• hüseyin - ali rıza albayrak'ın 3. albümü.

    kadrosunda erkan oğur, azam ali ve aynur da bulunuyor.
  • alisilmis hüseyin ve ali rıza albayrak albümü disinda. daha yeni dinlemeye basladim ama 2. parca (bkz: yollarim ali cagirir) itibariyle bateri sesi duymam, bünyemde $ok etkisi yaratti.
  • aşmış albüm, yıllarca kız kaldıracağım diye indie'ye house'a harcadığım ömrüme yazık.

    edinin, edindirin.
  • uzun zamandır beklenen ve aniden çıkıp gelmiş bir dost gibi hayatımıza girmiş olan albayrak birlisi albümü. iki gündür gönül parçasını dinleyip mest olmaktayım.

    "şimdilik müzik kâfirleriyiz biz. ve zaaflarımızla müziğin üzerini örtmekteyiz”
    hüseyin ve ali rıza albayrak; bâtıni nefesler ve şah hatayi deyişleri isimli daha önceki albümlerinde olduğu gibi bu albümde de deyiş ve nefes geleneğinin geleneksel formlarına yaslanarak müzikal seyr ü seferlerine devam ediyorlar.

    albümde yollarım ali çağırır, gönül ve kalmışsın bir kış içinde isimli eselerde doğu-batı müzik formlarını sentezleme kaygısından uzak ve coğrafi kutuplaşmadan ziyâde insanın kendi ruhundaki doğu ve batı´yı buluşturma çabasının izlerini sürmekteler. adı geçen bu eserlerin düzenlemeleri yılmaz yeşilyurt ve sinan cem eroğlu´na ait.

    albümde dünyada etnik-elektronik müziğin önde gelen seslerinden azam ali üç eserde sesiyle katkıda bulunuyor.
    geleneksel kürt müziğinin ülkemizdeki ve dünyadaki önde gelen seslerinden olan aynur´da; sivas-imranlı yöresinin sayılı kadın âşıklarından olan âşık hanım´a ait uzun hava formundaki deyişi yorumluyor. bu toprakların yetiştirdiği ve dünya´ya armağan ettiği virtü-öz ve insani-öz, üstat erkan oğur ise kopuz ve perdesiz gitarı ile iki eserde, sesiyle de bir eserde katkıda bulunuyor.

    albayrak birlisi! albümün yapılış gayesini açıklarken pascal quignard´ın;
    “rivayet olunur ki ağ; büyüklüğüne, genişliğine, biçimine, sağlamlığına ve tuzaklara göre kendisi için gerekli olan örümceği örermiş” sözüne atıfta bulunarak, albümün daha doğrusu içindeki eserlerin gerek sözlerinin gerekse müziklerinin bir zaman sonra hüseyin ve ali rıza albayrak´ın noksanlıklarını, zaaflarını törpüleme yolunda bir rehber olduğunun farkına varmalarını sağlayan bir yol arkadaşı olduğunu belirtmişlerdir. akabinde de; şimdilik müzik kâfirleriyiz biz.ve zaaflarımızla müziğin üzerini örtmekteyiz… diyorlar.
  • hani derler ya, yunus mesnevi'yi okuduktan sonra "lafı çok uzatmış. ben olsam 'ete kemiğe büründüm, yunus diye göründüm'derdim". o kadar din, o kadar kitapta bana fazladan çabaymış gibi geliyor. ben olsam bu albümü gönderirdim. bir kere o kadar kağıt israfı olmazdı. hem okuma yazması olmayan adam da anlardı. bir de söylenen dili anlamasan bile, müzik illa ki hissettiriyor kendini. daha evrensel olurdu.

    ayrıca erkan oğur ve azam ali'yi aynı çalışmada dinlemek fazladan bir güzellik oldu. albümden iki alıntı:

    "hayat seni güldürmüyorsa, espiriyi anlamamışsın demektir" - çehov
    "hala gülmedinse e! pir'i anlamamışsın demektir" - baba erenler
  • şah hatayi deyişleri albümüne ilk dinleyişte vurulan bünyemde yine aynı etkiyi yarattı diyebilirim. harika bir albüm olmuş. deyişlerin farklı harmanlarla icrası oldukça ilginç bir çalışma çıkarmış. erkan oğur etkisi zaten bilmeseniz bile buram buram hissettiriyor kendini.

    zaten bu tarz icracılar için her zaman görüşüm farklı albümlerinde farklı sesler yakalamaları gerektiğidir. bu albüm önceki albümlere göre daha bir fusion olmuş, yakışmış da allah için. bunun en güzel örneği olan kalmışsın bir kış içinde parçasını inanın kaç kere dinledim bilmiyorum.

    bir de aynur'un uzun havası, ah o ses nasıl bir sestir arkadaş. etkilenmemek kesinlikle mümkün değil.
  • sadik yalsizuçanlar star gazetesinde hüseyin ve ali rıza albayrak ve albüm hakkında çok güzel bir yazı yazmıştır.

