• bir iddia. bu iddiaya konu olarak nedîm'in şu iki beyti sıkça örnek gösterilir:

    "izn alub cum‘a namazına deyû mâderden
    bir gün uğrulayalım çerh-i sitem-perverden
    dolaşub iskeleye doğru nihân yollardan
    gidelim serv-i revânım yürü sa‘d-âbâd'a

    (annenden cuma namazına gidelim diye izin alıp
    zalim felekten bir gün çalalım
    gizli yollardan dolaşıp iskeleye doğru
    servi boylu sevgilim; yürü, sadabad'a gidelim)"

    cuma namazı yalnızca erkeklere farz olduğuna göre burada söz konusu sevgili, bir erkektir. elbette iki beyitle divan şiiri özetlenemez ancak divan şiirinde -kadın da konu olmakla birlikte- neden erkeğin kullanıldığının tartışılması gerekir. üstelik bu erkeğin aslında çocuk olduğu da dillendirilir. bu tivit altında da tartışılmıştır.

    ömer faruk akün'ün "islâm ansiklopedisi"nde yazdığı "divan edebiyatı" adlı madde okunmalıdır.

    --- alıntı ---

    "divan şiirinde sevgilinin çok defa erkek hüviyetinde görülmesinin asıl sebebi tasavvufun aşk ve güzellik anlayışından kaynaklanır. bu anlayışa göre tanrı kendi güzelliğini insanda ve güzel insan çehresinde aksettirmiştir. bu güzelliğe karşı duyulacak en saf ve en gerçek aşk, şehevî duygular ve ten hazlarından uzak platonik aşktır. araya cismanî zevk ve duyguların karışmayacağı böyle bir aşk ise kadın varlığına değil genç erkek çocuğa yönelik olduğunda mümkündür."

    --- alıntı ---

    yine walter andrews ve mehmet kalpaklı'nın yazdığı "sevgililer çağı" ile ismet zeki eyuboğlu'nun yazdığı "divan şiirinde sapık sevgi", bu durumdan söz etmekteymiş.

    bunun dışında -sevgilinin cinsiyeti ne olursa olsun- bana göre divan şiirinde sıkça şirk koşulmaktadır. ama tüm bunlar, benim gözümde divan şiirinin edebîliğine gölge düşürmeyecektir.

    düzenleme: yazım ve noktalama.
  • simdi benim manitam var diyelim (karsi cins)

    bulundugum zamana gorede demekki pekte sokaga cikmama musade edilmiyo

    manitaya diyorum ki cuma namazina gidicem diye evden cikicam cuma namazida erkege farz ya mader camiye gelip kolacanda edemez

    iste cuma hutbesi filan derken en az bibucuk saat beraber takiliriz deyip kiz arkadadina konudan bahsetmis olamaz mi

    yani beni asil dusunduren o zamanin erkegi biraz free takilmak icin neden cuma namazini bahane etsin
  • iddia değildir, çok fazla eserde bundan söz edilmektedir zaten. batı bunları yapınca; ooo çok medeni, saygılı, eleştiriye açıklar. osmanli yapınca gerici.
    japonya'da geleneksel kıyafetlerle gezdiklerinde, ne kadar güzeller fakat osmanlı kiyafeti (mehter kiyafeti) ile gezdiğinde çomar veya gerici deniyor. peh! kültürler bulundukları döneme göre gözlemlenir. ne şark sevdalısı olalım ne de garp!
  • müslümanların kadınlarının iman edenler kategorisine bile alınmadığını görmemizi sağlamış tuhaf çıkarımdır. kaynak (bkz: kur'an)

    ey iman edenler! cuma günü namaz için çağrı yapıldığında allah’ı anmaya koşun ve alışverişi bırakın. eğer bilirseniz, bu sizin için çok hayırlıdır.(cuma / 9 )

    bu durum içün nedim' e kadar gitmeye gerek de yoktu ayrıca, çok sevdiğim bir kerkük türküsünde de bu tuhaf durumla karşı karşıyayız, buyrunuz:

    beyaz gül kırmızı gül
    güller arasından gelir
    yarim giymiş beyaz azya
    cuma namazından gelir
  • padişaha yazılan gazeller, kasideler var elbette (örneğin fuzuli’nin kanuni’ye yazdığı kaside -ki bu da daha çok fetih içerikli -) (ya da kanuni’nin bizzat kaleme aldığı gazeli) lakin ‘divan şiirindeki sevgilinin erkek olması’ gibi bir genelleme yapmak doğru değildir.
  • iddia değil, gerçektir. özellikle sâki hayranlığı dillere destandır. hanlarda şarap sunan tüyü bitmemiş oğlan tasvirlerini beyitlerce işlemiş eserler vardır:
    (bkz: kabusname)
    (bkz: hubanname)
    (bkz: nedim)
    özellikle yüzdeki ayva tüyü mazmununu kadın yüzündeki tüyler olarak açıklayanlara acı gerçeği söylemeliyim ki; onlar ayva tüyü olan dolgun kalçalı servi boylu kadınlar değil, tüyü bitmemiş çelimsiz oğlan çocuklarıdır.
  • divan şiirinde kült güzellik tasviri yapılır.
    yani siz aslında bir şairin tasvir ettiği güzellikte bir kadını çizmeye kalksanız ortaya ucube, şeytanî , korkunçlu, kollu bacaklı, kuyruklu muyruklu şekiller çıkar.

    ayrıca divan şairleri şiirlerinden para kazanmayı amaç edinirler. saray edebiyatçısı olmak için taklalar atarlar.
    bu da şu demek aslında; sen padişahın önüne elin karısının kızının dudağını koyamazsın.
    çoğu zaman 13 , 17 yaşında erkek çocuklarını karşılarına alarak şiir yazarlar.
    osmanlı'da oğlancılık muhabbetinin kaynağı da budur aslında.

    peki neden ısrarla erkek çocuğu?
    çünkü kimse şiirinde büyük bir aşkla bir kadından bahsederken bu kadını afişe etmeyi istemez bu bir. ikincisi de kimsenin karısını kızını yazamazsın hocam.
    buna çok dikkat ederlerdi.

    hatta nedim in yazdığı gazeller için ortada öyle bir kadın yok denir.
  • dedikodusu çoktur. kaynakları da çoktur.
    ama ne hikmettir kimse inanmak istemez.
    bu tarihe leke sürmek değildir aslanım gerçeği görebilmek cesaretini göstermektir.
  • şu ayrım önemli: divan şiiri sırf erkek sevgiliyi konu almaz, erkek sevgiliyi de konu alır.

    nitekim sevgililerinin hattının gelmesinden, yani tüylerinin, bıyıklarının ve de sakallarının çıkmaya başlamasından derin üzüntü duyan ve bu yüzden de o eski tüysüz zamanları hasretle anan hanif, enderunî fazıl, nedim, şeyh galip, bakî gibi divan şairlerinin erkek olması, divan şiirinin erkek sevgiliyi de konu aldığını gösteriyor ve hatta mevzu, sübyancılığa kadar gidiyor. divancıların şu kıl tüy fetişizminin ayrıntıları için (bkz: hat geldi)

    not: mevzuyu götünden anlayıp genelleştirirsen ve divan şiirinin sadece erkek sevgiliye yazıldığını iddia edersen bu şiirin bütünüyle sapıklık olduğu gibi bir saçmalığa saparsın! ha bu zamanında yapılmamış mı? evet yapılmış: hem de taa 1968'lerde, homofobinin ve de nefret söyleminin falan dibine vura vura yapılmış üstelik. (bkz: divan şiirinde sapık sevgi)
hesabın var mı? giriş yap