• şimdiki ismi aydıncık olan, kelenderis antik bölgesinde1987 den bu yana de çalışmaları yapılmaktaymış. 1999 yılında bulunmuş olan mağara, ismini en erken hitit lerden beri yerleşik liman kenti olan kelenderis isminin geçen yüzyıllar içerisinde değişimi sonucu olan gilindire'den almaktaymış.570 milyon yıllık kayaçlardan oluşan mağara arkeolojik olarak da önemli. mağarada bulunan tatlı sudan faydalanmak isteyen ve bulunduğu yerdeki küçük limana demirleyen gemilerden kalan geç neolotik döneme ait seramik buluntularının tespit edildiği belirtiliyor. mağara girişinde olduğu belirtilen bu kalıntıların mağarada patlatma ile açılan yeni bir girişin sonunda üstü örtülmüş. daha öncesinde buraya ulaşım limandan sonra belli bir tırmanış mesafesi ve sonrasında sağlanmaktaymış. özellikle kış mevsiminde yaylalardan gelenler burada hasatlarini depolayarak kış mevsimini tamamlamakta oldukları bilgilerine ulaşılmıştır. mağara çok çeşitli damlataşlara sahip. şimdi belgeselde izlerken cidden muhteşem görünen sarkıt, sütun ve dikitler mevcut . mağara bitiminden sonra ise mağara içerisinde göl bulunmakta ki belgeselde bu göle dalış yapılmış mağara içerisindeki o yapılar göl altında da görüntülenmiştir. bu mağara tabiat anıtı olarak ilan edilmiş.

    kaynak: iz tv belgeseli.
  • resmi adı gilindire mağarası olmasına rağmen mağaranın dibinde bulunan gölden dolayı daha çok aynalıgöl mağarası olarak bilinir. mağaranın toplam uzunluğu 555 metre, gölün derinliği ise yaklaşık 47 metre civarındadır. göl, deniz ile aynı düzeydedir ama bazı bölümlerinde deniz seviyesinden 44 metre daha derinde ve yatay olarak denize yaklaşık 250 metre uzaktadır. göl suyunun karakteri, ilk 15 metreye kadar tatlı su, daha derin kısımlarda ise tuzlu su şeklindedir. bir kaç yıldan bu yana ekolojik turizme açılmış durumdadır...
  • yardıma ihtiyacı var!

    sarkıt, dikit, sütun, duvar ve perde damlataşları, akma taşlar, mağara iğnesi gibi olusumlariyla tam bir doga mucizesi bu mağara! buz devrine ışık tutuyor.

    aşağıda anlattıklarımı gözlerimle gördüm ve mağarayı ilk keşfeden köylülerden biri ve şu sıralar bekçilerinden biri olan bay x'ten dinledim. bu konularda uzman değilim ama yazdığım bütün maddelerin mağarayı cürüttüğünü, doğasını bozduğunu düşünüyorum. profesyonelseniz, yetkiliyseniz ya da yetkili kişilere ulaşabiliyorsanız, gelecek nesillerin de bu güzelliği görebilmesi için lütfen bu katliamı durdurmaya yardımcı olun;

    - mağaranın içine metal yollar ve korkuluklar yapılmış. metaller parçalar halinde getirilerek içeride kaynaklanmış. kaynak işleminde birçok bölge zarar görmüş ve kararmış.

    - bu demirler zamanla paslanmış. bu paslar mağaradaki buzul çağından kalan dokulara zarar vermiş, vermeye devam ediyor.

    - kendince iyi niyetli köylüler devlet desteği ile demirleri zımparalamış (atıklar mağara içine atılmış) ve boyamış. ama standart boyalar kullanılmış. bu kimyasallar mağaraya zarar vermez mi?

    - estetikten yoksun ve çok daha da önemlisi mağaraya zarar veren ışıklandırma yapılmış! ışıklar değiştirilecekmiş ama halen mağaraya zarar vermeye devam ediyorlar.

    - bazı ışıklar bozulmuş, yanıp sönüyor. tahmin ediyorum patlayanlar da vardır ve onlar da mağaraya zarar veriyordur.

    - mağara giriş-çıkışında güvenlik yok. ne arama yapılıyor, ne içeri girilen ayakkabıların vs mağaraya zarar verip vermeyeceği düşünülüyor.

    - arkamızda bekçi mağaradan çıkıyoruz. elindeki fener ile duvarları gösteriyor, iyi niyetli belki ama o fener duvarlara zarar veriyor!.

    - bir ara davul sesine benzeyen sesler geliyor, arkamıza baktığımızda bekçinin sırıtarak dikitlere vurduğunu, kendince eğlendiğini görüyoruz. "zarar vermesin?" diyoruz, bekçi "bi'şey olmaz" diyor..

    neden bu kadar kötüyüz biz?

    http://www.cekulvakfi.org.tr/…es/haber/img_5412.jpg
    http://www.cekulvakfi.org.tr/…/haber/img_5415_0.jpg
    http://www.cekulvakfi.org.tr/…es/haber/img_5437.jpg
    http://www.cekulvakfi.org.tr/…es/haber/img_5438.jpg
  • bu güne kadar gördüğüm en harika doğal oluşum.

    iyi tanıtım yapılsa da lokasyon nedeniyle hakettiği rağbeti görmesi zor gibi.

    buranın korunması için gerekli çalışmalar mutlaka yapılmalı, ışıklandırma, çevre düzenlemesi, yollar, mağara içindeki iklimlendirme doğal haline sadık kalınarak düzenlenmelidir.

