• diyarbakır (suriçi bölgesi) bağımsız milletvekili adayıymış bu hanım. ildeki kadın örgütlerinin büyük desteğiyle artık aday da değil, 52.500 civarı oyla mevcut durumda kazanıyor bağımsız milletvekillerinden. ildeki en büyük payeyi -12.18- almış bir kadın milletvekili. özgeçmişi aynen kopipest:

    1961 yılında elazığ'da doğdu. ege üniversitesi iletişim fakültesi gazetecilik ve halkla ilişkiler bölümü’nü bitirdi. 1991 yılında yeni ülke gazetesi'nde aktif gazetecilik hayatına başladı. 1992'de özgür gündem gazetesi'nin kuruluş hazırlıklarında bulundu ve adana büro temsilcisi oldu. bir yıl sonra istanbul'a gelerek, yazı işleri müdürlüğü görevinde bulundu. özgür gündem gazetesi'nin kapatılmasının ardından özgür ülke gazetesi’nde yayın koordinatörü olarak görev aldı. 2002 yılına kadar çeşitli gazetelerin değişik departmanlarında görev yapan kışanak, yeniden özgür gündem gazetesi'nde köşe yazarlığı yaptı. 12 eylül darbesi döneminde dicle üniversitesi türkçe bölümü'nü yarıda bırakmak sorunda kalan kışanak, 2004 nisan ayından bu yana bağlar belediyesi'nde sosyal projeler danışmanlığı görevini yürütüyor. evli ve bir kız çocuğu var.

    kendisiyle ilgili bianet'in yaptığı bir söyleşi şurda:
    http://oyumuz.net/…-olarak-bari-icin-yoksulluga-kar
  • 23. dönem bağımsız milletvekillerinden..
    gültan kışanak, diyarbakir..
  • 23. dönem dtp* milletvekili.
  • bugünkü meclis toplantısında "adam gıbı konus,kes artık" gibi soylemlerde bulunmus, "artık dokulecek her damla kandan hükümet sorumludur" seklinde de meclisten resmen tehdit savuran, dtp milletvekili. hangi bayragın altında milletvekilligi görevini yaptıgını unutmus olacak ki türk halkını tehdit etmekte hic bir sakınca görmüyor.
  • unutulmamalı, 7 aralık 2009 tokat çatışması hakkında "ben kendisinin başlı başına provokasyon olduğunu, bu olaylara buradan bakarak düşünmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum." demiş kişi. neyin provokasyonu bu? kim yaptı bu provokasyonu? yapanlarla gönül bağınız, amaç birliğiniz var mı? kendini sorumlu hissetmiyor musun?
  • bugün ilginç beyanlarda bulunmuş siyasidir. aklımda kalan vecizelereden bazıları:

    'bu türk cumhuriyeti ile kürtleri nasıl barıştıracağız bilmiyorum.'

    'bizim heronlarımız yok ama sonuna kadar direneceğiz.'

    ki ilginçtir bu beyanın altına imza: türkiye cumhuriyeti ile savaşta olan felanca devletbaşkanı diye imza atılsa kimse yadırgamaz. heronları yokmuş ( onlar her kimseler (!) ). buna rağmen direneceklermiş. deli gönül dayanamıyor: siz kimsiniz? direnen kimler?. bildiğim kadarıyla tsk pkk'lı itleri vuruyor heron'ları kullanarak. direneceğiz derken açıkça pkk adına mı konuşuyorsunuz?. eğer öyleyse türkiye cumhuriyeti milletvekilliği gibi bir sıfat taşımanız neden?. beyanlara devam:

    'sayın cb abdullah güle' e soruyorum. 'gelsin teslim olsunlar diyorsunuz' bundan başka bir savınız veya öneriniz yok mudur?'

    allahım soruya bakın. olmaz olur mu sayın cumhurbaşkanı'nın başka önerisi. maçın berabere bittiğini açıklansın. siz teröristlerinizi otobüsler üstünde kahramanlar gibi karşılayın. *

    yada daha temizi siz bir yer söyleyin türk silahlı kuvvetleri orda silah bırakp size * teslim olsunlar. uygun mu? *

