• bazılarına göre hayatın amacı olarak gösterilen, bazılarına göre ise anlık olarak doyuma ulaşmanın en güzel yolu.

    çeşitli şekillerde oluşabilecek bu eylem, bireyden bireye farklılık gösterir*. fakat şu bir gerçektir ki, bu dönemin koşullarına göre insanların %90'nının mutlulugu para ile eşdeger tutması, yüzlerce sene önce söylenmiş, bir söze hak veriyor. "para para para"*

    bir çok bireyin para kazanma ve kariyer sahibi olma amaçlarının sonunda mutlu olamadıklarını görmeleri ile sonuçlanan bu çaba içerisinde, daha çok kariyer sahibi olamamış, yada zengin olarak tabir edemeyecegimiz insanların doyuma ulaştıgı ve mutlu oldugu gözlerden kaçmamaktadır.

    önemli olanın insanın kendini tanıması ve mutlu oldugu ortamlarda bulunması ve kendini bazı hedeflere yonlendirmek suretiyle mutlu olamayacagı anlaması gerekir.
  • mutluluk yakalanmaya çalışılırken hissedilen, yakalandıkdan sonra kaybolan bir hisdir. aslında mutluluk diye sınırları çizilebilecek bir olgu yoktur. mutluluk kaçma-kovalama gel-gitleri arasında bi yerdedir. ona doğru yürürken, amaca ulaşmak üzere iken ortaya çıkan anlık bir duygudur. hiç bir zaman sürekli olamaz.

    mutlulugu compton saçılması ve quant denen enerji paketlerine benzetebiliriz; mutluluk, bir enerji seviyesinden -amaç- diger enerji seviyesine geçerken ortaya çıkan bir enerji paketidir. ve her kişi için farklı değerler alabilir. her ust düzey enerji seviyesi için enerji gereksinimi giderek artar. bu da daha fazla kasmak demek oluyor. ne kadar yüksek enerji düzeyinde iseniz, o kadar zor mutlu olursunuz.
  • kıskanılır. ve biri gelir yaka paça elinizden hunharca alır.
  • "demek ki kaçan bir şey bu" diye düşündüğüm.

    kısa mesafe koşucusu gibi hızlı koşan bir an mı, yoksa hayal midir ki kolay kolay yakalanmaz?

    ya dizlerde derman yoksa?
    kalpte umut kalmamışsa?

    elde var hiç.
  • iki üç ay sürer. bırakmak istemezsiniz. mutluluğunuz başka bir mutluluk yakalayınca mutsuz olursunuz tabi. hiç hoş değil.
  • ömrünü kısaltır. daha uzun ömürlüsü için:
    (bkz: mutluluğu kovalamak)
  • ''mutluluğu arama! aradığın yerde olmayacak, bulunca tadını çıkar!hep sende kalmayacak..!''
  • herkesin bu dünyadaki en temel çabası.

    bütün koşturmacanın sebebi bu kadar basit bir nedene dayalı. dünyadayken cennetimsi bir yaşam sürmek için. oysa böyle bir şey gerçekten mümkün değil. inançlı bir insan için asıl hayat ikinci dirilişle başlar. ve böyle birisi, bu dünyaya cenneti yaşamak için gönderilmediğini bilir.

    cennet sadece cennette yaşanabilir. ne yaparsan yap, hangi lüks otelde kalırsan kal, hangi kızı ya da erkeği sahiplenirsen sahiplen, hangi giysiyi giyersen giy, hangi en iyi yemeği yersen ye, bu hiç fark etmez. sonunda ecel gelir ve sen, bir garibanın köşeye büzüşüp ölmesinden farksız ölüverirsin.

    zaten en hedonist olduğunu iddia eden biri bile asla yüzde yüz mutlu olamayacaktır. çünkü ilerde seni bekleyen bir ölüm varsa, sen asla tam anlamıyla mutlu olamazsın. çünkü mutluluğunun geçici olması, bir mutsuzluk sebebidir. üstelik yaşarken de, dünyanın en konforlu yaşamını sürüyor olsan bile, bir sürü sıkıntı verici durumla karşılaşacaksın.
  • büyük bir kedi kuyruğuyla oynayan küçük bir kediye sormuş:
    - "neden kuyruğunu kovalıyorsun?"
    yavru kedi yanıt vermiş:
    - "bir kedi için en güzel şeyin mutluluk; mutluluğun da kuyruğum olduğunu ögrendim. bu nedenle onu kovalıyorum, yakaladığımda mutluluğa kavuşacağım."

    bunun üzerine yaşlı kedi şöyle demiş:
    - "gençken ben de mutluluğun kuyruğum olduğuna inanmıştım. ama şunu fark ettim; ne zaman onu kovalasam benden uzaklaşıyor ve ne zaman kendi yoluma gitsem hep peşimden geliyor."
  • "zira tam da mutluluk için çabalayıp mücadele etmek, büyük talihsizlikleri kendine çeker." arthur schopenhauer - die kunst glücklich zu sein
hesabın var mı? giriş yap