• mezhepler ve mezhep imamlarıyla ilgili çok ciddi çalışmaları olan, hayatını islami ilimlere vakfeden, yaşadığı yıllarda zamanının en büyük islam hukuku profesörlerinden biri olan kıymetli insan.
    1974 yılında vefat etmiştir.
    eserlerinden bazıları: islamda fıkhi mezhepler tarihi, ebu hanife
  • 1898-1974 yılları arasında yaşamış mısır alimi. islam'da itikadi, siyasi ve fıkhi mezhepler tarihi kitabının yazarı.
  • mısırlı sünni otoritelerdendir. siyasi mezheplerin birbirleri arasındaki davranışlarını incelerken anlatmış olduğu bir olayı aktarmakta fayda var bilhassa da şu günlerde, ışid terörünü yorumlamak adına. ebu zehra'nın naklettiğine göre hariciler, kafile halinde bir hristiyana ve bir müslümana rastlarlar. müslüman kişi, ulemadan abdullah bin habbab'dır. ona, inanca dair bir soru sorulur, cevabı beğenilmeyince ise abdullah bin habbab hemen orada öldürülür. cinayeti işleyen grup, öldürdükleri kişinin yanındaki hıristiyandan da hurma almak ister. hristiyan kişi, korkusundan dolayı elindekilerin hepsini verecek durumdayken parasını ödemeden almanın yanlış olduğu yanıtını alır. nakledildiğine göre hıristiyanın cevabı şudur: "ne garip! abdullah bin habbab gibi birini öldürüyorsunuz da bizden hurma mı kabul etmiyorsunuz?."
  • recm karşıtı olduğu ve katıldığı bir toplantıda bunu dile getirdiği söylenmektedir.

    -1972 yılında libya''da bir islam alimleri toplantısı yapılıyor. toplantının konusu, ülkenin kanunlarını yabancı unsurlardan temizleme ve islâmîleştirme. bu toplantıya katılanlar arasında yusuf kardavi, muhammed ebu zehra, ali el-hafîf, mustafa ez-zerka, subhî es-salih, huseyn hâmid hassab, abdulaziz âmir gibi tanınmış alimler var. kardavî, bu toplantıda ebu zehra''nın çıkışını “bir bombanın fitilini ateşledi” ifadesiyle veriyor ve –özetle- şöyle devam ediyor:
    “o toplantının yıldızı tartışmasız olarak üstad muhammed ebu zehra idi. en çok o konuşuyor, her konuşanın ardından tenkitlerini ve görüşlerini ifade ediyordu. bir ara ayağa kalktı ve şunları söyledi:
    “ben islam hukuku ile ilgili bir görüşümü yirmi yıl açıklayamadım, şimdi, rabbime kavuşmadan önce, “bana niçin açıklamadın, hak bildiğini söylemedin” diye sorulmaması için açıklayacağım. bu görüş, evlilerin zinasının cezası olan recimle alakalıdır. benim kanaat ve reyime göre bu ceza yahudi şeriatında vardı, peygamberimiz ilk zamanlarda bunu kaldırmadı, sonra nur suresi geldi, orada zinanın cezası –evli bekar, kadın erkek herkes için yüz sopa olarak- kondu ve recim kaldırıldı.
    “bu reyimi üç delile dayandırıyorum:
    1. allah teala nisa suresinde, hür olmayan insanların zinasının cezası, hür olanlara verilenin yarısı kadardır” buyuruyor. recim bölünemez bir ceza olduğuna göre cezadan maksadın yüz sopa olduğu ortaya çıkıyor.
    2. buharî''nin naklettiği bir rivayette abdullah b. evfâ''ya, “recim, nur suresi gelmeden önce mi yoksa sonra mı uygulandı?” diye soruluyor, “bilmiyorum” cevabını veriyor. şu halde recim uygulamasının, yüz sopa uygulamasını getiren nur suresinden önce olması ve bu sure gelince onun kaldırılmış bulunması kuvvetle muhtemeldir.
    3. “recim cezası ayet olarak kur''an''da vardı, lafız olarak kaldırıldı, ama hükmü kaldırılmadı” şeklindeki rivayeti akıl ve mantık kabul etmez; hükmü kalacak olan bir ayetin lafzı niçin kaldırılsın?!
    “üstad sözlerini bitirince hazır olanların çoğu ona hücuma kalkıştılar ve fıkıh kitaplarında mevcut bilgiler ile karşılık verdiler, fakat üstad görüşünde ısrar etti.”
    oturum sona erince yusuf kardavi, ebu zehra''nın yanına geliyor ve bu konuda, onunkine yakın bir görüşünün olduğunu, “recimin değişmez ceza (had) değil, uygulayıp uygulamamak yöneticilere bırakılmış “tazir” çeşidinde bir ceza” olduğu kanaatini taşıdığını ifade ediyor. üstad ebu zehra bunu da kabul etmiyor ve şöyle diyor: “yusuf, allah''ın rahmet armağanı olan muhammed mustafa (s.a.)in, ölünceye kadar insanları taşladığını akıl kabul eder mi? bu yahudi şeriatına ait bir cezadır ve onların taş kalpli oluşlarına da uygun düşmektedir.
    sonuç:
    islam alimleri arasında recim cezasının değişmez bir ceza olmadığını veya yahudi şeriatına ait olan bu cezayı islam''ın kaldırdığını ve şeriat adına uygulamanın mümkün ve caiz olmadığını savunan önemli isimler vardır. bu sebeple günümüzde islam aleyhine kullanılan ve insanları islam''dan korkutmaya yarayan bir cezayı sahiplenmek ve savunmak uygun değildir.
    hayrettin karaman-
  • günümüzü, geçmişimizi ve islam dünyasını anlamak için; mezhepler tarihi kitabını okumakta fayda var diye düşünüyorum.
hesabın var mı? giriş yap