• kitabı özetlemek için söylenecek en kısa ifade insanın şehvet duygusunun aziz bir insanı getirebileceği noktanın boyutudur.

    yanlış anlamayın şehvetten kastım, bir erkeğin kadına veya daha doğru ifadeyle kişinin duyguları yönünde arzuladığı bir insana duyguları değil, içinden arzuladığı herhangi birşey olabilir. yani eski mısır'da firavunlar yemeğe karşı şehvet duyarlarmış, şimdiki insanlar paraya ve makama şehvet duyabiliyorlar ve bunun için elindeki en değerli şeyleri feda etmekten çekinmiyorlar. yine bugün bir kadını arzulayan erkek ailesini yıkabiliyor çocuklarını açıkta bırakabiliyor. şehvet benim nezdinde faydanın fazlasının zarar olduğudur.

    kitabımızın ana kahramanı claes, balzac,a göre gayet bir fransız beyefendisi aynı zamanda yakışıklı ve ahlaklı bir insan. evlilik yaşı geldiğinde aradığı kriter ise tamamen kalp güzelliğidir. bu sebeple soylu olmasına rağmen topal ve kartal burunlu-burada kartal burunlu olmak iyi bir özellik mi yoksa kötü bir özellik mi kestiremiyorum- bir kadınla evleniyor. karısını çok seviyor sırf karısı istedi diye fransız ihtilaline rağmen evinde dini ayinler yapıyor. çocukları oldukça onlarla çok ilgileniyor karısına muhabbet besliyor. tam 15 yıl boyunca rüya gibi bir evlilik

    üstte şehvetten bahsetmiştik adamımız claes ilme şehvet duyuyor ve 15 yıl sonunda şehveti evliliğinin ve çocuklarının önüne geçmeye başlıyor. burada daha ayrıntılı bahsederek kitabı okumak isteyenlerin heyecanını kaçırmak istemiyorum.

    kitabı şiddetle tavsiye ediyorum çerez niyetine okunabilecek bir kitap heleki claes'te kendinizden birşeyler bulmaya başlayınca unutulmaz kitap sizin için unutulmaz bir seviyeye çıkabilir.
  • --- spoiler ---

    spoyler şeysi arasına spoyler yazılsın
    --- spoiler ---
    birbirini deli gibi seven iki insanın öyküsünü anlatıyor (şuan kitabın ortalarındayım ama dayanamayıp yazıyorum) olay su ki hanimefendinin kocası bir kimya macerasına dalıyor ve başarılı olursa şan, şöhret, şeref ve ailesine mutluluk getireceğini düşünüyor, ki insanın ne kadar doyumsuz olduğu çıkarımını yapıyorum şuan çünkü bu aile çevrede tanınan ünlü ve zengin bir aile öyle ki çiçeklere bir servet ödüyor, tabloları ve çeşitli eşyaları bir servet değerinde. ona rağmen hanımefendinin kocası kimya işine girişip altın ve envai çeşit değerli taşlar elde etmeye çalışıyor.
    bu durumda da karısını ihmal ediyor ve karısı üzüntü ve stresten ölüyor. ama halbuki beyefendi ailesinin daha iyi bir durumda olması için çalışmıyor muydu? şimdi bu durum o aileyi felakete götürdü. karısının bu yüzden öldüğünü öğrenen beyefendi ise çalısanlarından birine laboratuarını yok etmesini istiyor.
    hayat böyle işte iyi şeyler yapacağız, yapıyoruz, yaptık diye düşünürken bir yerleri kırıyor, parçalıyor ve hatta romanda olduğu gibi fark etmeden öldürebiliyoruz. ve yapmış olduğumuz şey veya yapmakta olduğumuz şey o zaman bize hicbir fayda getirmiyor.

    sanki getirse neye yarar ki? bir kere senin için önemli olan seyi kaybetmissin, aracın uğruna amacını kaybetmişsin ne çıkar bu ışten değil mi?
    bir de şunu fark ettim, ister istemez romandaki karakterlerin psikolojik durumunu teşhis ediyorum sanırım. daha önce yazdığım gazap üzümleri incelemesinde de böyle birşey yapmıştım.

    kim bilir belki de beni mutsuzluğa iten şey insanları, kitaplari, filmleri ve diğer şeyleri inceleyip ne kadar sahte bir davranış görmek ve gerçeklerin de aslında ne kadar acı verici olduğunu görmemden kaynaklıdır.

    bu arada dedigim gibi kitabi yarisina kadar okudum devamında ne olur bilmiyorum eğer ekleme yapmak istersem editlerim zaten. romanda buraya kadar geldim, ayrıca ilk sayfalarda da hiç bir şey anlamamıştım.

    kitabi bitirdim ekleme yapayım;
    bir insan 16-17 yil boyunca hicbir şey kazanmadan nasıl oluyor da isteği, arzusu sönmeden ölüm anında bile böyle bir amac uğruna çaba gösterebiliyor anlayamıyorum, gerçekten herkes böyle olsa dünya nasıl olurdu acaba. adam dahi mi bilmiyorum ama bu çalışması onu dahi olmasa bile bir dahi yapabilecek nitelikte. zaten son nefesini verirken formülü ve amacına nasil ulaşacağını da çözüyor. acaba son nefesini verdirken ne hissetmiştir, mutlu mu yoksa amacına ulasip uygulanamadığı için mutsuz mu, yada ailesine yeterli vakti veremediği için pişman mı? gerçekten cok guzel bir kitaptı, ilk sayfaları anlamama rağmen bayıldığım bir kitap çünkü bay claes beni bu bitmeyen arzusuyla, eşine olan bitmeyen sevgisiyle (ve eşinin ona olan sevgisiyle) kendisine hayran bırakan bir karakter oldu.
hesabın var mı? giriş yap