• (bkz: ataerkil)
  • erkek egemen bir toplumda yaşamanın bir getirisi/götürüsü de insanın* kendini ister istemez feminist söylemlerde bulunurken bulması olsa gerek..
  • ingilizcesi "patriarchal society"dir. feminizm akiminda kadinin toplumdaki yerini, varolusunu incelerken siklikla didiklenen toplumsal yapidir.
  • kadınlar için içinde yaşaması zor toplumdur. erkek ne yapsa haklıdır.
    erkeğin özgür olduğu kadının sindirildiği toplumdur.
    erkek bakarsa delikanlı, sağlıklı erkektir(hasta erkektir işin aslı), kadın bakarsa aranan kadındır butür toplumlarda.
    araba camlarından kadını kızı taciz eden beyinleri pislikle dolmuş şerefsiz erkeklerin rahat hareket ettiği toplumdur.

    bu örnekler çoğaltılabilir efendim. evet çok doluyum evet.
  • kolpa eşitlikçi kadın sloganı haline gelen kavram. *
  • turkiye icin yanlis olan veya anlasilan kavramdir. erkek egemen kavrami tek basina olusan bir kavram degil. dogrusu haline sukreden, az ile yetinmeyi beceri sanan kadin toplumdur. erkeklerin egemenligi tek basina olmamistir, toplum bu hale gelmis ise, kadinlarda bundan mesuldur. bunda kadinlarinda payi erkekler ile aynidir.
  • iki unsuru genellikle bilinmez/görmezden gelinir:
    1- erkek egemen toplum sadece erkekler tarafından değil, kadınların da aktif katılımıyla inşa edilmiş ve yeniden üretilmektedir
    2- erkek egemen toplumun mağduru sadece kadınlar değil bu toplumun normlarına ters düşen herkestir. hatta ters düşmesine gerek yok, savaşlar ve ekolojik felaketler dahil pek çok yıkımın altta yatan sebebi olduğu için mağdur tüm dünyadır.
  • dünyanın genelinde yaygın olaran görülen toplum yapısı. atina demokrasisi ve roma cumhuriyeti de ataerkil yapıdaydı. avrupa kültürü de bu doğrultuda şekillenmiştir. yani bugünkü avrupa toplumlarının ataerkil olmasındaki en büyük pay sahibi roma imparatorluğudur.

    türkiye'ye gelince, bunu tamamen dine bağlıyorum. orta asya türk toplumlarında daha eşitlikçi bir yapı olduğunu biliyoruz. türkiye'de siyasi islamın yükselmesiyle erkek egemen toplum yapısı daha da belirgin hale geldi. önceden erkeklerin aşırıklarını onaylamayan bir toplum varken şu an bunu tolere eden tipte beyanlar veren bir siyasi yapı söz konusu.

    bunun dışında türk devletinin kadın bürokratlarla sorunu olmamıştır. cumhuriyet kurulduğunda, erkek nüfusu az olduğu için kadın bürokratlar devlet yönetiminde rahatça yer alabilmiştir. ancak avrupa'da tam tersidir. bu nedenle avrupa'da feminizm bizdeki gibi temelsiz değil aksine bir zarurettir.
  • hangi başlığa yazacağımı bilemedim en yakın bu gibi geldi.
    aslında konumuz erkeklerin kadın düşmanlığı, her daim kadınları onların istekleri doğrultusunda yaşamaya mahkum etmeleri. onlar bizim için neyi uygun görüyorsa onu yapıyoruz.
    eskiden kadınların çalışması daha nadir görülen bir şeymiş. neden? erkekler öyle uygun görmüş o zaman. kız çocukları istese de okula gidemezmiş. hatta annem der küçük ilçelerde kasabalarda bile bakkala markete gitmesi ayıpmış kadının. eve kapatılmışlar "peki" demişler, kendilerini ev işlerine dikiş nakışa vermişler. yaranabilmişler mi? hiç sanmıyorum. çalışmak istese "aranıyor musun sen?" denilip hırpalanmış kırmış dizini oturmuş evinde.
    sonra günümüz toplumunda kadınlar üzerinde birçok toplumsal baskıdan kurtulduk. rahatça alışverişimizi yapıyoruz, sokaklara çıkıyoruz, okula gidiyoruz, istersek ve iş bulursak çalışıyoruz. ama istemezsek "çalışmak istemiyorum" diyemiyoruz. çünkü şimdi de çalışmaya zorlanıyoruz. çalışmıyorsak asalağız, para kazanmıyorsak kezbanız. hepimiz potansiyel orospuyuz erkeklerin cüzdanlarını boşaltmak için yaratılmışız. aklımız fikrimiz para harcamakta erkekleri sömürmekte.
    ben bıktım hergün kadınları yetersiz bulan, aşağılayan bi entri görmekten. yeter ya gerçekten yeter! biz sizin istediğiniz gibi yaşamak zorunda mıyız? naparsak yapalım yaranamıyoruz.
hesabın var mı? giriş yap