• (bkz: konfüçyus)
    (bkz: lin yü)
  • mısırlı, arap dilinin yaşayan büyük şairlerinden ahmet şahavi (veya latince bilinen adıyla ahmed al-shahawi)’nin şiirlerinden derlenerek türkçeye çevrilen ve harflerinde yürüdüm zamanımı ekerek adıyla yayınlanan kitabından

    bütün güvercinler başımın üstünden geçti
    anılarımın kanında yumurtlayarak.

    yaşadığım evlere
    serer uyuyacağım yatakları
    karrani insanlarına dolarak
    çözülen bir aştan yola çıkarım.

    menzilini terk ederim şimdi
    bir kedi kalırım
    kumdan bir sözlük
    çam yaprakları
    dünya parmaklarımda bir cennet.

    *
    kanında
    güzel bir kadın uyuyor
    harflerinde yüzüyor.
    ve ben
    bana ulaşan her nehirle doldum
    sahra’ya
    şafağın sahrasında
    teraziyi kurdum
    kafesinde
    yakınların gözleri uyur
    namazı silkeler
    caminin anısı kalır
    büyük bir lezzetle uyuklar tanrı.

    devamı: harflerinde yürüdüm zamanımı ekerek (arapçadan çeviren: metin fındıkçı), artshop yayını, istanbul 2010, ss:112
  • çince uzmanı yang bojun'un arkaik çince'den 20 yıllık bir çalışma sonrasında çevirdiği ve türkçe olarak da basımı yapılan konfüçyüs eseri. ingilizce analects olarak bilinen önemli bir eser.

    kitapyurdu - http://www.kitapyurdu.com/…p/konusmalar/139965.html

    kitaptan 10 önemli alıntı - https://listekitap.com/…ders-niteliginde-10-alinti/
  • konfüçyüs der ki: güzel bir yüzü sevdiği kadar ahlakı seven bir kişiyi hiç görmedim.

    konfüçyüs der ki: cahil kişiler, onlarla çalışılabilir mi? o bir mevkie (makama) gelmeden önce o mevkii elde edip edemeyeceğinden endişe eder; kaybetme korkuları varsa da yapmayacakları hiçbir şey yoktur.

    konfüçyüs der ki: yönetim düzgün ise ve mütevazi bir hayat yaşıyorsan bu utanç vericidir, ancak yönetim bozuk ve sen zenginlik ve makam sahibiysen bu da utanç vericidir.
  • aşırı korkunç murat yılmazyıldırım şarkısı.

    konuşmalar

    bakın ne anlatacağım: bundan 14-15 sene önce antalya'da okurken bir arkadaşın evine gittik. antalya geceleri de dayanılmaz sıcağa sahiptir ve öğrenci hayatından dolayı klima da olmaz. neyse, birçok insan var ve sabahlayacağız. loş, tam hatırlamıyorum, mum ışıklı bir ortam var. antalya aslında çok karanlıktır da neyse, o konuya girmeyeyim. biri üzerinde bir pike ve güneş gözlüğüyle geldi, dolanıyor. o sıra bu şarkı çalmaya başladı. hatta yıllar sonra hatırlayıp şarkıyı bulmaya çalıştım, 2 sene sonunda da buldum ki bu da 2 yıl öncesi demek oluyor. çok karışık oldu.

    düşün nemli, mumlu ve bu şarkılı bir ortam. fondaki garip sesleri yüksek sesle dinlediğini düşün. kafalar kafalar.
  • (bkz: konfüçyüs)

    çin kültürünün ve orada gördüğüm birçok alışkanlığın (ataya saygı, güzel ve düzgün konuşma verilen önem, misafire olan saygı, dinlemek için gösterilen çaba vb) çok eskiye dayanan öğretiden kaynaklandığını daha iyi anlamamı sağlayan bir kitap oldu. tabi bu özellikler insani özellikler taşıyan çinliler için geçerli, belli ki kendilerini bu kültür çerçevesinde geliştirmişler. en çok da konuşmadan önce çok duraklamaları, düşünmeleri ve kelimeleri özenle seçmeleri çok garibime giderdi, sebebi şimdi anlıyorum.

    bunun dışında bana bir katkısı olmadı ve gerçekten çok sıkıcı idi, bitirmem uzun sürdü. yüce rabbım kimseyi daodan ayırmasın.*
  • • kitap incelemesi •

    konuşmalar, konfüçyüs
    yayınevi: iş bankası

    kadim bilgeliğe kulak verin

    neredeyse tüm coğrafyalardaki din ve kültürlerin kadim bilgelik ve mutluluk tavsiyeleri benzer esaslar üzerine kurulu: insanın haddini bilmesi, sahip olduklarıyla yetinmesi, mutluluğu kendi içinde araması, âlimlere saygı duyması, vb... bu bakımdan antik yunan sofistlerinden hint kutsal metinlerine, islâm tasavvufundan konfüçyüs'ün sohbetlerine uzanan bilgelik ve mutluluk yolunun evrensel olduğu söylenebilir.