    (bkz: akıl)
    (bkz: mantık)
  • bugünkü bdp meclis grup toplantısında

    - başbakan, "hamas'la pkk (pekeke diye okuyor tabi) bir değil. hamas seçimle geldi" demiş. o zaman soruyorum sayın başbakan'a: biz neyle geldik?

    buyurmuştur.

    artık alenen ben pkk'yım diyen bu kadın ve partisi hakkında bu entry vasıtasıyla suç duyurusunda bulunuyorum, ama öte yandan da merak ediyorum: bakalım bundan sonraki partinin adını ne koyacaklar?

    işbu entry'den 11 gün sonra gelen edit: (bkz: 19 haziran şemdinli gediktepe karakolu saldırısı)

    senin de, seni seçenin de, seçtirenin de, demokrasinin de...........
  • ahmet türk'ten sonra bdp'nin gıkı çıkmaz oldu, doğru düzgün laf anlatan da kalmadı diye düşünüyordum lakin son bir iki aydır selahattin demirtaş ile gültan hanım'ın söyledikleri beni yanlışlıyor. daha önce de bahsedilmiş şu hamas-pkk konuşmasından, ancak bağlamından kopartılmış. önce onu bi ekleyeyim, sonra başbakan'ın tiyatrosuna cevaben bi şeyler demiş. gecimsizin teki de eklemeiş, ben bi de grup konuşmasını koyayım. önce 8 haziran'daki konuşmadan:

    "..yerel seçimlerden zaferle çıktıklarını ancak seçimlerin ardından hükümetin, partilerine yönelik "siyasi darbe operasyonu" başlattığını ileri süren kışanak, çok sayıda partilinin tutuklandığını söyledi. tutuklananlarla ilgili iddianamenin hazırlandığını ancak özellikle bekletildiğini öne süren kışanak, bazı arkadaşlarının bu soruşturma kapsamında yasa dışı örgüt üyeliğiyle suçlanacağını belirtti.

    milletvekillerinin de bu iddianame kapsamında değerlendirileceği ve fezlekelerinin yakında meclise geleceği yönünde iddiaların bulunduğunu belirten kışanak, "bu tutum, milyonları yasa dışı örgüt üyesi ilan etmekle eşit bir yaklaşımdır. sayın başbakan, hamas ile pkk arasında paralellik kuranlara tepki göstererek diyor ki 'ama onlar seçimle geldiler'. peki biz seçimle gelmedik mi? biz sandıktan çıkmadık mı?" diye sordu.."
    http://www.cnnturk.com/…degilse/579365.0/index.html

    "biz pkklıyız" dediği yok, atmayın diye ekliyorum.

    bu da son grup konuşması:

    "eşbaşkanımız sayın gültan kışanak partimizin haftalık grup toplantısında güncel gelişmeleri değerlendirdi. başbakan'ın kadınlarla yaptığı görüşmeye ilişkin görüşlerini açıklayarak başlayan kışanak, yapılan görüşmelerin "savaşa destek turları" olduğunu belirterek, "hükümet bu kadar ağır bir yükü kadınların sırtına yükleme arayışında" dedi. başbakan'ın bir yandan savaşı geliştirmekle meşgul olduğunu öte yandan çözümü kadınlara yüklediğini belirten kışanak, "bu sorunun çözümü için senden icazet beklemiyoruz. herkesin eşit ve kardeşçe, barış içinde yaşaması için elimizden geleni yapıyoruz. bize talimat vermeye icazet çıkarmaya çalışma" diyerek tepki gösterdi. kışanak, başbakan'ın herkesi dinliyormuş gibi yapıp bildiğini okumaya devam ettiğinin altını çizerek, kadınlarla yapılan görüşmede de bunun tekrarlandığını ve başbakanın yapılan önerileri çürütmeye çalıştığını söyledi. başbakanın anadil, seçim barajının indirilmesi, kota uygulaması önerileri kabul edilemez bulduğunu hatırlatan kışanak, toplantıya katılan kadınlardan birinin "başbakan sadece kürt vardır demeyi anlamış gerisini anlamıyor" şeklindeki izlenimlerini hatırlatarak, "başbakana kadınlara akıl verme söylenenlere kulak ver, bu halkın çağrılarına kulak ver" çağrısında bulundu.