    geçtiğimiz hafta 20 sene önce ziyaret ettiğim astım mağarasını da ziyaret ettim. durumu içler acısıydı, tüm duvarları, sakıt ve dikitleri ziyaretçilerin yerden alıp fırlattığı çamur tabakasıyla kaplanmıştı. insanlar elinin uzanabildiği yerleri ya kopartmışlar ya da yazılar yazmışlardı. insan eliyle yapılan tahribatın yanı sıra (uzman değilim yanlış olabilir) havalandırma sorunları nedeniyle sarkıt ve dikitlerin renklerinde bozulmalar meydana geldiğini gördüm.
  • kirpi kovalayan çobanın sayesinde gün yüzüne çıkan muhteşem yer.
  • anlatılana göre oluşumu 18 milyon yıl önce başlamış. daha eski de olabilir. dün gezme fırsatı buldum. gerçekten muhteşem bir yer. lotr serisindeki cücelerin dağ saraylarını anımsattı bana gezerken. mağaranın dibinde derinliği 47m olarak ölçülen kocaman bir göl var. gezmeye niyeti olanlara tavsiyem, yanınızda mutlaka yedek bir tişört bulundurun. hem çok fazla merdiven inip çıkıyorsunuz hem de içerinin nemi çok fazla. bu sebeple inanılmaz terletebiliyor. mutlaka gezip görülmeli.

    ancak.. kültür ve turizm bakanlığının işletmeye el atması gerek düşüncesindeyim. 4.5 tl ye bilet alıp içeri giriyorsunuz. normalde fotoğraf çekilmesi bile yasak iken, bizim güzel insanımız bunu dinler mi? adam/kadın açmış telefonunun flaşını vidyo çekiyor. içeriye gezmeye gelen 100 kişinin 90ı bu şekilde geziyor. bir karadeniz gezimizde benzer bir sarkıt-dikit mağarasına götürmüşlerdi. bu mağaranın belki de 50 de 1 i büyüklüğünde. ama adım başı bir görevli, sizi sürekli uyarıyor. bırakın flaşı, flaşsız fotoğraf çekilmesi bile yasak. sağa sola peçete, su şişesi atmışlar. toplayan yok, uyaran yok. gölün bulunduğu yerde, tarihçeyi anlatan kıza diyoruz uyarın şunları. hangi birini uyarayım diyor.

    keşke hiç bulunmasaymış da, kendi kendine o muhteşem azametiyle orada dursaymış. 18 milyon yılda oluşan ve oluşumuna devam eden doğa harikası, bu gidişle 40-50 seneye varmadan güzelim türkiyemizde yok olmaya mahkum kalır.

    neyin kıymetini bildik ki, tek derdimiz iki fotoğraf çekmek. para verdik ya, içine edelim o yüzden.

    edit: yazım hatası
  • çok çok çokkkkkk çoooook eski dönemlere ışık tutan bir mağara. kesinlikle görülmesi gerekiyor ammmmmaaa, mağaraya daha gidene dek 8 kat merdiven iniyorsunuz. mağaranın zaten hem havasız hem nemli hem de içinde de basamaklar olduğunu düşünürsek, o sekiz kat çıkışın nasıl bir eziyet olduğunu tahmin edebiliyorsunuzdur. bir asansör sistemi ile kimseyi zorlamadan mağaraya ulaşım sağlanması mümkün. zira mağara girişindeki çalışanlar da gerek yeme içme gerekse tuvalet ihtiyaçları için orayı inip çıkmak zorundalar.
    ayrıca ben o metal yürüme parkurunu anlayamadım. oksidasyon hem onlara hem mağaraya zarar verir. başka bir şey düşünülebilirdi.
    jeologlar için biricik ve olağanüstü değerli bu mağarayı umarım kendi ellerimizle mahvetmeyiz.
  • girişinin bir çoban tarafından nasıl bulunduğuna hayret edilecek bir yerde bulunan doğa harikası mağara... girişi resmen uçurum... ancak yapılan düzenlemelerle dibinde bulunan gole kadar inebiliyorsunuz. ıçerisinde nereye bakarsanız bakın agziniz açık kalır. göl ise anlatilmaz yaşanır cinstendir. bir bölümüne baktığınızda dip kisminda bulunan taşları görebilirsiniz ancak başka bir bölümüne baktığınızda ise gördükleriniz sadece yansımadan ibarettir. hatta onun yansıma olduğuna başta inanamazsiniz. mutlaka görün derim.
  • büyüleyici güzellikte bir mağara. girişte 500 merdiven inip çıkacaksınız, yanınıza su alın dediklerinde biraz çekinmiştim. ama hiç abartılacak kadar yorucu değil. yalnızca rutubetli hava belki biraz rahatsız edebilir. mağaraya gidiş yolu ayrı bir güzel, rehber deniz derinliğinin yaklaşık 50 metre civarında olduğunu söyledi, mavinin tonundan derinlik anlaşılıyor. mağara şu an kimin kontrolünde bilmiyorum, ama alabildiğine bakımsız gözüküyor. demir platformlar yapılalı henüz 4 yıl olmuş, her yeri pas içinde, doğal olarak ne denizin ne de mağaranın içindeki rutubetli havaya dayanamamış. muhtemelen doğal yapıya zarar da veriyor. oluşumlar devam ettiği için de kaygan zeminden dolayı içeriyi gezerken tehlike de oluşturuyor. saygısız halkımız hiç çekinmeden mağaranın en altındaki göle pet şişelerini, çöplerini atmışlar, görünce şok oldum, inanılmaz bir duyarsızlık. yolunuz düşerse muhakkak gidip görün, içeri girip de pişman olacağınızı sanmıyorum. maalesef ben de gezerken bu mağara avrupa'da olsa kim bilir ne halde olurdu diye düşünmeden edemedim. umarım en kısa zamanda daha duyarlı ellere geçer, şu haliyle bile o kadar güzel ki...
hesabın var mı? giriş yap