18 entry daha
  • içtenlik zirvesi, tevazu abidesi bir film. ipince bir duyarlılık eseri. "savaşlar ne kötü be birader" yavşaklığına kaçmadan, "içerdekiler daha akıllı valla" zevzekliğine bulaşmadan veriyor mesajını. ne mutlu ki; ben mesaj vermem pozlarına yatmıyor. ağır abi triplerine girip kasmadan, bir bryan adams şarkısıyla gönül almak isteyecek kadar mütevazı bir film bu.

    ara spoyler:

    --- spoiler ---
    çeçenler aralarında kavgaya tutuşmuştur. jenna, (bkz: yuliya vysotskaya) bir ümitle kavgayı müzikle durdurabileceğini düşünür. çaldığı polka fayda etmez tabi. kavgaya karışmayan iki çeçenden biri akordeonu alır ve çalmaya başlar. (bkz: şeşen) sonrası malum; o anda dans başlar. nefis bir sahnedir. ama nefis olan kavganın müzikle kesilmesi değil, masadaki iki çeçenin bunun böyle olacağından emin, cool tavırlarıdır.
    --- spoiler ---

    filmin sonlarına doğru jenna, bir koridordan geçerken bir kaç mermi kovanını -sanki mermi kovanı değillermiş gibi doğallıkla- yerden alıp çöpe atıveriyor. andrei konchalovski de çok zaman önce vicdanını "mother russia"dan arındırmış olacak, böyle sahici, böyle dürüst bir iş çıkarmış. çünkü işin içinde savaş varsa önce temiz bir vicdan ve soğukkanlı bir bakış gerekiyor. silah nedir bilmeyen bir sanatçının neden ve nasıl bir savaşçıya dönüştüğünü anlayınca haydutların haydut olmadığını anlamak zor değil.
6 entry daha
hesabın var mı? giriş yap