• atilla ilhan'in bir siiri. geceyarisi, galata koprusunun ustunden bogaza karsi cigirildigi cok duyulmustur.
  • her okuduğumda tüylerimi diken diken eden, göz yaşartan, sana taptık attila ilhan dedirten şiir. bir diğeri de sisler bulvarıdır

    peki istanbul ya ben
    ya mısralarını dört renkli duvar afişleri gibi boy boy
    gümrük duvarlarına yapıştıran yolcu abbas
    ya benim kahrım
    ya senin ağrın
    ağır kabaralarınla uykularımı ezerek deliksiz yaşattığın
    çaresiz zehirle kusan çılgın bir yılan gibi
    burgu burgu içime boşalttığın
    o senin ağrın
    o senin
  • birader mırç 'ın aslında şairin kardeşinin cengiz ilhan olduğuna dair emareler ve duyumlar alabileceğimiz şiirdir.

    üstadın şiir albümünde seslendirdiği, seslendirirken, insanda bilmem kaç aşırı dozda afyon etkisi yaptırdığı delice bir eser olarak kafalara kazınırken aslında;

    moda sahilinde, kalamış 'da, kanımca şiirle hiç de ilgisi olmayan, karşı tarafta anadolu yakasında yani, lise dönemi veya sonrası çılgınlıklarımızı anımsatan;

    aptal marka bira veya şarap ile, sabahın köründe, hiç de efemine olmayan sorunlarımızı düşünerek çığlıklar atıyorduk, meğerse karşı tarafta, avrupa yakasında da, attilâ usta seneler önce yapmış bizim yaptığımızı..

    tapmış ulan, unuttun mu istanbul, sana tapmış!

    not:

    mırç/#3919343 no'lu entiride, jerusalem şunu demiş: "attila ilhan'ın kendine abbas yolcu adlı kitapta da yer bulmuş arkadaşının lakabı. nam-ı diğer mırç diye geçer. cahit güçbilmez isimli bir kişidir kendisi."
  • insanın aylarca zorunlu olarak istanbul'dan uzaktan kalınca değerini daha iyi anladığı şiir. en baba diş ağrısı karşısında tek kale oynar, fark atar; o derece.
  • içindekiler için baş ağrısı, uzağındakiler için kalp ağrısıdır.
  • ağustos geceleri istanbul'dan uzaklarda, kirpiklerimizi kasaturalara döndüren diken diken, şiir. ulan diye hitabedemediğimizden istanbul'a, "ulan"larını "bak" diye söyleriz sadece... sevgiliye düşman olunmaz, kötü dil kullanılmaz - içten gelmez öylesi; olsa olsa yorgun düşülüp yetişemem artık ben sana denir, vapurlara atlanıp kayıkların yaşadığı şehirlere gidilir.
  • http://www.youtube.com/watch?v=akwnevwvjf8 adresinden attila ilhan üstad'ın dilinden dinleyebileceğimiz o güzel şiir.
  • askerde boktan mp3 player'ımla her gece yatmadan önce attilla ilhan'ın sesinden dinlediğim şiir. arada bir koğuşun en rütbelisi olmanın da getirdiği rahatlıkla "sana taptık ulan sana taptık unuttun mu" kısmında aşka gelip bağırmam ranzayı yumruklamam; doğu illerinden gelen erlerin şaşkınlıkla deli galiba bu diye bakışları, bir şey diyememeleri; "deli çavuş" isminin takılması...

    hiç geçmeyen istanbul ağrısı, sarıyerli abdülkadir onbaşıyla ankara ayazını içimize çekerken istanbul'dan bahsetmelerimiz. öyle ki, geldikten sonra bile uyumadan önce arar olmuştum; sonradan ağır ağır geçti istanbul ağrısı. yine de her sabah işe giderken ve akşamına dönerken herhalde başka bir şehirde yaşayamam diye iç geçiriyorum.

    bir de şu var: bir vakitler her sabah the marmara'nın köşesinde karşılaşıp göz ucuyla selamlaştığım bir adam eksik istanbul'dan; attila ilhan...
  • gurbette ve istanbul'a aşık olan birinin kalbinde hissettiği ağrıdır. şiiri okudukça depreşir, acıtır.
hesabın var mı? giriş yap