• osmanlı alemine ibrahim müteferrika nın getirdiği alet.
  • bay gutenberg in 1450 yılında yaptığı keşif.
  • osmanli'nin, getirip kullanmaya ba$lamakta 300 yil geciktigi makine.
  • matbaa; matbaa, kagit kesme ve film pozlama makinasinin yaninda, kimi baski oncesi-baski ve baski sonrasi ekipmanlari icinde barindiran, basim islerinin yapildigi, cogu zaman ajanslarla esgüdüm icinde calisan, mekânin ya da kurumun adidir.

    basim isini yerine getiren makinanin ismi ise "matbaa" degil "matbaa makinasi" (baski makinesi) dir.türkiye'de matbaa makinasi üreticisi denince, öncelikli olarak gestetner ve heidelberg isimleri zikredilir.
  • gavur icadı..
  • matbaa, osmanlı'ya, söylendiği gibi 300 yıl sonra gelmemiştir. isterseniz matbaa'nın tarihine kısaca bakalım:

    çinliler, dokuzuncu yüzyıl itibariyle matbaa makinasına* aşinaydılar. japonya'da onbirinci yüzyılda buddhist metinler matbu halde okunabiliyordu. şu farkla ki, bu makinalar oldukça uzun süreçlerin sonunda işlevlerini yerine getirebiliyordu. tabi, bu da gelişim gösterdi ve "gutenberg'in icadı"ndan yaklaşık çeyrek asır evvel, çin ve kore'de bu makinalar yaygın bir şekilde kullanılıyordu (türkistan'a ulaşmış olması dahi imkan dahilindedir).
    yeniden icat edilmiş yahut kopyalanmış olsun, bir şekilde matbaa 1440-50 seneleri itibariyle, artık avrupalılarca da kullanılmaya başlanmıştır. 1470'te paris ve venedik'e, 1474'te krakow'a, 1480-1500 yılları arasında ise ispanya'ya, almanya'ya ve iskandinav ülkelerine ve hatta rusya'ya dahi ulaşmıştır. kısa bir zaman sonra ise afrika'ya, amerika'ya, venediklililer vasıtasıyla balkanlar'a ve nihayet yahudiler vasıtasıyla da istanbul'a gelmiştir matbaa. portekizliler ise hindistan'a (1557'de) ve japonya'ya (1590'da) götürmüşlerdir baskı makinasını (böylece döngü tamamlanmış, çin, zaten icat etmiş olduğu makinayla, bir daha karşılaşmıştır). bu da, zamanın şartları dahilinde oldukça makul bir ulaşım hızıdır.
    (bkz. braudel, f., "(bkz: les structures du quotidien)" ss. 399-401)

    diyeceksiniz ki, yahudiler yalnızca dini kitaplarını basmışlardır; bu da statüko'ya halel getirmez. aslında şöyle söylemek lazım gelir, burası önemli:

    yahudilerin dini kitaplarını basmaları değil; osmanlı'nın tam anlamıyla klasik çağı'na tesadüf etmiş olmasıdır matbaanın osmanlı'ya girişinin sükûneti bozmamasının sebebi.
  • 3 sene boyunca yazlari çiraklık yaparak geçirdiğim kurumdur. temel olarak 2 bolume ayrilir. baskı bolumu ve sonrasi. baski bolumunde ofset ve eski sistemde tipo makinelerininden meydana gelen baskı makineleri vasıtasıyla çeşitli tipte baskılar yapılabilmektedir. genellikle entertip makinesiyle hazırlanan kuşun kaliplar vasıtasıya calışan tipo makineler heidelberg, ofset makineler gestetner dir. bu alanda matbaa sektorunde sürekli gelişim kaydedilmekte, çiraklık donemine oranla yeni yeni sistemler gün geçtikçe değişmektedir.
    bir de baskı sonrasi ciltleme ve bunun gibi temel işlemlerin yapıldığı mücellithane vardir. matbaacılığın zanaat kısmı burasıdır. baskı sonrası kağıtları harmanlama, bıçak vasıtasıyla kesme, ciltleme, tutkal, boncuk tutkal, hazirlama gibi işlemler burada yapılmaktadır.
    matbaalar yılbaşlarında takvim vb. gibi yazları ise düğün davetiyesi hazirlama işlerinde dolayı bu donemlerde yoğun çalışma temposuna sahiptirler. benim tanidiğim hiçbir matbaaci ibrahim muteferrika yi tanimaz.
  • matbaa tekniği şuna dayanır; elde edilmek istenen kopyanın negatifiyle veya tersyüzüyle kağıda aktarılmasıdır. bu tersyüz kalıp çin'de ve asya'da ilk çıktığı dönemde kelime kelime hatta sayfa sayfa yekpare tahta oyma kalıplar iken daha sonra yerini harflerin tek tek dizile bildiği kurşun tipo sistemine bırakmıştır. işte bu sistemi geliştiren gutenberg adlı alman kuyumcu ustasıdır. yani gutenberg matbaayı bulmadı ama onda bir devrim yaptı. bütün matbaacılarda ibrahim müteferrika'yı bilir. dikkat edilecek olursa hatta matbaaların çok olduğu yerlerde mutlaka ibrahim müteferrika sokağı veya caddesi vardır.
hesabın var mı? giriş yap