    'sakine ana'nın yaşadığı bir terör varsa oda devlet terörüdür'
    başbakan erdoğan'ın konuşmasında andığı sakine ana'ya da işaret eden ve sakine ana'nın ömrünün kürt sorunun resmi tarihi gibi olduğunu belirten kışanak, "sakine ananın yaşadığı terör ise eğer, bunun tek bir adı vardır oda devlet terörüdür" dedi. sakine ana'nın şeyh sait isyanı nedeniyle kütahya'ya sürgüne gönderildiğini, zengin bir aile olmasına rağmen sürgünden sonra yoksullaştırıldıklarını belirten kışanak, "sakine ana el emeğiyle terzilik yaparak çocuklarını büyütmüş. başbakan'ın teröre kaptırdığını söylediği çocukları devlet terörünün kurbanı. sakine ana'nın ikinci oğlu diyarbakır cezaevinde 3 yıl işkence görmüş, pislik yedirilmeye çalışılmış buna karşı ölüm orucunda hayatını kaybetmiştir. başbakan diyarbakır zindanında yaşanan vahşeti anlamamışsa sakine ana'yı hiç anlamaz" diye konuştu. "başbakan ne sakine anayı nede onun gibi olan asker annelerini anlamıyor. bunu anlayacak kadar ne yüreği ne cesareti yok" diyen kışanak, başbakan'ın bunu anlaması halinde çözüm için politikalar üreteceğini söyledi. sakine ana'nın da aralarında bulunduğu anaların 2 ay önce ankara'ya geldiklerini abdi ipekçi'de 3 gün sabahladıklarını hatırlatan kışanak, "başbakan'dan genelkurmay başkanından meclis başkanından randevu beklediler. ne olur sesimizi duyun dediler, o gün o sesi duymayanlar bugünde kalkıp sakine anaya sığınarak siyaset yapmaya çalışıyorlar. ayıptır ayıp. onları önemsiyorsanız seslerine kulak verirsiniz" diye konuştu. kışanak bununla acıları kimin istismar ettiğinin bu örnekle ortaya çıktığını söyledi. başbakan'ın kadınlarda "arjintin'de ira'da neler yaşandığını öğrenin" önerisine tepki gösteren kışanak, "önce siz oralarda neler olmuş anlayın. bu ülkenin anaları, kadınları 30 yıldır seslerini duyurmaya çalışıyorlar. sayın başbakan sen 8 yıldır başbakansın onlarda galatasaray lisesinin önünde eylem yapıyorlar. bir gün merak ettin mi bu insanlar ne istiyorlar diye konuştu" dedi. kışanak, başbakan'ın kayıpların sayısını bile bilmediğini buna rağmen analların acısını istismar etmeye çalıştığını belirterek, "başbakan bize arjantin'i örnek göstermesin kendisi gidip işkenceci generallin nasıl yargı karşısına çıkarıldığını görsün" dedi. başbakan'ın kadınlarla görüşürken barış için kadın girişimi'nin eylem yaptığını hatırlatan kışanak, "kendinize gelin başbakan bu ülkede kadınlar mücadele veriyor. bunu duymayan siz siniz" şeklinde konuştu.

