• “o bölgeye ayıracak zaten fazla para yoktu. yani ülkenin olanakları bu kadardı ancak, özellikle de fazla yatırımdan kaçınılırdı. ‘bunları uyandırmamalıyız, yol yaparak, okul yaparak milliyet hissi uyandırılmamalı’ yaklaşımı egemendi. fevzi çakmak, 'ne okulu bunların cahiliyle baş edemiyoruz, okumuşu ile nasıl baş edeceğiz' demişti”. -- ihsan sabri çağlayangil

    'o bölge' dersim, 'bunlar' ise dersimlilerdir.

    http://www.taraf.com.tr/makale/359.htm
  • sırf dersim için değil, bütün doğu illeri için kullanılmış bir sözdür. t.c.'nin doğu politikasının realitesini bu söz belirlemiştir. öte yandan asimilasyon için sadece kız çocukları için okullar açılması planları (bir nevi kardelenler, haydi kızlar okula projeleri), türkiye cumhuriyeti'nin kürt sorununa(burada bir parantez gireyim, önemli bir nokta, bu tarz siyasaları, kürt sorunuyla bağdaştırmak tam olarak doğru değil, bunlar açıkçası türkleştirme politikalarıdır, bu bağlamda okunması gereken önemli kaynaklardan biri de iletişim yayınlarında çıkan, ahmet yıldız'ın "ne mutlu türküm diyebilene" adlı gözden geçirilmiş doktora tezidir.) erken çözüm(çözümden çok kesme, bastırma) olarak nitelendirelebilir.

    fakat bunlara bile gerek duymayan türkiye cumhuriyeti elit yöneticileri, 1934 iskan kanunuyla, türkleştirme politikasının doruğuna ulaşmış, asimilasyon yöntemlerini biz onlara gönderemiyorsak, onları buraya gelir asimile olur denmiştir. elbette bu asimilasyon projesine yalnızca kürtler maruz kalmamıştır, özellikle çerkesler ve diğer ufak etnik gruplarda zorunlu göçe tabi tutulmuş, mozaiki mermer yapma girişimi böyle devam etmiştir.
  • bir atsızcı isyanı.

    (bkz: http://www.nihalatsiz.org/egitimli_kurdler.htm)
  • "“o bölgeye ayıracak zaten fazla para yoktu. yani ülkenin olanakları bu kadardı ancak, özellikle de fazla yatırımdan kaçınılırdı. ‘bunları uyandırmamalıyız, yol yaparak, okul yaparak milliyet hissi uyandırılmamalı’ yaklaşımı egemendi. fevzi çakmak, 'ne okulu bunların cahiliyle baş edemiyoruz, okumuşu ile nasıl baş edeceğiz' demişti”.

    bu sözler 1932-1948 arasında emniyet teşkilatında görevler alan, 1965-1978 arasında ise aralıklarla dışişleri bakanlığı yapan ihsan sabri çağlayangil’e ait. genelkurmay başkanı fevzi çakmak’ın ‘o bölge’ dediği yer ise şimdiki adı tunceli olan dersim havalisiydi. zazaca ve kurmancı konuşan, kızılbaş (alevi) bölge ahalisi kendilerine kürt veya zaza değil, ‘dersimli’ diyordu."

