• tevrat'ta tekvin bölümünde 2.8 'de geçen ifade:"deus ipse primus plantavit hortum" yani türkçesiyle "tanrı önce bir bahçe dikti". bu bahçe, yılanın fişfiklemesiyle havva'nın adem'e ve tüm insanoğluna attığı yasak meyve kazığının zeminidir ( http://upload.wikimedia.org/…a/en/d/da/cranfall.jpg ). kutsal metinde insanın yaratımına dair ilk ifade budur; zira adem bahçeyi eksin biçsin, ona göz kulak olsun diye yaratılmıştı. havva yani pandora gelene kadar da bu böyleydi. sonra ne mi oldu? şu oldu:

    #11156027
  • ilginçtir francis bacon'ın alıntısı tabi ki özet niteliğindedir, o yüzden ifadenin tamamının şöyle olduğunu kabul etmek lazımdır: "plantaverat autem dominus deus paradisum voluptatis a principio in quo posuit hominem quem formaverat" ( http://www.latinvulgate.com/verse.aspx?t=0&b=1&c=2 ) yani türkçesiyle; "efendi tanrı evvela insanın/adem'in yer aldığı ve onu biçimlendirebileceği bircennet / bahçe / paradise / paradisum dikmişti". bu haliyle tevrat'ta ilgili bölümde bahçe=cennet eşitliğini rahatlıkla kurmamızı sağlayan veri paradisum kelimesidir.

    çok açık bir biçimde paradise kelimesinin latincesiyle karşı karşıyayız. ifadenin ingilizcesi ise aynı kaynakta " and the lord god had planted a paradise of pleasure from the beginning: wherein he placed man whom he had formed." şeklinde verilmiş.

    ancak şöyle bir durum söz konusu; yine tevrat, genesis 1.1 'de geçen "in principio creavit deus caelum et terram" yani "tanrı önce gökyüzünü ve yeryüzünü yarattı" ifadesindeki gökyüzü yani "caelum"un kimi zaman cennet manasında kullanıldığını hatta ingilizcede de aynı durumdan dolayı kelimenin karşılığı olan heaven'in hem gökyüzü hem de cennet manasına geldiğini biliriz. ancak genesis 2.8'deki ifadede caelum yerine paradisum'un veya bacon'ın kullandığı haliyle doğrudan hortus'un geçmesi bize iki kaba çıkarım yapma imkanını verir:

    1- cennet bahçe durumundadır.
    2- bahçe=cennet gökyüzünde değildir
  • ibranca orjinleri latince cevirilerinden okuyup ,ibranca bilmeden eski ahit hakkinda yarim yamalak ahkam kesen bir 16. yy. felsefecisi, siyasetçisinin, kullandığı için pişman olduğu sözdür ( teyit edin: http://books.google.com/…de hortis" bacon#ppa119,m1 ), kimbilir belki de hahambaşıdır veya hamamcıdır, oğlancı da olabilir ya da "bu memlekette.." diye başlayan boktan tespitleri vardır, vardır oğlu vardır. işte öyle bir sözdür bu.

    [1] "..francis bacon'ın alıntısı tabi ki özet niteliğindedir,"
    [2] " .. tevrat, tekvin/yaratılış 2.8 'de ifadenin en temel hali şöyle; "rab tanrı doğuda, aden'de bir bahçe dikti. yarattığı adem'i oraya koydu." anlaşılabileceği gibi; dikilen bu bahçe, creatio ex nihilo hikayesindeki insanın önemi işte tam da burada ortaya çıkar." [ #11156027 ]

