• bir arkadasinin evine gider, kapiyi calar, iceriden kim o derler, o da her zaman ki gibi "ekmekci" der, iceriden "biz ekmek istemedik" cevabi gelir...darbe sonrasi cezaevindekiler icin cok ugrasmis, konuyla en fazla ilgilenmislerden biridir...iyi adamdi, erken gitti...
  • kendisi az biraz yanik (bkz: esmer) imis. vakti zamaninda bab-i alide bir moda peydahlanmis, arap asagi-arap yukari diye. herkes birbirine arap der olmus. garibim (bkz: nur icnde yatsin) kendisine der zanneder, bozulurmus. sonra bir gun ogrnmis ki meger bab-i alide o devir herkes arap imis. oldugu zaman cumhuriyet ankara burosuna gitmis idim, odasinin her tarafi domuz biciminde cesitli esyalarla dolu idi.
  • gazetedeki* odasinda hic kullanilmadan eskimis bir greenscreen bilgisayar bulunan, sevimli, tatli dilli, gungormus merhum yazar.

    makalelerini, nuh nebi'den kalma eski bir daktiloda yazardi. gazeteden arkadaslari, isini daha kolay gorsun diye modern daktilolar, yazi makineleri ve yukarida sozugecen bilgisayari almis kendisine fakat rahmetli bir turlu alisamamis bu meretlere.

    nitekim, vefat ettiginde, makarasindaki kagitta yarim kalan yazisi ile hala bu eski daktilosu duruyordu odasinda.
  • domuz etini çok sevdiği için babıali'deki hasımları tarafından soyadına da gönderme yapacak şekilde "domuzcu mustafa" olarak bilinirmiş.
    domuz etinin faziletlerinden bahis açardı kimi zaman.
  • domuz yetiştirilmesinin ve domuz eti üretilmesinin (dinsel nedenlerle, ancak hep yapılageldiği üzere iki yüzlüce sudan bahanelerle) engellenmesine karşı mücadele ettiği için islamcılar tarafından "domuzcu mustafa" olarak aşağılanmaya çalışılan kişi.
  • yazdıklarını okumayan, neye neden karşı çıktığı, neyi neden savunduğu bilmeyen kişilerin, kulaktan dolma, kıçtan uydurma söylentilere dayanarak hakkında ahkam kestikleri kişi. hayır adam yaşıyor olsa, 12 eylül döneminde herkesin ters çevrilip kendi kıçına saklandığı günlerde yaptığı gibi, kimseye papuç bırakmazdı. emin olun, yaşarken kimse dil uzatmaya cesaret edemezdi.
    dil uzatan bu taifenin en rafine geçineni olan mehmet şevket eygi de türkiye de masonluk adlı kitabında benzer bir şey yapar ve ısrarla "merkum mustafa kemal" der, biri hesap sormaya kalktığında, "merhum yazmıştım, dizgi yanlışı olmuş" yalanını cebinde hazır bekleterek. böyledir bunlar...
  • fazıl hüsnü dağlarca mustafa ekmekçi'yi şöyle anıyor:

    ekmekçi

    yayınlamıştı dergisinde
    "ikili anlaşma anıtı"nı
    çağrıldı yargılandı kim bilir kaçıncı kez
    suç adam

    esmiş yıkık evlerle dolu bir yel
    konya bozkırından
    basının başkentini yaşar
    köy adam

    ne olmuştur nerde olmuştur niye olmuştur arar o
    bulur ulaştırır çabucak
    karanlıktaki okuyucusuna
    bütün gizlere dönük duyum kulesi adam

    günlük olay saysanız bile siz
    ne yazsa
    geleceğin kapılarını omuzlar gibidir
    devrime adanmış adam

    yayın saraylarında değil
    tek soğana eşitçe bölünmüş küçük sofralarda
    toplumun eline sımsıcak değer
    ekmek adam

    *

    ferhan şensoy da böyle güzel değer biliyor:

    fazıl hüsnü dağlarca

    üstümüzden her an uçak geçiyor
    herkes uçuyor
    hiç uçmayan da var
    onlar uçaklara bakıyor
    kuş olmayı düşlüyor
    uçmayı özlüyorlar
    sabah elimi yaktı gasta
    ekmekçi'yi yazmış usta
    söylemenin kalfasıyım
    ustalıkta gözüm yok
    öz söyleyen hastasıyım
    niçin yeganedir
    koskoca yüzyılımızda
    fazıl hüsnü dağlarca
    ovalarken dilimizi
    hüsnü dağlarca ovalarca
    doksanüç yaşın kutlu olsun usta
    bu kadar siste pusta
    cumhuriyet cumhuriyete kuluçka
  • yazılarıyla bir döneme damga vuran, insanlara okumayı sevdiren büyük üstad.
  • bu aralar çağdaş yayınevinden çıkarttığı aralık 1996 basımlı öksüz yamalığı adlı kitabını okuduğum yazar . ekmekçi kitabında köy enstitülerinin kuruluşunu ilkelerini kapatılış öyküsünü belgeleriyle anlatmış köy enstitüleriyle ilgili bilgi edinmek için gerçekten belgelere dayalı bu kitapta insana aradığından fazlasını buldurmuş yazardır.
hesabın var mı? giriş yap