• ağızdan çıkacak sözlerin tepki çekme potansiyeli taşıdığı, beklenti dolu bitmek bilmeyen ağır dakikalar. genellikle
    babalar, sevgililer, müdürlerle birlikte yaşanır. sessizlik diken olur mızrak olur, her taraftan batar.
    (bkz: fırtına öncesi sessizliği)
  • sanirim bir model dusugu oluyor (bkz: uncomfortable silences)
  • doğurgan sessizlik modeli de olabilir. bir susarsın, iki susarsın, üç karşılıklı susarsın ve kelimeler patlar, bitişir ve kendi içlerinde anlamlı cümleler kurmaya başlarlar. işte bundan, bu bağımsızlıktan korkulur. zıvanadan çıkmaktan önceki sessizliktir bu bu manada.
  • bir konuşma esnasında araya bir sessizlik girdiğinde, sessizliğin süresi arttıkça durum garipleşir. genelde insanlar bir şekilde bu gergin sessizlikleri bozmak için bir şeyler söylemek zorunda hissederler.

    hollandalı psikolog namkje koudenburg da konuşmadaki bu kesintileri rahatsız edici kılan şeyin ne olduğuna dair bir çalışma gerçekleştirmiş.

    çalışmanın sonuçlarına göre, konuşma aralarındaki kesintilerden duyulan bu rahatsızlığın sebebinin tamamen sosyal ihtiyaçlarımızla, yani toplumsal kabul, öz saygı ve aidiyetle ilgili olduğu gözlemlenmiş.

    bu oldukça makul bir sonuç. zira bizi bir gruba, topluma vs ait hissettiren, sosyal anlamda bir doğrulamadan geçmemizi sağlayan şeyler sözlerdir. bu anlamda, konuşma akışı sosyal ihtiyaçlara hizmet eder ve bu akışın kesintisinden duyulan rahatsızlığın somutluğu, sosyal ihtiyaçlara sahip olmamızın apaçıklığıyla doğru orantılıdır.

    peki psikolog koudenburg bu sonuçlara nasıl varmıştı?

    koudenburg'un çalışması, toplam 162 lisans öğrencisini içeren iki deneyden oluşuyordu. deneyde, katılımcılar, üç öğrencinin ilişkiler hakkında konuştuğu altı dakikalık bir video klibin iki versiyonundan birini izlediler.

    katılımcıların, kendilerini videodaki üç öğrenciden biri olan linda yerine koymaları istendi.

    üçü dört dakikalık konuşmadan sonra videodaki linda, öğrencilerle seks yapan öğretmenlerin derhal kovulması gerektiğini söyledi. buraya kadar iki versiyon da aynı şekilde ilerliyor.

    videonun bir versiyonunda, grubun diğer üyeleri sohbeti, linda'nın söyledikleriyle doğrudan alakalı olmayan bir konuya yönlendirdiler ve konuşma iki dakika daha devam etti, bu konuya da bir daha geri dönmediler.

    ancak videonun kesintiye uğramış versiyonunda linda'nın sözleri dört saniyelik bir gergin sessizlikle takip edildi ve ardından konuşma ilk videoyla benzer şekilde devam etti.

    gergin sessizliğin bulunduğu versiyonu izleyen katılımcılar, hiç durmadan devam eden sohbeti izleyenlere göre çok daha fazla reddedilme hissettiklerini ve daha az aidiyet veya öz saygı duyduklarını bildirdiler.

    diğer taraftan, araya kesintinin girmediği versiyonu izleyenler, kendilerini linda yerine koydukları zaman, çok daha az olumsuz yorumlarda bulundular ve onaylanmış hissettklerini ifade ettiler.

    konuşma arasına giren o gergin sessizliği bozma ihtiyacımızın kaynağını öğrendik. peki böyle bir durumda ne yapmalı? bir de ona bakalım.

    öncelikle böyle bir durumla karşılaşınca akla getirmek gereken şey, kesintiyi yaşayan herkesin sizin kadar rahatsız hissettiği ve yükün üzerinizde olmadığı. çünkü bu bireysel bir mesele değil, sosyal bir mesele. koudenburg'un buna dair bir önerisi mevcut. tabi o, konuşma arasındaki kesintileri ve garip sessizlikleri doldurmak için acele etmemizi ve sosyal onaya hızlıca kavuşmamızı pek önermiyor. bunun yerine, neyin ortaya çıktığını belirlemeye çalışmayı salık veriyor. yani bu kesintiyi avantaja çevirip bir soluklnın ve süreyi durum tespiti yapmaya kullanın diyor.
hesabın var mı? giriş yap