• depeche mode hayrani kimse..
  • apayri bir kimliktir.
  • ing. esir ; tutkun
  • (bkz: müptela)
  • tarifsiz bir kimliktir.

    (bkz: dm)
  • bir tür amputasyon fetişizmi.
    (bkz: acrotomophila)
  • dokuzuncu nesil çaylak.
  • dokuzuncu nesil yazar.
  • yıllar geçse ve daha mutlu bir yaşam sürmek adına depeche mode dinlenen zaman minimuma indirilse de (onlar ne demek istediğimi anlayacaklardır), bir yerlerde dm çalındığını duyduğunda (muhtemelen ets* hariç) içi, aşkın ilk zamanlarındaki gibi bir heyecanla dolandır devotee.

    never let me down again çaldığında ellerini sağa sola sallamadan duramayandır. ve berlin'deki konser görüntülerini kıskançlıkla izleyendir aynı zamanda.

    alan wilder adı geçtiğinde "belki tekrar..." diye iç çekendir. zaman zaman wilder'ın değerini bilmediklerinden diğer üyelere kızandır. evet, yıllar sonra hala bunun hesabını yaparlar.

    stripped'ın giriş notalarını duyduğunda kalbi yerinden fırlarcasına atandır.

    86'ya dönüp ilk kez black celebration'ı alıp dinlediğinde ve yatağa uzandığında neler hissedebileceğini merak edendir. ve benzeri sebeplerden dolayı ara ara "daha yaşlı olsam?" diye düşünebilendir.

    en azından bir dönem speak and spell'i ciddiye alarak dinleyendir. *

    the sun and the rainfall gibi bir mucizenin farkında olandır.

    dangerous diye bir şarkılarının olduğunu bilendir. (arada gözden kaçabiliyor gerçi, nefistir)

    aşk hayatına depeche mode'un hissettirdikleriyle, sözleriyle yön verendir ya da bir zamanlar yön vermiştir. o kadar da bağımlıdır. (bkz: higher love) (bkz: freelove)

    fonda behind the wheel ile sevişendir.

    anton corbijn'in değerini bilendir.

    genelde ultra sonrası dm'ini beğenmeyendir. (acı ama gerçek)

    depeche mode deyince "aaa enjoy the silence'ı çok severim. wrong da çok güzeeel" diyenden tiksinendir. herkes depeche mode dinlemek zorunda değildir hatta dinlememelidir ama bu tepki her devotee'yi içten içe çıldırtır gülümseyip geçse de.

    bir grubun, evet sadece bir grubun durduk yere ağzına sıçmasına izin verendir.

    depeche mode ile hem beslenen, hem de yok olandır.

    ekleme: martin l. gore'dan söz etmemek gibi bir terbiyesizlik yaptım. sağolsun hatırlattılar. (bkz: othervoices)

    martin'in grubun beyni ve kalbi olduğunu, dave'in ise görünen yüzü ve zaman zaman işin içine eden güzel sesli şımarık çocuğu olduğunu bilendir. loser olan martin'le asi dave'in oluşturduğu uyuma hayranlıkla bakandır.

    fletcher'la ilgili edecek söz bulamadım. üzgünüm*. maddi işler harici takılıyor öyle o konserlerde. bir de eski şarkılarda arada bir sesini duyduğumuz olmuştu.
hesabın var mı? giriş yap