• yky tarafından türkçeye “lanetli çocuk” ismiyle çevrilen honore de balzac romanı.

    genel bakış:

    türkçeye ilk kez çevrilen lanetli çocuk, her ne kadar aile sırları, aşk, derebeylik üstüne bir roman gibi gözükse de, ilk basıldığında felsefesel incelemeler’in içinde yer alıyordu. tek yönlü bir okuma ile sınırlandırılamayacak tuzaklı bir metin, gizemci bir dille yazılmış bir dehşet öyküsü. fiziksel birleşme, ahlak, düşüncenin bilinçaltı çalışması üstüne bir düş. süregiden bir içsavaş içinde çelimsiz bedenler, cahil yürekler, çiçekleri ve denizi okuyabilen ama insanlarla yaşayamayan çocukların öyküsü. onaltıncı yüzyıl normandiya’sında acımasız bir derebeyinin erdemli, kırgın ve zarif karısının fırtınalı bir gecede doğurduğu çocuk, babası tarafından lanetlendikten sonra insanlardan uzakta, içinde sadece annesinin, okyanusun ve müziğin varolduğu bir yaşam sürer, çiçeklerin dilinden anlayan, gerçek yaşamdan kopuk yaşamış diğer bir çocukla karşılaşana kadar. ikisinin beden ve ruhları birbirine karışarak platon’un o nefis hayalini gerçeğe dönüştürürler; “ikisi tek bir varlık olup onu tanrısallaştırırlar”.

    “her biri saflıkla ötekinin güzelliğini övüyordu ve döktükleri bu gizli sevi şiirlerinde dilin hazinelerinden yararlanıyorlar, tibullus’un eskil esin perisinin bulduğu ve italyan şiirinin yinelediği en tatlı aşırılıkları, en abartlı küçültme eklerini yeniden keşfediyorlardı. kumsalın ince kumu üstündeki deniz saçaklarının, hepsi hem aynı, hem farklı dalgaların aralıksız geri dönüşünü duyumsuyorlardı dudaklarında ve yüreklerinde.
    ah şen, bitimsiz bağlılık, sen yok musun!”
  • 9-10 sene önce kadıköy'deki yky mağazasından satın alıp kütüphanenin arka taraflarında unuttuğum bu roman geçenlerde şans eseri yeniden elime geçti ve sonunda okuyabildim. balzac'ın diğer romanlarına kıyasla pek bilinmeyen bi' eseri bu.

    romanın önsözünde de belirtiliği gibi çoklu okumalara açık. buradan sonrası eseri okumayanlar için spoiler sayılabilir.

    l'enfant maudit temel olarak, orta çağ ve onun derebeylik gibi kalıntılarının çöküş başlangıcını ve bunun sonrasında yaşanacak dönemin tohumlarının ufak ufak atılmaya, o güne kadar hor görülen değerlerin kapatıldıkları yerden çıkmaya başlamasını (aydınlanma) metaforik olarak anlatıyor.

    dük ve onun umut bağladığı küçük evladı avrupa'da yavaş yavaş çökmekte olan orta çağ ve onun getirdiği ''değerleri'' temsil ediyorlar; feodalizm, kaba-sabalık, bozgunculuk, gelenekçilik, sanat ve bilimi hor görüp özellikle bilimle uğraşanları bi' nevi büyücü olarak nitelendiren müthiş cahil ve yabanıl diyebileceğimiz bi' anlayış...zavallı annesinin bir tanesi etienne ise (büyük oğul) bu düzen (dük) tarafından kabul edilmeyen adeta kendi kaderine terk edilen, yıllarca üvey evlat muamelesi gören, annesi ve öğretmenleri tarafından müzik, edebiyat , doğa bilimleri eğitimlerine tabi tutulmuş biridir. ancak etienne aynı zamanda son derece kırılgan ve naiftir. bedensel olarak da çok zayıf... toplumsal yaşamla hiçbir bağı yoktur. kendi düşünceleriyle doğa içinde 'sarhoş' olarak yaşamını yalnız olarak sürdürmüştür sarayın müştemilatlarında ve onun çevresindeki kumsalda. farklı nedenlerle benzer şekilde izole edilerek büyümüş hekimin kızı gabirella ile yaşadıkları platon vari aşkın sonu (acımasız bi' derebeyi olan babasının planlarına uymadığından) her ne kadar felaketle bitse de, etienne babasının (düzenin uygun gördüğü gibi devamı için aldığı) başka biriyle evlenmesi yönündeki kararına açıktan karşı çıkmış ve ölmek üzere olan babasını yeniden evlenip erkek çocuk sahibi olmaya kalkacak kadar çaresizliğe itmiştir. böylece etienne (onda vücut bulan değerler) ,canı pahasına da olsa, insanı geleneğin köleliğinden kurtararak sürekli mutluluk ve özgürlük yolunda gelişeceği düşüncesinin tohumlarının ortaya çıkışını sembolize etmektedir.
  • iki farklı arkadaşımın hediye etmesine ve iki kez okumuş olmama rağmen bir türlü sevemediğim kitap. hikaye tipik epik bir hikaye, o nedenle bence okumak zaman kaybı. kitaba dair tek güzel şey balzac’ın betimlemeleri ve orçun türkay’ın çeviri başarısı.
hesabın var mı? giriş yap