• yapi kredi yayınları tarafından yayınlanan, henry de montherlant'a ait bir kitap. yaşlı ve bekar iki fransız'ın öyküsünü anlatır.
  • “evleri, "kabare"lerin gülünç, battal olmuş ön duvarlarını, yoksul ağaçları, sarılıklı, zayıf yüzleri, ölü yapraklar gibi kurumuş, cansız yaşlı elleri, donuk dişli ağızları, "gölge ağızları" bir kabuk, bir pislik cüzzamı kaplıyordu: her şey pislikte ya da gökten inen kurumda salamura olmuş gibiydi. bilmem hangi radyolar bir tür ezgisel kusmuk boşaltıyordu, sanki lokantaların tüm müşterileri elbirliğiyle, mezar-ötesi çayırlarında gölgeleri ağır ağır dans ettirecek bir cennet-dışı ezgisi çıkarmaya başlamışlardı. gençliğin bile gençlik olmadığı bu kalabalıkta ne iyiye, ne kötüye doğru canlı bir ilerleme vardı, yüzleri kadın yüzü kadın olan, erkeklerin en erkeklerinin bile birbirlerini kadın silahlarıyla öldürdükleri bu kalabalıkta, içgüdüsel olan, güçlü olan hiçbir şey yoktu: yapraklarda bir ak kurt kaynaşmasından başka bir şey değildi bu kansızlaşmış kitle. bu görünüm karşısında, her sağlıklı insan ancak bir çığlık koparabilirdi: ister isa, ister sardanapale olsun, ama bu olmaz! balzac paris'i "büyük bir çıban" diye adlandırır: izlenim daha çok irinli bir büyük yara izlenimiydi. kaldırımlarda elektrikli tabelaların bu kırmızı yansımalarının bedenlerinden çıkan kan olduğunu, bu nedenle böyle solgun olduklarını söylemek gelirdi insanın içinden. rachel caddesinin önünden geçerken montmarte mezarlığından gelmiş bir hava ve ağaç esintisiyle çarpılıyordu insan, sanki bu canlılar arasındaki yaşam yalnız ölülerin yollarındaki yaşamdı.

    burada hazzın ve aşkın bile günah görünüşüne bürünmesi, bu yaratıkların çirkinlikleri, esenlikten yoksun yanları yüzündendi; kendi başına ele alınan edimin şu ya da bu türünde değil de arzuladığımız, arzumuzun ereğinin aşağılık bir şey olduğunu düşünsek de arzuladığımız için utandığımız zaman günah olduğu doğruysa, işte günah sözcüğünün benimsenebilecek tek tanımı.”
hesabın var mı? giriş yap