    'başbakan karadenizli hemşerilerine kulak versin'
    kürt mevsimlik işçilerin karadeniz'e alınmama kararına karşı bir araya gelen karadenizli aydınlara teşekkür eden kışanak, bunun anlamlı bir girişim olduğunu ve önemsediklerini belirtti. kışanak, "kendisini karadenizli sanan başbakanın hiç değilse bu karadenizli uşakların sesine biraz kulak versin" çağrısında bulundu. başbakan'ın kadınlara aynı zamanda irlanda'da yaşananları araştırmalarını istediğini belirten kışanak, irlanda'da 94'te başlayan barış görüşmelerinin 97'de meyvesini vermeye başladığını söyledi. bu konuda yapılan paskalya anlaşmasına işaret eden kışanak, tutukluların serbest bırakıldığını, ordunun geri çekildiğini ve demokratik adımlar atıldığığını bunun karşısında ira'nın silah bırakmaya başladığını söyledi. bu sürecin 2007 yılına kadar devam ettiğini, sorunun hiç değilse çatışma zemininden çıktığını dile getiren kışanak, "başbakan bunları bilmeden kadınlara akıl vermeye çalışıyor. aslında biliyor işine gelmiyor. başbakan çözüm değil savaşı dayatıyor" şeklinde konuştu. başbakan'a "bizim üzerimizden siyaset yapmayı bırak sorumluluklarını yerine getir. hesap verme günü geldi" diye seslenen kışanak, başbakan'ın yeniden şiddetin hesaplarını yapmaya başladığını söyledi.

    'özel birlik 80 yıldır hep vardı yeni mi keşfettin'
    başbakan'ın liderlerle yaptığı görüşmelere dikkat çeken kışanak, başbakan'ın "sorunu nasıl çözerim" gibi bir derdinin bulunmadığını söyledi. özel birlik tartışmalarına değinen ve "zaten bugüne kadar bu savaş zaten özel birliklerle yürütüldü" diyen kışanak, "ordunun zaten 4'te biri özel birliklerden oluşuyor. çatışmaya göre eğitilmiş özel birlikler bölgeye sevk edilmiş. koruculuk tam bir özel birliktir, jitem özel bir uygulamadır. özel harekat birliği özeldir. bu savaşı zaten özel birliklerle yürüttüğünüz ama bedelini de bu halkın yoksul çocuklarına çıkardınız" dedi. başbakan'ın 30 yıldır denen ve çözüm olmayan yöntemleri çözüm diye sunduğunu ve bunu da işsizliğe çare olarak sunulduğunu belirten kışanak, "yani biz para vereceğiz sizde öleceksiniz diyor, yoksulların canı bu kadar mı kıymetsiz" dedi. kışanak, başbakan erdoğan'a "deninmiş yollardan gitmeyin gittiğiniz yer sizden önceki hükümetlerin yeri olur. şiddet politikaları üzerinde düşünmeyin" uyarılarında bulundu. yeniden psikolojik savaşın başladığını belirten ve "sorunu çözmek istiyorsanız yalan söylemeyin yeter" diyen kışanak, bir komutanın pkk'ye verilen zaiyatlara tepki gösterdiğini ve heronları bölgeden uzaklaştırmaya çalıştığı yönündeki haberlere dikkat çekti. kışanak, "ne olur türkiye halkını aptal yerine koymayın. bu ordunun içinde pkk'yi destekleyen onlar benim adamımdır diyen üst düzey adamlar 3 yıldır nasıl bu orduda görev alıyor. bu soruşturma 3 yıldır nasıl savsaklamış. özellikle akp'ye yakın medya mal bulmuş mağlubi gibi kara propaganda yapılıyor" dedi.

    'çözüm istiyorsanız yalan haber kara propagandadan vazgeçin'
    görüşmenin yapıldığı ileri sürülen dönemlerde toplu sayıda pkk'li kaybını olmadığını o dönemlerde sadece pervari'de 1 pkk'li öldürüldüğünü ama o dönemde gabar'da 13 askerin öldüğünü belirtti. kışanak, "biz sivilleri öldürerek nasıl pkk üzerine atıldığını biliyoruz" diyerek olayın bütün boyutlarıyla araştırılmasını istedi. çözümsüzlüğün temelinde kara propaganda ve yalan haber olduğunu belirterek, "bu yalan haberlerden vazgeçin" diyen kışanak, medyaya da "90'lı yıllarda gerçek haberleri yazsaydım bu ülkenin hali böyle mi olurdu diye sormalı kendine" çağrısında bulundu.

