• edirne keşan'dan güzel bir türkü**

    kızılcıklar oldu mu,
    selelere doldu mu hey.
    gönderdiğim çoraplar,
    ayağına oldu mu.

    mendili eline,
    mendil verdim eline.
    kara kına yollamış,
    yar benim ellerime.

    kızılcıklar kırmızı,
    alamadım su kızı hey.
    gerdanında beni var,
    sandım seher yıldızı.

    mendili eline,
    mendil verdim eline.
    kara kına yollamış,
    yar benim ellerime.

    tabakası aynalı,
    su oğlana varmalı hey.
    oğlan çok güzel ama,
    anası olmamalı.

    mendili eline,
    mendil verdim eline.
    kara kına yollamış,
    yar benim ellerime.
  • selenin merak konusudur. uktedir, kızıldır ve pek olmamıştır.
  • modern aranjmanlarını barış manço ve tülay german'dan duyduğum türkü. özellikle tülay german'ın 9 8'lik olan bu türküyü anadolu bebop caz kılığına sokup söylemesi enfestir.
  • (bkz: tülay german)
  • molotoflar oldu mu,
    şişelere doldu mu hey?
    gönderdiğim mermiler,
    keleşine oldu mu...

    diye giden bir versiyonu da yaygındır.
  • "sarki adi soruyorum, cevabi alana kadar silmicem" entrysi. ama bi oku bi...

    entrymiz meshur kizilciklar oldu mu sarkisinin bir uyarlamasi ile ilgili. aynen turkunun mendili eline kisminin melodisiyle soyle bir sey:

    reyleri elinize
    paralar cebinize
    bu bizim cektigimiz
    kendi inekligimize

    bunun diger sozlerini, ismini, kimin soyledigini bilen varsa haber versin, kafa kafaya verip bir seksenlerde cocuk olmak geyigi cevirelim. evet, tabii ki sirf sarki sormayacagim, sizleri 80lerin en orijinal protesto, siyasi elestiri yontemlerinden biriyle tanistiracagim. buyrun bakalim.

    80lerdeyiz evet, hatta 87 oncesi donem bile olabilir. kesin olan bir sey varsa o da turgut ozal ruzgarinin esiyor oldugu yillar oldugu. bu donemde muhalefet falan yok. darbe sonrasi kendine gelememis bir toplum 24 ocak kararlari sonrasi uzerlerine cokuveren ekonomik liberallesmenin sancilarini cekiyorlar. enflasyon babalar gibi, oyle canavar ismi verilip sirin ejderhalarla ifade edilmiyor. "zam"dan bunalinmis, icraatin icinden izleyip, "vay anasini gap'a bak be" diyoruz ama zam haberleri ana haber bulteninde kufurlerle karsilaniyor.

    bu donemdeki en adam gibi muhalefet, en duzgun siyasi elestiri girgir dergisinden geliyordu. ortadirek, kazik (zam kazigi), turgut ozal'in tombul surati, cumculcepceni her sayida yerini alir ince ince dokundururdu (bakmayin, o kadar da yasli degilim, girgir okumaya erken basladim sadece). ben de cocuk basima bir seyler anliyordum anlamasina da, bir siyasi fikir sahibi degildim. evde de politika konusulmazdi hic, "baba bu ne demek?" diye meraktan bir siyasi soru sorsam da cevabini alamazdim sanirim (sormadim). olan bilinci de girgir'a borcluydum o yasta anlayacaginiz. karikaturize edilmis de olsa, fakir ortadirekten sisko fabrikatorden haberdar olmustum.

    bu ultra kontrollu siyasi ortamda bir elestirel yaklasim daha kesfettik tesadufen. radyodan! evet evet, radyodan. o zamanlar tabii fm frekansi milim milim ozel radyo kanallarinca parsellenmemisti. trt vardi, polis radyosu vardi, o kadar! bir de fm disinda kurcalayip yabanci kanallar bulunabilirdi, radyonun uzerinde sehir isimleri vardi, reykjavik neresidir bilmeden ibreyi oraya getirip "ne diyo bunlar?" derdik. abim o siralar elektronik olaylarina merak saldi, nasil yaptiysa eski bir radyoyu kurcaladi kurcaladi kisa dalgada daha once cekmeyen seyleri bulmaya basladi. mesela telsiz konusmalari dinliyorduk. cok komik sacma sapan muhabbetler oluyordu, resmen bir telsiz dunyasi vardi oralarda bir yerlerde. sonra da bir telsiz radyosu bulduk. yani telsiz radyosu olmali, baska ne olacak ki. kalite kotuydu, yayin amatordu, birileri kendi kendilerine egleniyorlardi. ama caldiklari bol bol ankara havasi arasinda bazi sarkilar bizi kikir kikir guldururken hukumete, turgut ozal'a fena giydiriyordu.

    bu sarkilar hali hazirda varolan sarki/turkulerin uzerine komik ve elestirel sozler yazilmasiyla yapiliyordu. kizilciklar oldu mu da bundan nasibini almis bu bizim cektigimiz kendi inekligimize olmustu (ah keske gerisini de hatirlayabilsem). bir de aci cigkofteleri goturen turgut ozal'a ihafen "yaniyossun yaniyossun naber turgut yaniyossun" sarkisi vardi, ondan da bu kadar hatirliyorum. tabii belirtilmeli ki bunlar olurken ortada bir grup vitamin falan yoktu, o yuzden gayet orijinaldiler. bunlar kayit edilmis seylerdi, kasetten yayinliyorlardi telsiz radyoda. kimdi soyleyenler, olaylari neydi bugun bile merak ederim. o kasetin bir kopyasini, bir mp3sini bulsam nostalji overdoseundan giderim herhalde. nostaljiden gitmezsem o sartlar altinda o zekice protestoya gulmekten gidebilirim. bunlari duymus birileri daha var midir acaba? hey gidi gunler be! bir yumurta 30 lira oldugu gun bakkaldan donerken girgirdaki kazigin manasini anladigim gunler.

    (bkz: bi buldurun be)

    edit: ben kisa dalga saniyorum ama belki de baska bir bantti, bilemedim simdi.
  • derlemesinin baris manco'nun annesi rikkat hanım tarafından yapıldığını düşündüğüm güzel bir türkü. ol sebepten baris manco tarafından melodisi üzerine fransızca sözler eklenerek de söylenmiştir.
    bien fait pour toi
  • "yaylı gelir taşlıktan
    dingil çıktı başlıktan
    şu köyün oğlanları
    evlenemez başlıktan"

    "fistanı güldallı
    şu kızı kaçırmalı
    kız pek güzel ama
    anası olmamalı"

    bölümleri de olan keşan türküsü.
    fatima spar und die freedom fries yorumu dinlenmeli.
  • ceylan ertem kızımızın yeniden yorumlayarak messileştiği bir parça. sesine sağlık hanımkız, büyülendim. sıkılmadan dinlemekteyim günlerdir...
  • ne derece doğru olduğunu bilememekle beraber içinde geçen "kızıl" kelimesi nedeniyle komünizm çağrışımı yaptığından trt tarafından geçmişte yasaklanmış bir şarkıymış bu.

    hatta şöyle bir şey var; (bkz: #933380)
hesabın var mı? giriş yap