• 2008 de güney kore'de en çok izlenen filmdir, inglizce adı the good, the bad, and the weird'dir anlaşılacağı üzere the good the bad and the ugly'yi hatırlatmaktadır.

    konusu:
    1930'ların kaos içindeki dünyasında kuzeydoğu asya'da, kore yarımadası japon emperyalistlerinin eline düşmüştü pek çok koreli çinle ülkelerini ayıran mançurya'ya, atlarla dolu uçsuz bucaksız otlaklara ve vahşi topraklara kaçmıştı, ve bu acımasız yerde hayatta kalabilmek için bazıları kaçınılmaz olarak atlı haydutlara dönüşmüştü.
    bir hırsız olan utae-gu (tuhaf) bir japon subay trenini soymaya kalkışır, ancak işler karışır ve japonlarla silahlı çatışmaya girer. kurşun yağmurunun ortasında qing hanedanının mançurya'da bir yere gömdüğü hazinenin yerini gösteren esrarengiz bir haritayı ele geçirir.

    ancak soğukkanlı bir tetikçi olan chang-yi de (kötü) haritayı aramaktadır. tae-gu sadece japonlarla değil, aynı anda trene saldırmış olan chang-yi ve adamlarıyla da savaşmak zorunda kalır. mücadelenin sonunda, sanki gökten inmişcesine gizemli bir adam ansızın kurşun sağanağına dalar ve göz alıcı bir tabanca gösterisiyle tae-gu'yu kurtarır. savaştan sağ çıkan tae-gu hayatını kurtaran bu yabancıya teşekkür ederken onun ödül için kendisinin peşine düşmüş ödül avcısı do-won (iyi) olduğunu bilmemektedir. ve bu üç adam do-won (iyi), chang-yi (kötü) ve tae-gu (tuhaf) çok geçmeden uğruna savaştıkları bu haritanın koreli direnişçileri, çinli, rus, koreli dağ haydutlarını ve japon ordusunu da bir mıknatıs gibi çektiğini keşfedeceklerdir ve kaçınılmaz olan son savaş geldiğinde trendeki yoğun kurşun yağmurunun hafif bir çisentiden başka bir şey olmadığını göreceklerdir.

    konusu sarangni'den alıntıdır.

    http://www.imdb.com/title/tt0901487/
  • sergio leone'nin dolar üçlemesine adının haricinde bir sürü gönderme daha yapıyor bu film ama leone'nin üçlemesinde hissedilen o sinema duygusu, her karesi hesaplanmış planların esamesi okunmuyor. leone yarattığı mitin her saniyesinin tadını ne kadar çıkarıyorsa bu film de o kadar değersizleştiriyor. yarım saniyelik planlarla baş döndüren bir kurguya sahip filmin senaryo adına da herhangi bir inceliğe sahip olduğu söylenemez. 'özenilmiş' politik alt metin varmış gibi yapıyor, ciddiyetine karar verememiş senaryoda ise zaman zaman parodiye kaçan komedi unsurlarları bulunuyor. bu bahsettiğim parodiler sergio leone'nin john ford filmlerine yaptığı kolajın yanından geçmediği gibi, filmin yaratıcılığına da önemli ölçüde ket vuruyor.

    sadece sonlarda geçen 15 dakikalık kovalamaca sahnesinde film kendi mecrasını buluyor ve o anlarda da ji-woon kim coşuyor zaten. ji-woon kim'den söz açılmışken önceki filmlerinin referansıyla bu filmi izlemeyi düşünen varsa, hayal kırıklığına uğrama ihtimali yüksek. zira ne a bittersweet life'taki stilize şiddet var, ne de a tale of two sisters'daki kurgu.

    aslında beklentileri yükseltmeden eğlenceli bir film olabilir ama noluyor işte; uçuşan kurşunlarla hızlı kurgu birleşiyor, hikaye rahvan gidiyor özetle. ji-woon kim'in leone westernlerini modernize etmeden anladığı buysa lütfen ellemesin, zira ikincisi de gelecek gibi gözüküyor.
  • tiff 09'da gosterime giren filmlerden biri. eglenceli de sanki biraz fazla uzatmislar, bir noktasinda icim gecmis, uzun degil, hemen actim gozlerimi, amma da uzunmus diye dusunuyorsun oysa iki saat, bir de kotuyu oynayan aktoru iyi secmisler, guzelce bir cocuk, iyiyi oynayanda ise boyle bir tutukluk, donukluk var, sevemiyorsun adami bir turlu, ruhsuz sey, yok begenmedim. tuhafi oynayan adam tuhaf cunku adam yuzonbes canli midir nedir, uzun lafin kisasi festival filmleri arasinda isabetli bir secim olur bu filmi izlemek.
  • öncelikle belirtmeliyim ki, aşağıdaki yazı kısmen spoiler'lar içerebilir. izlemediyseniz, spoiler beni rahatsız eder diyorsanız devam etmeyiniz.

    efendime bir the good the bad and the ugly bekleyenleri, çok pis bozguna uğratacaktır bu film şüphesiz ki, fakat bu filmden ne bekleyeceğini bilen insanların çok keyifli bir iki saat geçireceği aşikardır. o nedenle, aman efendim ji-woon kim, sergio leone'nin yanına yaklaşamamış gibi gereksiz ithamlarla bu filmi eleştirmenin bir anlamı da yoktur.

    bana soracak olursanız, diğer sözlükçülerin beğendiği 15 dakikalık kovalamaca sahnesinde bi noktadan sonra sıkıntıdan kendimden geçmiş gibi oldum. o sahnelerde ise ji-woon kim'i alkışlayacağıma, dublörleri alkışlamayı tercih ettim. ji-woon kim'i alkışladığım yerler ise, şüphesiz ki ghost market'da the good ve the weird'in the bad'in peşine düştüğü, the weird'in odasına baskın düzenlenmesi ve kaçışı gibi sahneler olacaktır.

