• mesela diaraby adli ali farka toure parçasi kisik sesle ve demli çay ile dinlenebilir. bu sirada mesgul olunsa dahi kesinlikle aklinizi karistirmayacaktir; bilakis ise bereket katacaktir..
  • radioheadin thinking about you adli parçasini da keyfinizin yerinde oldugu yagmurlu bir günde dinleyebilirsiniz. hani yagmurla beraber hüzün çagrisimlarina gark olan çok insan vardirya, ona binaen diyorum ki bu parçayi söyle ortanin biraz daha üzeri bir keyif, hafif bir gülümseme ile yagmurun otobüs camlarini teget geçtigi bir yolculuk esnasinda fevkalade haz alarak dinleyebilirsiniz. unutmayiniz ki yagmur camlari teget geçip bazi bazi çiziktirirken siz o cama basinizi yaslamis, fakat bununla birlikte ufaktan da ritm tutmus olmalisiniz. ayaklariniz mesela, onlari kullanabilirsiniz. size dogru gelen, pis pis bakip zevkinizi bölecekmis gibi her adimda yaklasan hostese de kahve alabileceginizi tek hamlede söyleyebilirsiniz..

    tebrikler, afiyet olsun..
  • bab-ı esrar'ı dinleyecekseniz eğer ekranda mahsun süpertitiz olsun. elinde bir tavuskuşuyla, hayatın peşinde... ahmet uğurlu'nun muhteşem sefalet kompozisyonuyla.
  • dream brother dinlemelisiniz mesela hüzünle, jeff buckley'den.. kapkaranlık olmalı ilk önce ortalık, sonra yavaş yavaş aydınlanmalı. perdenin arkasında ışığı bekliyor olmalısınız sabırsızlıkla. öyle ki asırlardır ışığa hasret kalmış gözbebekleriniz ışığın ilk kırıntılarıyla yerlerinden fırlayacakmışcasına büyümeli davulun sert vuruşlarıyla. perde parçalanmalı, duvar parçalanmalı. her yanı kaplamalı ışık. gözleriniz öylesine kızarmış olmalı ki bir kan gölünün ortasında yüzen koca bir nilüfer yaprağını andırmalı irisiniz. yanmalı içiniz hüzünle. ağlamalı, ağlamalı, ağlamalısınız.. öyle ki üstünüz başınız sırılsıklam olduğunda fade out olmalı, kaybolmalısınız.

    kapkaranlıktan, apaydınlığa, ağlayarak, hüzünle...

    ve garkoldunuz ışığa.
    iyi ömürler dilerim gittiğiniz yerde; daha güzel tarifler dilerim!..
  • kapatın kapınızı. sinir olduğunuz, gerildiğiniz, stres yaptığınız tüm hadiseleri/insanları vesaireleri karşınızdaki boş duvara fırlatın gitsin. bulaşık bulaşık kalsın izleri duvarda, birazdan varlıkları anlamsız hale gelecek zaten. alın ellerinizi başınızın iki yanına.

    açın şimdi erkan oğur´un sizi hiçliğinize bir adım daha yaklaştıracak sesiyle şah hatayi deyişlerinden eksiklik kendi özümdeyi.

    bunu gün ağarana kadar tekrar edin.
  • önce marketten bir adet orta boy güzel kavun, 200 gram kadar peynir ve bir 35lik rakı alıyoruz.. kavunu güzelce dilimliyoruz, peyniri doğruyoruz, rakımızı açıyoruz.. daha sonra rakı bardağına birebir oranında olacak şekilde rakıyı ve önceden soğuttuğumuz suyumuzu koyuyoruz..

    oturuyoruz başına masanın.. açıyoruz erkan oğur'dan derdim çoktur hangisine yanayım'ı ve ne kadar derdimiz varsa gözümüzün önünden geçiriyoruz.. sonrası zaten kendiliğinden olacaktır..

    afiyet olsun..
  • cibelle cover'i ile tom waits - green grass:

    bulunduğunuz dünyadan sıkıldığınızda dinleyin. sözlerine dikkatle kulak verdiğinizde nehirlerin terse aktığını, balıkların yukarıda kanat çırptıklarını, gökkubbeyi bir tür kaykay rampası olarak kullandığınızı hissedebilirsiniz.

    aynı tarifi metin yazarları veya kreatif türden çalışmalar yapacak olanlara da tavsiye edebilirim. ilk dinlediğinizde zihin açar, tekrarlarında sakinleştirici etkisi vardır.
hesabın var mı? giriş yap