    .....

    kutbu’n-nâyi niyazî sayin’a atfen bir söz var: ‘müzik ruhun gidasi değildir. ruh, müziğin gidasidir.’ albayrak’lari dinlerken kişi bunu daha iyi anlayabilir.

    kalan müzik, ali rıza albayrak-hüseyin albayrak’ın aşktan verdikleri yeni haberi bize ulaştırdı. kalan’a teşekkür borçluyuz. maraton koşusunu sürdürüyor. irfan hazinemizden damlayan bir damla daha bağrımıza düştü. adında saklıyor her şeyi aslında: böyle buyurdu âşık. albayrak’lar, bize daha önce, bendenizin de heyecanla ve keyifle okuduğum edib harabî hazretleri’nden, seyyid nesimî’den, şah hatayî’den sesler taşımıştı. 2003 ve 2004 yıllarında iki nefes gelmişti: bâtınî nefesler ve şah hatayî deyişleri… bu deyiş ve nefesler, ikilinin dingin, içten sesiyle, bağlamada kendilerine özgü yine dinginlikle gönlümüze akmıştı.

    bu alan, bir yönüyle de piyasanın istekleriyle kirlenmiş bir alandı. trt ise, ezberden yüceltilen geleneğinin aksine, bu birikimin otantik niteliklerini yeni ulus-devlet’in toplumsal-kültürel duyumlarıyla hayli dönüştürmüş, daha doğru bir deyişle aşındırmış, homojenize etmeye çalışmıştı. albayrak’lar, erkan oğur ve adını burada anamadığım bir çok icracı-düzenlemeciyle birlikte, bu zengin hazineden elmaslar, pırlantalar çıkarıp bize sundu. piyasanın koşullarına, beklentilerine itibar etmediler. para ve üne değer vermediler. hasbi biçimde icralarını sürdürdüler.

    ruh müziğin gidasidir

    edip harabî gibi bir arifin daha çok bilinmesini, okunmasını sağladılar. bu bektaşî azizinin divançe-i hu adındaki eserinden seçtikleri nefesleri, içindeki sedayı koruyarak yansıttılar. feylesof rıza tevfik’in de kendisinden gıdalandığı harabî baba dışında, özellikle şah hatayî’den devşirilen ve enfes biçimde icra edilen deyiş ve nefesler de müzikal yaşamımıza bir nesim-i nevbahar gibi esti, ruhlarımızı uyandırdı. yanlış hatırlamıyorsam kutbu’n-nâyi niyazî sayın üstada atfen bir söz var: ‘müzik ruhun gıdası değildir. ruh, müziğin gıdasıdır.’ albayrak’ları dinlerken kişi bunu daha iyi anlayabilir. cura, çöğür, tambura, divan, balta saz, bas bağlama gibi çalgıları başarıyla kullanan ve haklarını veren albayrak’ları candan kutluyorum. albayrak’ların ali rıza’sı 1977 almanya doğumlu. hüseyin albayrak ise, 1971. ali rıza albayrak istanbul üniversitesi işletme fakültesi’nde okumuş lakin müziğe gönül vermiş. amcası aşık pervâne’den beslenmiş. müzikal belleğinde, veysel, sularî, feyzullah çınar, tâlip özkan, ali ekber çiçek gibi kıymetli isimler bulunuyor. hüseyin’le yolu kesişiyor ve zaman zaman erkan oğur, ismail hakkı demircioğlu’nun da katkı ve katılımıyla o güzelim iki albüm zuhur ediyor. böyle buyurdu âşık, ikilinin son meyvesi. son derken bu bereketin sonlanmasına ilişkin bir imada bulunduğum sanılmasın. aksine, ebediyen sürmesini dilerim.

    bektaşiyye’den beslenen müzik ve edebiyat

    hüseyin albayrak’ın müzikal çabalarına paralel biçimde yürüyen yazı çabaları da var.

    dharma’nın yayımladığı sükût-u harf adlı romanıyla seyyid nesimi hazretleri’ni ve hurufîleri konu ediniyor. bir yürüyüş eyledik baba erenler adında başka bir çalışması daha bulunuyor. bektaşiyye, bilhassa müzik ve edebiyat geleneğimizi çok emzirmiştir. modern zamanlarda âşık veysel, muhlis akarsu, ali ekber çiçek ve mahzunî baba da bu gelenekten gıdalanmış kişiliklerdi. böyle buyurdu âşık’ta birbirinden lezzetli 12 eser var. güzide, yollarım ali çağırır, kalmışsın bir kış içinde, sabah rüzgarı, ne haldir, aşk meyi, muhabbet çerağı, bugün kış ayıdır, arz eyleyip geldim, elif-mim, ahuzar ve gönül… sanırım isimleri bir fikir veriyordur. bendeniz bu yürüyüşün, dervişin seyri gibi batında gerçekleşen bir yolculuk olduğu kanaatindeyim.

    harabî baba’yı hatırlamamak kabil mi?

    “hak’tan bize her dem hidayet olur

    muhammed ali’den inayet olur

    saz çalsak allah’a ibadet olur

    davud peygamberden rebabımız var…’

    aşk olsun ali rıza-hüseyin albayrak…yolunuz erenler yolu…
  • coşkun karademir / hüseyin albayrak / emirhan kartal / ali rıza albayrak

    orkestra ve süpriz konuk sanatçılar ile...

    aynı yoldan âşık!...
    avrupa ve türkiye'de "ethnic music" kategorisinde son yıllarda isimlerinden sıkça söz ettiren bir topluluk...
    anadolu "çalıp-söyleme" geleneğinin son yıllardaki önemli temsilcileri... aynı çatı altında nefes alıp nefes verirler...
    deyiş'ler, nefes'ler, duaz-ı imam'lar, gülbank'lar, semah'lar ve niceleri...
    ............
    diyerek konserlerine başlanmış albümdür. kadıköy halk eğitim merkezinde 13 mayısta. duyanlar duymayanlara söylesin.
  • insana dinginlik, sakinlik biraz da dizginlik (tanimini sorsan bilmem bu dizginlik kelimesinin ama iste uydu diye koydum) veren bir album. eger anadoluyla ilgili bir belgesel yapilsa ve bana da "anadolu'yu yansitan sesler ariyoruz, fonda kullanmak icin, ne onerirsin" diye sorulsa, bu albumu oneririm.
    bizim sesimizi yansitan, bizden bir album. siktirmeyin batinin bagirip, cagiran muziklerini, samimiyetsizliklerini.
hesabın var mı? giriş yap