• on iki yasima kadar katildigim dogumgünü partilerinde ve daha sonra bir dönem sicak yaz aksamlarinda oynadigimiz, her seferinde ayri bir nese buldugumuz oyun: oyuncular daire seklinde oturur. bir kisi katil, bir kisi polis, geri kalanlar da kurban olacak sekilde kuralar hazirlanir (iskambil kagitlariyla yapilir bu çogu zaman). sonra rol dagilimi yapilir bu kuralar yardimiyla. katilin görevi göz kirparak kurbanlari öldürmek ve bunu polise çaktirmamaktir. elbette ki polisin kim oldugunu bilmemektedir katil. kurbanlarin görevi ölmek, polisin göreviyse katili yakalamaktir.
    ah, pek zevkli oyundu bu, söyle en güzeli 10-15 kisiyle oynamakti. çok incelik isterdi iyi oynamak. diyebiliriz ki gelecegin katilleri de, polisleri de, kurbanlari da bu oyunda yetisirdi. bir de tiklileri.
  • adi kim olan aci ceken liseli japon kiz sonunda iskencelere dayanamaz ve oldurur adami
    ve bunu goren bi baskasida bagirir boyle katil kim katil kim diye
  • (bkz: katilonur)
  • (bkz: katil usak)
  • gözümü kırpamadığım için oynamadığım, oynadığımda da asla randıman alamadığım bi oyundu.
  • yaz gecelerinin leziz oyunlarından biri idi, fakat katil ve polis kadar kurbanların da iyi oyuncular olmaları gerekiyordu. katil kendisine göz kırptıktan sonra 3 saniye içinde ölmesi gereken oyuncuların katili tutması, kafalarını başka yönlere çevirip katilin lokasyonunu belli etmeden ölmeye çabalaması gerekirdi.
    en hüzünlüsü katilin direk polise göz kırpıp daha ilk cinayetinde enselenmesiydi.
  • bunun biraz daha advanced hali vardır ki şöyledir:

    - bir grup genç bir evde/tatil beldesinde/mahallede/okulda bu oyunu oynamaya karar verirler.
    - oyuncu sayısı kadar kağıt alınır -küçük tabi bunlar- birinin üstüne polis, birine katil diğerlerine ise vasıfsız yazılabilir (yazılır da)
    - kağıtlar herkese çektirilir. o sırada polis amca "ben polisim gençler" der. (böylece katilin toptan çuvallama olasılığı yok edilir)
    - katilin akşam yemeği -ya da belirlenen bir toplanma saati- ne kadar bir kurban seçmesi ve kurbanı bir şekilde öldürmesi gerekir -ki bu öldürme şöyle cereyan eder: "bak kuzucigim, saatimiz 15:42, ben seni arkadan yaklaşıp boynumu keserek öldürüyorum." kurban makus kaderine boyun eğer.
    - akşam toplanılır ve kurban ortaya çıkar. eğer "beni saat 15:42'de duş alırken arkamdan yaklaşıp boğazımı keserek öldürdüler" der ise katilimizin kurbanın mal sevgilisi olduğunu, bir vatan evladı duş alırken kapıyı kilitlemeyi akıl edeceğinden hemen anlayabiliriz. oysa ki dese "ben 15:42'de bakkala gitmek üzere kapıdan çıkarken arkamdan yaklaşıp boğazımı kestiler" o zaman işe heyecan gelir, renk gelir.
    - bu aşamadan sonra polis amcanın görevi, ölen vatandaşımız hariç herkesin 15:42'de nerede olduğunu, ne yaptığını, kendisini gören olup olmadığını soracaktır, edindiği bulgular ile katili tesbit etmeye çalışacaktır. opsyonel olarak ceza/ödül eklenebilir.
  • benzer bir oyun da bunun hırsızlık şeklinde oynananıdır ki kura kağıtlarında katilin yerine hırsız yazılarak başlanır oyuna. hırsız gün içinde ortak yaşam alanından bir malzeme eksiltir ve bir yere saklar. neyin eksik olduğunu bulduktan sonra hırsızı bulmaktır polis amcanın görevi bu sefer de. bu biraz daha zordur, konuda yetkinleşmiş kişiler tarafından oynanmadığında gün içinde içilecek kahve, entry girecek klavye yahut çatal/bıçak takımı bulamamak mümkün olmaktadır. (bkz: kötü ellerde çok tehlikeli olabilir)
  • agatha christie'nin ilk romanının türkçe çevirisinin ismi.
  • benim oynadığım "katil kim"de, katil kurbanlara göz kırpacağına onların ayaklarına basardı. bu yüzden saatlerce oynanınca, hele grupta da şişman birileri varsa herkesin ayağı sızlardı.
hesabın var mı? giriş yap