    'geri dönen gruplar akp'nin sahte açılım politikalarına en büyük tokadı vurmuştur'
    habur gruplarının geri dönmesine de işaret eden kışanak, bu dönemlerde yaşanan baskılara, kck operasyonlarına, belediye başkanlarımızın tutuklanmasına dikkat çekti. gelen 34 kişinin sürecin en olumlu ve somut girişimi olduğunu ancak başbakan'ın "sil baştan yaparız" dediğini belirten kışanak, mahkemelerin gelenlere yeniden pişman mısınız diye sorduğunu hatırlattı. dönen grupların "barış elimiz havada kaldı, türkiye'yi terk ederken koşullar ne ise şimdi de odur" diyerek gidişlerini gerekçelendirdiklerini hatırlatan kışanak, "akp hükümetinin sahte açılım politikalarına vurulmuş en büyük tokattır. umuyor ve diliyoruz ki akp bunun sonuçlarını idrak edecektir. sorunun bitirerek, öldürerek çözülmeyeceğini anlamaları gerekiyor" dedi. adalet bakanın "keşke gitmeselerdi" sözlerine de cevap veren kışanak, "sayın bakan, açılan davalardan istenen hapis cezalarından haberiniz yok mu. siz onları cezaevine göndermeye çalıştınız, cezaevinde yatarak mı sürece katkı sunacaklardı" diye konuştu. kışanak, akp'nin tasfiye politikalarının barış grupları tarafından red edildiğini söyledi.

    'başbakan'ın göz yaşları timsah göz yaşları'
    stk'ların diyarbakır'da yaptığı açıklamasına da dikkat çeken kışanak, stk'ların silahlı yöntemlere cenazelere işkence yapılmasına karşı çıktıklarını hatırlattı. hükümetin cenazelere yapılan işkencelerin sorumlularını açığa çıkarmadığını ve buna karşı sesiz kaldığını belirten ve bu yüzden de sorumlunun hükümet olduğunu belirten kışanak, "hiç bir inançta ölüye işkence yapmanın yeri yoktur. bunu yapanın bu dünyada da ahirette de yeri yoktur" dedi. başbakan'ın 12 eylül'de yaşananlar üzerinden siyaset yapmaya başladığını hatırlatan kışanak, 19 yaşında öğrenci iken diyarbakır cezaevinde tutulduğunu belirterek, şöyle konuştu:
    "görmediğim işkence kalmadı halen vücudumda işkence izleri var. bunun üzerinden siyaset yapmaya kalkmasın erdoğan. işçilikle başladığı hayatta şimdi trilyonluk oldu. anayasa mı değiştirilmesi gerekiyor. sayın başbakan 8 yıldır iktidardasın. diyarbakır cezaevinde mamak cezaevinde işkence yapanları yargılamak için elini tutan mı vardı? 12 eylül döneminde ne yaşadığımızı ve niye yaşadığımızı biliyor. sayın başbakan yaşadıklarımızı anlatarak bunun üzerinden siyasi rant sağlamaya çalışıyor. birde neden yaşadığımızı sorsa bunun gerekçelerini ortadan kaldırmaya çalışma ben o zaman samimiyetine inanacağım. aylarca türk'üm demediğim için işkence gördüm. bugün türk etnik kimliği üzerinde şekillenen bu anayasaya bana evet dedirtemez. diyarbakır'da uygulanan şiddet organize olmuş örgütlü bir şiddet vardı. başbakan'ın ağzına doladığı sakine ana dışarı da çocukları içeri de işkence gördüler. bütün bunlardan hesap sormak için anayasanın değişmesinin ne ilişkisi var. geçici 15 madde sadece darbecilerin yargılanmasını getiriyor ama o kalksa bile onları yargılayıp yargılamayıp meçhul. ama yapılanların hesabını sormak için elinizi tutan yoktu. niye yaşananların üzerine gitmiyorsun. eğer göz yaşların samimi ise timsah göz yaşları değilse o işkencecileri çek mahkeme başlasın, komisyon başlasın. 12 eylül, darbe süreçleri ve işkencelerin aydınlatılması için verdiğimiz önergeleri ret ettiniz. bu kadar iki yüzlü bu kadar sahtesiniz."

