüzüne çıkıp bir yüzleşme ve kendini ortaya koymaya dönüşmesi çok klas bir duygu seli. yaşamak akmak kabarmak uygundur onu.
kahinin, kara büyücünün laneti: ne kadar bilse, okusa, ölümsüz ve etkin olsa da, gözleri pörtlemiş olarak kristal kürenin ve dünyanın üstünde yani dışında kalakalır. mavi dünyaya dalıp, yaşamda akıp dönmedikçe açmazından kurtulamaz. yönetmek bile yaşamanın yerini tutmaz.
"varoluş beklemektedir. kendi başına çalıştığını gördüğü zaman işe karışmaz. bekler. sonsuza dek bekleyebilir, çünkü varoluşun acelesi yoktur. o sonsuzluktur. artık yalnız olmadığın an -bıraktığın, yok olduğun an- tüm varoluş sana akar, içine girer. ve ilk defa şeyler olmaya başlar." osho provokatör mistik
(ilk giri tarihi: 1.7.2014)
(bkz: akma/@ibisile)
(bkz: içi akmak), akışkan, akım, akan/@ibisile
(bkz: akak), akar, akar akar akar
(bkz: akıtmak), akıtaç, akıtım
(bkz: aktı), akıyor/@ibisile
(bkz: eriyip akmak), birine yürümek, ağzının suyu akmak
(bkz: üzülmek/@ibisile)
(bkz: hayız), hayz
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap