• un, et ve bamya ile yapılan bir arap yemeği
  • ispanyalı offense grubunun bir albumu.tarzları doom/death.anathemanın crestfallen epsindeki tarz'a cok yakin ama onun kadar olmasi zor tabi.
  • ing. kenara, yana.
  • the weakerthans adlı kanadalı emo grubunun left and leaving albümünün 2. parçası.
    sözleri;
    measure me in metered lines
    and one decisive stare
    the time it takes to get from here to there
    my ribs that show through t-shirts
    and these shoes i got for free
    i'm unconsoled
    i'm lonely
    i am so much better than i used to be
    terrified of telephones
    and shopping malls and knives
    drowning in the pools of other lives
    rely a bit too heavily
    on alcohol and irony
    get clobbered on by courtesy
    and love with love and lousy poetry
    and i'm leaning on this broken fence
    between past and present tense
    and i'm losing all those stupid games
    that i swore i'd never play
    but it almost feels okay
    circumnavigate this body
    of wonder and uncertainty
    armed with every precious failure
    and amature cartography
    i'm breathing deep before
    i spread those maps out on my bedroom floor
    and i'm leaning on this broken fence
    between past and present tense
    and i'm losing all those stupid games
    that i swore i'd never play
    but it feels okay
    and i'm leaving with goodbye
    and i'm losing but i'll try
    with the last ways left
    to remember sing
    my imperfect offering
  • osmanli mutfaginin gozdelerinden olan bu yemek kurutulmus bamyadan yapiliyormus. nasil mi? soyle: bamya ezilip toz haline getirdikten sonra un, et suyu vs. ile bulamac yapilip, uzerine yagda eritilmis kirmizi biber -ve arzu edilirse kuzu eti- konularak hupletiliyormus. kulaga cok fena geldigi icin bendeniz cesaret edip denememisimdir, o yuzden nasildir, yenir yutulur bir sey midir diye yorum yapmakta kifayetsiz kaliyorum.

    sorbet gibi, iki yemek arasinda damak tazelemek icin yenirmis bir de. bamya tozu, et suyu, biber vs. karisiminin nasil damak tazelemek gibi bir etkisi oldugu bir muamma tabi.
  • aside (ingilizce) günümüz yazınında kendisine çok fazla yer bulamadıysa da, 18. ve 19. yüzyıl tiyatrosunda çokça kullanılmış bir anlatı tekniğidir. gerçek etkisini okunmak üzere yazılmış oyunlarda gösterse de, sahnelere de gerilim artırıcı bir unsur olarak taşınmış olan aside, kurgunun lineer akışının (genellikle doruk, zirve ya da kilit noktası diye bilinen) climax'in hemen öncesinde duraklatılmasına ve araya betimleme ya da açıklama türünden bir pasajın girmesine (sahne söz konusuysa, alçak bir sesle okunmasına) dayanır.

    bu araçtan yararlanan öykücüler ve romancılar da çıkmıştır. mesela amerika'nın en büyük öykücülerinden olan ray bradbury, eleştirmen david mogen'ın kendisine "master of aside" unvanını yakıştırmasını hak edecek kadar sık başvurur bu tekniğe. hatta kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle demiş bradbury:

    " shakespeare ve melville bana bu tekniği kullanma, 'hadi, bir aside yazayım da görsünler' deme cesareti verdi. okurların karşısına çıkıp soruyorum: 'olay örgüsünü burada durduracağım, tamam mı?' 'tamam.' 'iyi o zaman, ne yapacağım, biliyor musunuz? size daha önce hiç yapılmamış şekliyle bir dinozor betimleyeceğim. şimdi iyi bakın.' sonra oturup cangılın içinden yağlanmış menteşeleriyle, mekanizmalarıyla koşar adım fırlayan bu muhteşem yaratığa dair bir manzum hikaye yazmaya koyulurum. yazdığımı okuduğunuzda, olay akışını bölmüş olmam umrunuzda bile olmaz."

    bu tekniği diğer bradbury öykülerinde ve yine bilimkurgu - fantezi edebiyatının bir başka büyüğü olan roger zelazny'de görmek mümkündür. hatta lisans eğitimini ingiliz edebiyatı, yüksek lisansını 18. yüzyıl tiyatrosu üzerine yapmış olan zelazny'de, daha rafine örneklerine rastlayabilirsiniz.
  • güzel yurdumun bi sürü yerinde yemeğin bitmesine yakın, bi kenarda pişiriliveren bi çeşit un helvası. kayseri yöresinde en çok. şeker yağ ve un karıştırılıp 10 dakikada pişiriliveriyor. ılık ılık yeniyor. çatalla da yeseniz olur, kaşıkla da.

    gelgelelim tarif basit de görünse kayınvalidem yaptığında nefis olmasına rağmen ben yaptığımda aynı karışımdan ancak ağda pişirebildiğime göre bi püf noktası vardır diye düşünüyorum.
  • tiyatro oyunlarında satır başında kullanıldığında ''sahnedeki diğerleri duyamıyor ama öykünün akışına uyduramadığımız bu/bunlar da kenarda sinsi gibi kendi kendine bunları düşünüyor, böyle bir gündeme sahipler'' koridorunu açmaya yarar. osuruk vodvillerde genellikle araya laf sokma, seyirciye ehehehe dedirtme fonksiyonunu gören bu stili türkiye'de en sevilen, en popüler biçimiyle hababam sınıfı'nda inek şaban'ın ağzını bile oynatmadan dış sesle araya attırdığı repliklerle, ismini dahi bilmeden, sevmişizdir. bundan sonra ''ya hababam sınıfı milyon kere oynasa izlerim'''in hemen ardına denk gelen, ''en çok da kemal sunal'ın o görüntü üzerine gelen sözlerine gülüyorum'' diyenlere ''ah ah ah dostum, o aside'dır, tekniktir.'' diyerek caka satabilirsiniz.

    (bkz: apar)
  • nişasta su şeker ve tereyağıyla yapılan bir tatlı. genelde lohusa kadınlara ve çocuk emzirenlere yapılır. aşırı kalorilidir adeta tereyağının içinde yüzer. ilginçtir ki eskiler bunu ekmek batırarak yerler. sanırım bir miktar tuzu da vardır. eskiden doğum yapan herkese yapılırmış ama erkek doğuran kadına hemen daha bir bol tereyağıyla yaparlarmış. günümüzde az yapılan eski bir tatlıdır. sıcak sıcak yenir.*
  • tadının puding gibi olduğuna üst üste iki kere yazılsa bile inanmayın. pudingle alakası yoktur. ayrı güzeldir.
hesabın var mı? giriş yap