    tabi "çeviri niye yapılır" sorusunun cevabı, "..elbette ki bütün insanlar bütün dillerde belli bir hakimiyet kuramadıklarından, çeviri yapılacak metnin diğer dillere aktarımı sayesinde başkaları da bundan yararlansın diye." gibi bir şey olabilecekken, her şey bir kenara; zaten söz konusu hususta başlıktaki ifadenin kendisinin aslında bir özet niteliğinde olduğuna dair verilmesi gereken bilgi yukarıda [1] 'de verilmişken, yine aynı başlıkta daha ilk entiride verilmiş olan mitosların uygarlaşma ve insanlaşma süreci/34(iyi anlaşılması için tekrar seri no: 1) bkz.ında [2] ifadenin tamamı aktarılmışken, bunun yanında bütün entirilerde başlık yapılan ifadenin aslında 16. yy.'da yaşamış bir felsefeci, siyaset adamının bir eserinde geçtiği ısrarla söylenmişken ( şuralardan da teyit edilebilir: http://www.philological.bham.ac.uk/essays/5.html ; http://books.google.com/…cc&pg=pa112&dq="de hortis" ; http://books.google.com/…de hortis" bacon#ppa119,m1 ); biri çıkıp da tevrat'taki ifadeyi kastederek; "höbö..ğ.. burada gecen deus ipse primus plantavit hortum degildir." dediği vakit, o durumda başka birinin de çıkıp "o halde neden kuran ayetlerini veyahut hadis derleyicilerinin toplamış olduklarını ya da islam bilginlerinin eserlerini arapça orjinalleriyle değil de türkçeleriyle aktarma zorunluluğunu hissediyoruz" derse, "ibranca orjinleri latince cevirilerinden okuyup ,ibranca bilmeden eski ahit hakkinda yarim yamalak ahkam kesmeyelim." deyiverir anlamak mümkün değil. zira kesilen ahkam varsa bu, eski ahit'in niteliğiyle değil ibrahim'in tek tanrılı inanç sistemi ile yunan/roma pagan inanç sistemi arasında bir yerlerde kalır, daha orta çağ'da latinceye çevrilmiş ve bu halleriyle felsefecilerin metinlerinde kendine yer bulmuş yahudi ve hiristiyan kutsal metinlerini bu kadar yüz yıl sonra latincesinden (en basitinden bacon'ın latincesinden) okuyamayacaksam ne anladım ben o araştırmadan, en azından metnin kendisi temeldir, benim teolojik ve filolojik araştırmamda hypo-critic dedikleri bir metoddan hyper-critic'e geçişimde bu tavrımı kim sorgulayabilir ki, istediğim metni istediğim ölçüde kullanırım, ha "..bu memlekette" diye başlayan bir beylik tespit yapılacaksa bir tane de ben tüttüreyim dedim, ama yapamadım, beceremedim. (çünkü bunu amaç edinemem ki, başka bir şeyin derdindeyim.)

    ayrıca ".. höbö..ğ.. illa ba$ka dilde okumak istiyorsak,nacizane tavsiye turkce cevirisini okuyalim." denmişse, karşı olarak "na burda yapılmışı: #11156027 (iyi anlaşılması için tekrar seri no: 2) , bu entiride de tekrar edilmişi var." denmesi de mübahtır, kafi gelir.

    ayrıca oğlu ayrıca; eğer her ifadeyi ilk dile getirildiği kaynaktan okumaya ya da en azından "sözlüğe aktarmaya" çalışsaydık, şu an ekşi sözlük'te transliterasyon yöntemine sığınmış verdana fontlu değil, binbir fontlu acayip bir havayı soluyor olurduk. yunanların yunanca, rusların rusça, japonların japonca ifadelerini şu lanet olası latin alfabesine aktararak veyahut aktarmadan oldukları gibi %6+^'ß?\ halleriyle latin alfabesinin egemenliği karşısında absürt bir pozisyona sokarak ortaya koymak veyahut dostoyevski romanlarını okumuşları "rusçasını okumadan ahkam kesmeyin" diyerek eleştirmek de ne demek? boş işlerle, boş malumatlarla, ezik çekememezliklerle uğraştırmayın beni.

    mart 2008: ve "son ayrıca", final destination tadı, "tanrı bahçe diker", burada kastedilen bildiğin bahçedir ve tanrı'nın bahçeyi bildiğin dikmesidir. "yarattı" demeyi ben de biliyorum, elbette ki testamentum'u sadeleştirip ortaya koyanlar da biliyordu ama bilerek "planto, -are" fiilini tercih etmelerinin bir sebebi olmalı, "creo, -are" fiilinden ziyade. eh tabi bunu bilmediğin vakit "kaç buralardan", bilmediğin konuda ahkam kesmeye kalkışarak komik duruma düşmeden.
  • latinceden hiç anlamam ancak bence bu sentence "sularsan insan, sulamazsan tanrı olur" manasındadır, evet. meali kökten "peygamberci" yani. god yerine dog yazsak ne olur gibi efendinin tebasına hazırladığı bir zemini tersine çevirmek gibi bir felsefe barındırıyor arkasında belki de ama böyle de malumat olmaz olsun dedirtmiyor mu insana, eh dedirtiyor.

    türkçede biz bahçe dikmeyiz, bahçe yetiştiririz belki eh...
    "tanrı öncelikle bahçeyi kurguladı"
    (bahçe tanrıyı kurgulamadan önce, tanrı kendi bahçesini yaptı)
    ((allah önce cenneti yarattı))
    (((ben ilk iş kaçayım buralardan)))
hesabın var mı? giriş yap