    şahsen bir kang-ho song hayranıyımdır, neredeyse bütün filmlerini izlemişimdir ve bu filmi de bir süredir bekliyorum kang-ho song için; ve inanın, bu adamı ve oyunculuğunu izlemek için perdenin karşısına geçmişseniz, zerre pişman olmayacaksınızdır. zaten filmi kendisi sırtlamış gibi bi şey söz konusu.

    bu da tanım olsun madem : özellikle the good ve the weird'in uyumadan hemen önceki muhabbeti ile gönlümü fethetmiş bir filmdir.
  • izlemekten müthiş keyif aldığım enfes bir film.

    türkçesi iyi kötü ve çılgın olan filmde 3 adam (ve hatta koca bir ordu) esrarengiz bir haritanın peşindedir. bu kaçmaca, kovalamaca o denli sürükleyici bir aksiyon ile gösterilmiş ki, adamlar ölmüş, parmaklar kesilmiş, kıçlara sopa girmiş hepsi arada kaynıyor. bir de fonda filmin temposuna cuk oturan bir müzik. tüm bunlara da yer yer komedi ekledin mi allaaahh, tadından yenmez o film.

    yalnız emo kılıklı kötü adam, saçının kahkülü bir gözünü kapatırken nasıl o kadar keskin nişancı nasıl olabiliyor meraklardayım.
    bir de iyi adam karakterini taşıyan, o kadar uçuyor, kaçıyor, dövüşüyor ama kafasından şapkası hiç düşmüyor. hayret.

    bu arada isimlerini hiçbir şekilde telaffuz edemediğim nasıl da anlaşılıyor. kötü adam, iyi adam diye anlatıyorum filmi.
  • kötü rolünde ilhan mansız var bu filmde. orjinal filme de güzel göndermeler var, lakin ben kazma sahnesinde hep meşhur "dünyada iki çeşit insan vardır..." repliğini bekledim, söylemediler, o da olsa sergio leone'ye daha bir güzel saygı duruşu olmamıydı ha güney koreli sinemacı kardeşlerim?
  • post modern western.. guney kore'nin bagrindan cikan, kim ji woon'un yonettigi bu 'sushi eastern' kitsch estetigi, absurd mizah anlayisi ile dort dortluk bir western guzellemesi.
  • temel iskeleti sergio leonne un iyi kötü çirkinine dayandırmış bu çekik gözlü arkadaşlar, lakin oluşturulan atmosfer daha bi mad max e çalıyor. korenin kurtuluş destanını alternatif bir tarih kurgusu içine koyup, produksiyonu da saglam tutunca aha böyle iyi birşey çıkmış ortaya. az bi ritim sorunu var, "in çık" lar izleyicinin kimyasını bozabilir lakin uzakdogululara özgü estetize şiddet, kitsche kayan görsellik ve mükemmel "weird" karakteriynen oldukca eğlenceli bi eastern. tabi arada akla hemen yahşi batı geliyor. produksiyonlar arası kalite farkı neredeyse "0" iken filmler arası kalite farkı bu denli büyük olunca ulan bu da yapılır mı for a fistful of dolars diyorum.
  • kovalamaca, uçmaca kaçmaca sahnelerinde kendini bulan, kalanı zzzzzz film.
  • güney kore sinemasının aşmış bir örneği. western türü filmlerden hoşlananlar ve hollywood dışı yapımları merak edenler için ideal. ben filmi orijinal dilinde izlemedim ama arşivim için indirdiğimde tekrar izleyeceğim mesela. birkaç kez izlense dahi insanı sıkmayan bir film.

    tek sorunu bence diğer birçok güney kore filmi için de geçerli olan filmi uzun tutma hastalığı. hayır yani ne gerek var bu kadar uzun sürmesine bu tip bir filmin? anlatılanı vermek için daha kısa bir süre yeterli olurdu. hülasa, birçok gereksiz sahne var ve bu da filmde inişli çıkışlı yerler olmasına sebep oluyor, yer yer tempo oldukça düşüyor. sonra birden artıyor, vs.

    --- spoiler ---

    bence filmin başındaki tren soygunu sahnesi ve filmin sonundaki hayvani kaçma-kovalamaca sahneleri için bile izlenmeli. ne zaman denk gelsem izliyorum bu kısımları. müzikleri de epey gaz olmuş. ben beğendim. başrolde oynayan abiler de epey karizma göründüler gözüme.

    filmin sonunda parmakkesen olduğunu anladığımız komik elemanı kast etmiyorum tabi :)

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap