• (bkz: dayanmak)
  • (bkz: engellemek)
  • fiziki bir açıdan ele alırsak; etkiye uğrayan nesnenin, etkinin tam tersi yönünde direnç göstermesidir...
  • meydan okumanın getirisi yahut ta kendisi. anneye, babaya, sevgiliye, patrona, arkadaşa karşı koyulur, rüzgara, akıntıya, bir duyguya, hatta hayata karşı koyulur, tek kendine karşı koyulmaz, kazanılmaz. bu durumda mutabakata varmak en iyisidir, yapamıyorsanız bir arabulucu bulun derim ben.
  • yapılan edilen bir -doğru gözüken- yanlışı düzeltmeye çalışmak.
    bana önce hediye veriyorlar. ben hiç istemiyorum o hediyeyi. inatla vermeye çalışıyorlar. yapma etme diyorum. zorbalıkla ikna ediyorlar. mecbur almak zorunda kalıyorum.
    sonra da bir zaman oluyor. o hediyeyi benden geri istiyorlar. vermek istemiyorum; o artık bana ait diyorum, verilen hediye geri alınmaz diyorum. açıklıyorum bir bir hediyenin bende kalmasının gerekliliğini. bir inat tatlıya bağlıyorum olayı
    sonra sonra yılmaya başladım. hediyeyi geri veriyorum sahibine. arkasından tatlı sözlerle uğurluyorum hediyeyi ve sahibini. tatlı sözlerde bitmeye başladığı dilimde. ne gelirse aklıma onu salıyorum, küfürler savuruyorum.
    artık karşı koyacak gücüm kalmadı. sabır mı bitti nezaket mi tükendi elim mi çok bol gönlüm mü çok dar bilemiyorum.
    yanınızda ne gerekliyse giderken, her ne verdiyseniz değerli değersiz alında gidin. kalan bir şey hatırlarsanız mesaj atın ben yollarım kargo ile. gözüme çarpan birşey olursa kalan bende geri yollarım. alamadığınız bir şey kaldığını düşünüyorsanız acımayın dava açın, haciz memuru yollatın.
    ben yoruldum yıldım karşı koymaktan. ne halim varsa göstermeden gidin ne haliniz varsa görün.
  • ''herşey, bir şeye karşı koyduğu için yaşar''.

    (bkz: fernando pessoa)
  • [ufak tefek, şişman, çirkin, yine de kendince bir ışığa sahip max goldberg dün şöyle dedi, beşeri bilimler dersinde karanlık değirmen taşlarından ve çelik işçilerinin hikayelerinden bahsederken: "bu bir balığın öyküsü, o halde neden bitmesin? balık yakalanır." "yoo, hocam, karşı koymaya çalışmaz mı?" "nerede?" göğsüne vurarak: "burada! burada!"] sylvia plath - the journals of sylvia plath

    (ilk giri tarihi: 11.7.2017)

    (bkz: karşı gelmek), karşı çıkmak, karşı durmak
    (bkz: karşı koyma bozukluğu)
    (bkz: sırpinma senin de hosuna gidezek)
hesabın var mı? giriş yap