    taraf gazetesinde ayşe hür'ün yazdığı bu makaleden alıntıladığım ifadeler ihsan sabri çağlayangil'e aittir. fevzi çakmak'ın sözlerini aktaran kişi kendisidir. 1990'da çıkan ve ihsan sabri çağlayangil tarafından yazılan "anılarım" isimli kaynaktan bulunabilir. ayşe hür veya taraf gazetesinden başka birisi bunu bir tarafından uydurmamıştır. nasıl bir aymazlık, nasıl bir cehalet, nasıl bir bakış açısıysa bu, taraf gazetesine ait bir linki görüp, taraf gazetesinde yayınlanmış bir makaleye bakıp sadece bu yayın organında geçiyor diye mevzu bahis sözleri yalan saymak belki de tanıl bora'nın bahsettiği tahsilli cehaletin cinneti ile alakalıdır. ihsan sabri çağlayangil'in de ayşe hür'ün de kim oldukları bellidir. utanmadan bu insanları yalancılıkla, tarihi çarpıtmakla suçlamak, ayşe hür'ü salt taraf'ta yazdığı için alıntıladığı kaynağa bile bakmadan cehaletle itham etmek şüphesiz ekşi sözlük'ün engin tarih bilgisine sahip yazarlarından beklenecek şeylerden biridir. ihsan sabri çağlayangil'in de güvenilirliğini sorgulayacaksanız sebeplerini görmek isterim. yoksa siktirip gidebilirsiniz. bu sebeplerle sözü fazla uzatmıyorum, konuyla ilgili yine ayşe hür'den kaynakçası kabak gibi ortada olan bir iki link ve ufkunuzu açacak bir iki bakınızla geçiştiriyorum:

    http://www.radikal.com.tr/…r.php?ek=r2&haberno=5542
    http://www.taraf.com.tr/makale/2768.htm

    (bkz: argumentum ad incredulum)
    (bkz: ignorantia non est argumentum)
  • fevzi çakmak genelkurmay başkanıdır ve askeri yöntemlerle düşünmesi kariyeri boyunca içinde mücadele ettiği savaşlardan dolayı kaçınılmazdır. yanlış bir düşüncedir çünkü bu kafada gitmesi cumhuriyetin kendisini oluşturan şartları anlamaması ve kendini inkar etmesidir. bu yüzden de doğuya köy enstitüleri kurulmuştur.

    adı ve bulunduğu il kuruluş tarihi 1946 yılı sonuna kadar çalışan müdürlerin adları

    1 akçadağ / malatya 1940 şinasi tamer, şerif tekben
    2 akpınar / samsun 1940 nurettin biriz, enver kartekin
    3 aksu / antalya 1940 talat ersoy, halil öztürk
    4 arifiye / kocaeli 1940 süleyman edip balkır
    5 beşikdüzü / trabzon 1940 hürrem arman, osman ülküman
    6 cılavuz / kars 1940 halit ağanoğlu
    7 çifteler / eskişehir 1937 remzi özyürek, m. rauf inan, osman ülkümen
    8 dicle / diyarbakır 1944 nazif evren
    9 düziçi / adana 1940 lütfi dağlar
    10 ernis / van 1948 ibrahim oymak
    11 gölköy / kastamonu 1939 ali doğan toran
    12 gönen / ısparta 1940 ömer uzgil
    13 hasanoğlan / ankara 1941 lütfi engin, hürrem arman, m. rauf inan
    14 ivriz / konya 1941 recep gürel, i. safa güner
    15 kepirtepe / trakya 1938 nejat idil, ihsan kalabay
    16 kızılçullu / izmir 1937 emin soysal, hamdi akman, talat ersoy
    17 ortaklar / aydın 1944 hayri çakaloz
    18 pamukpınar / sivas 1941 şinasi tamer
    19 pazarören / kayseri 1940 sabri kolçak, şevket gedikoğlu
    20 pulur / erzurum 1942 ahmet korkut, aydın arıkök
    21 savaştepe / balıkesir 1940 sıtkı akay

    not: enstitülerin kuruluş tarihlerindeki adları kullanılmıştır.

    kaynak : dr. niyazi altunya, köy enstitüsü sisteminin düşünsel temelleri, s. 42, 2000.

    http://www.mehmethekim.com/…ntent&task=view&id=1817

    köy enstitülerinin kapanmasında kendi köyüne gelen köy enstitü mezunlarının halkın ağadan evvel danıştığı kişiler olmasından rahatsız olan dp milletvekili ağanın payı küçümsenemez.

    anılarında övünerek anlatır bunu.
hesabın var mı? giriş yap