• sıkıntılı rüzgarlar geçiyor sokaklarından
    bir adam sırtındaki söküğü dikiyor
    günahları ki
    eğreti bir yara kabuğu gibi dizinde
    ha düştü ha düşüyor

    sedef kaplamalı hüznü var dilinin
    ne zaman ki konuşmaya kalksan
    sevgiden ve aşktan yana
    söyleyecek her neyin varsa
    toz olup uçuyor, tutamıyorum

    içimde unutulmuş bir makas
    durmadan ayırıyor ruhumla tenimi

    gitsen gitsen iki adım ötesi
    buruşmuş bir mendil gibi
    kenarından yanmış bir kağıt
    ipi kaçmış yeşil bir kazak ve
    daha fazlası değil göreceklerin
    sürse sürse üç vakitliktir ömrün

    hiçbir kimseyi hiçbir yere uğurlamamışsındır
    sana olsa olsa kül yakışır
    içimden dört nala atlar geçiyor, kül saçları
    tarıyorsun

    bir ağacın birbirine uzak iki dalı gibiyiz seninle
    kendim ve kendim
    sırtımı bana döndüm de gördüm
    arkamda bıraktığım her yer
    arkamda yığılmış meğer

    sebebi ne şimdi bilmiyorum
    nefsim mi engel
    nefesim mi

    iki adımlık dünyada atlar koşuyor

    ah kendimle aramda bir tütün
    hiç durmadan iç çekiyor

    (bkz: sinem sal)
  • (ilk giri tarihi: 7.12.2015)

    (bkz: biçim/@ibisile)
    (bkz: şekilsiz)
    (bkz: kalıpsız)
hesabın var mı? giriş yap