    modern (kapitalist) zamanlardan önceki topluluklar, rütbe ve statüye şimdikinden çok daha fazla önem veriyorlardı. insanların, doğdukları sınıf veya tabakada (hatta köyde) ölmeleri isteniyor, buna da mesela osmanlı'da "adalet" deniliyordu. aksi hâlde üretim aksar, ayaklar baş olur, yani kargaşa çıkar, dirlik bozulurdu. kelleyi korumak da cabası... kadim bilgelik ve mutluluk derslerinin insanlara alçakgönüllü ve ölçülü olmak gibi değerli huylar edinmelerini salık vermelerinin sebeplerinden biri de, sosyal hiyerarşideki hareketliliğe karşı önlem almak olsa gerek. bilgeler, aynı tavsiyeleri yöneticilere (krallar, beyler, padişahlar, vb.) de verirler. ama söyledikleri yönde davranmanın onları daha büyük zaferlere ve halkları daha uzun süre yönetebilmelerine yarayacağını bilerek... hem o çağlarda bilgelerin ve filozofların hâmileri, çevrelerinde bulundukları bu yöneticilerden başkaları da değildir.

    yırtıcı başarı ve yükseliş tavsiyeleri için modern zamanları beklemek gerekliydi. çünkü şehirler ancak o zaman dolmaya, orta sınıf ancak o zaman ortaya çıkmaya başlayacaktı. gerçi "ilerlemek" ülküsüne sahip olduğunu iddia eden medeniyetimizde sosyal hiyerarşi hareketliliği zannedildiğinden daha az. belki de bu sebeple konfüçyüs gibi kadim bilgelerin sözlerine hâlâ kulak kabartıyor ve kendimizden bir şeyler buluyoruz.

    yine de onların tavsiye ve dünya görüşlerinin kendi başlarına çok değerli oldukları inkâr edilemez. fikirler, onları yaratan ve kötüye kullanan koşullardan bağımsız olabilirler. örneğin "konuşmalar" kitabında hayatıma yön verecek cümlelere rastladım diyebilirim. konfüçyüs gibi bilgelerin sözlerinin canlılığı, insan doğasında değişmeyen bir şeyler olduğuna işaret ediyor. geçici, kavraması zor ve bize karşı kayıtsız bir dünyada başka türlü olamayacağı açık...

    kitaptan bazı alıntılar

    konfüçyüs der ki: "üst insan, diğerlerinden farklıdır ama onlarla barış içindedir. küçük insan herkes gibidir ama onlarla barış içinde değildir."

    konfüçyüs der ki: "biri kırk yaşına geldiğinde ondan hâlâ nefret ediliyorsa, o kişinin hayatı bitmiş demektir."

    konfüçyüs der ki: "halkı bizim yolumuza sevk edebiliriz ancak bunun sebebini anlamalarını sağlayamayız."

    konfüçyüs der ki: "müsriflik ve şatafat gurur gibi görünür; cimrilik ise sefildir. gururlu olmak, sefil olmaktan iyidir."

    konfüçyüs der ki: "sadelik edebi yetenekten fazla olursa kabalıktan kaçınılamaz; edebi yetenek sadelikten fazla olursa kibirden kaçınılamaz. edebi yetenek ve sadelik; bu ikisinin uyumlu bileşimi olan kişi ancak bir üst insan olabilir."

    konfüçyüs der ki: "sınırlarını bilen bir kişinin hataya düştüğü neredeyse hiç görülmemiştir."

    konfüçyüs der ki: "eskiden insanlar kolay kolay konuşmazlardı çünkü söylediklerini yapamayacaklarından korkarlardı."

    zi you der ki: "...dostları ile birlikteyken onları önemsiz ayrıntılarla meşgul eden kişi yalnız kalır."

    konfüçyüs der ki: "sadece kendi faydasının peşinden gidenlere karşı duyulan kin hiç tükenmez."

    konfüçyüs der ki: "üst insan'ın dünya [işleri] ile ilgili kuralları yoktur; makul ve uygun olan ne ise onu yapar."

    konfüçyüs der ki: "üst insan'ın dünya [işleri] ile ilgili kuralları yoktur; makul ve uygun olan ne ise onu yapar."

    bilgili kişi hakikati öğrenmeyi amaç edinmiştir; fakat eğer kalitesiz elbiseler giymek ve kötü yiyecekler yemekten utanç duyuyorsa, böyleleriyle konuşmaya değmez.

    konfüçyüs der ki: " sabah hakikati anlasam, aynı günün akşamı ölsem bile gam yemem."

    geçmişte kalan bir şeyi söylemek, olup bitmiş şeyi değiştir değiştirmeye çalışmak, geçmişte olan şeyin peşine düşmek gereksizdir.

    doğruyu görüp yapmamaksa korkaklıktır.

    düşüncelerinden kötülüğü çıkar.
hesabın var mı? giriş yap