    'yeni bir anayasa için sandığa gitmeyin'
    anayasa konusundaki tartışmalar da dikkat çeken ve başbakan'ın "kimse bize öneri getirmedi" sözlerine "ayıp ya gerçekten ayıp" diye sitem kışanak, herkesin elini vicdanına koyarak karar vermesini istedi. herkesin anayasanın değiştirilmesi yönündeki taleplerine dikkat çeken kışanak, anayasanın tümden değişmesi talebi karşısında akp'nin direndiğini yaptığı yama ve makyajla, 12 eylül anayasasının ömrünü uzatmaya çalıştığını söyledi. kışanak, evet demenin de anayasaya onay vermek anlamına geleceğini belirterek, "bir taşla iki kuş vurmak istiyor. hem bu anayasanın ömrünü uzatmak istiyor hem de bu vahşet sürecini halka onaylatmak istiyor" dedi. başbakan erdoğan'ın yaptığı ile evren'in yaptığının aynı olduğunu belirterek, "evren, ya anayasayı kabul edeceksiniz, ya da ben burada kalırım dedi. tayip erdoğan'da ya paketimi kabul edeceksiniz yada evren anayasasına mahkum olacaksınız diyor. vallah biz diyoruz ki ikinize de red ediyoruz" dedi. yeni anayasa istemenin zamanının geldiğini altını çizen ve bunun büyük bir fırsat olduğunu belirten kışanak, "halk sandığa gitmeyerek, ben 12 eylül anayasasını istemiyorum, yeni bir anayasa istiyorum diyecek. inanıyorum ki boykot oyları evetten de hayırdan da fazla çıkacak. 12 eylül sabahı yeni bir anayasa süreci başlatacağız" dedi. kışanak, "yeni anayasa istiyorsanız sandık başına gitmeyin" çağrısında bulundu. bdp'nin taleplerini sıralayarak "bunları istiyorsanız sandığa gitmeyin" çağrısını yapan kışanak, hükümetin herkesi kandırmaya çalıştığını söyledi."
    http://www.bdp.org.tr/…onusmalari/g-k-20-07-10.html

    bu da selahattin demirtaş'ın geçen hafta söyledikleri: (bkz: selahattin demirtaş/@dopermen)
  • pkk'nin uzattığı barış elinin tutulması gerektiğini söylemiş:

    http://www.marksist.org/…ne-teror-demekten-vazgecin
  • pkk'lıyız demeye veya ima etmeye çalışmadığı söyleniyor. aklı başında konuştuğundan dem vuruluyor. kendisi de bu yorumlara şu şekilde destek vermiş zaten. muhtemelen önderimiz diye söz ettiği kişi de ahmet türk veya başka birisi, yani kesinlikle pkk'nın ruhani liderine önderimiz dememiş bu cümlelerde. en azından bazı kesimler pkk'nın liderine önderimiz diyen birinin "ben pkk'yım" demiş sayılacağına inanmıyor. bu düşüncesinden dolayı hakaret etmez, ayar vermeye çalışmaz, sözde saygı duyarız biz de bu tiplemelere.

    velhasıl satırlarca entry yazıp gülten hanım'ı anlamaya çalışmayacağım, kısa ve öz yazıyorum: önemli olan niyettir ve kötü niyetin başladığı yerde düşüncelere saygı biter benim gözümde. dolayısıyla ben bu hanıma ve yandaşlarına saygı duymuyor; onları anlamaya çalışmıyorum. çünkü maalesef bu cümleleri kuranların pkk olmadığını ispat edecek kadar donanımlı değilim ve bunun adı sığ düşünmekse, evet sığım. ama söz konusu vatanın bölünmez bütünlüğü ve bunu bozmaya çalışanlar olunca da sığ mığ dinlemez, açılabildiğim yere kadar açılırım.
hesabın var mı? giriş yap