*

  • saklambac, uzun essek, yakan top, istop, evcilik, seksek, kim nerde kimle, esek, kems, yerden yuksek, guzellik mi cirkinlik mi, cesaret mi dogruluk mu..
  • kutu kutu pense, fış fış kayıkcı
  • dansa davet
  • kör ebe..
    cocuk düsmesin die fazla oynatilmaz..
  • yaşla birlikte klişeleşirler. çok küçükken genelde hayalgücü daha gelişmiştir saçma sabuk nesnelerle bile müthiş oyunlar oyananabilir. büyüdükçe daha fazla insana, daha fazla objeye ihtiyaç duyulur, sonra da büyünür.

    bir de bunların bilgisayar versiyonu vardır:

    (bkz: mario)
    (bkz: prince of persia)
  • celik comak
    civi
    kukalı saklambac
    uzun essek
    birdir bir
    di$inya di$inya (buyukler kovboyculuk da der)
  • koltukların minderlerini kaldırıp ev yapmaca.

    çin çan çon. ip alınır, standart bir bağlama şekli vardır. ardından iki kişi rastgele ipin iki ucundan tutup basarlar. ip değişik bir şekil alır. oyuncular ipe değmeden ipin diğer tarafına geçmeye çalışırlar. uzun atlamadan farkı ipin başlangıçtaki oyuna has bağlama biçimden sonra ipi tutanların her turda ipin şeklini değiştirmeleri, dolayısıyla içinden geçilebilecek, üzerinden atlanabilecek, altından sürünülebilecek, örümcek ağına benzeyen şekilleri olmasıdır.

    bir de tilki tilki saatin kaç vardır ki, anlatmaya değmez, sevilse de anlamsızdır.
  • birbirinin suratına konuşmadan tip tip bakarak gülmemeye çalışma oyunu. kısaca bakışıp gülmemece diye de adlandırılabilecek bu oyun şüphesiz en çok güldüren, kaybetmesi en zevkli oyundu korkusuz küçüklük yıllarında. rakibi güldürmek için binbir şekle girerdi suratlar. büyüyünce oynanmıyor bu oyun.
  • bakkalcılık.
    babam eti'de çalışırdı, her ay torba torba bisküvi getirirdi, biz de bunları kardeşimle sehpalara dizer bakkalcılık oynardık. hatta o yaşlarda büyüyünce bakkal olmak isterdim.
hesabın var mı? giriş yap