• antropolojiye giriş kısmında metodoloji öğretilirken sıklıkla kullanılan bir terimdir.. manası ise farklı insan gruplarının sizin sahip oldugunuz kültürün dışında degerler taşıyabilecegine ihtimal vermemektir.. örneğin gayet evrensel olduguna inandıgınız şekspirin herhangi bir eserini afrikadaki bir kabileye anlatmaya çalıştıgınızda insanlar bunu anlayamayabilirler.. bunu anlamama nedenleri elebette kendilerinin de içinde bulundukları "naive realism" çıkmazıdır..bilgi eksikliği kaynaklı disiplin eksikliğidir bu anlayıssızlıga neden olan.. bir nevi farklılıkların olabilecegine karşılıklı bir çerçeveden ihtimal dahi vermemektir..
  • naive realism'in vücut bulmuş haline naif gerçekci denir ki, gerçekle onun soyutlaması arasında fark gözetememek demektir. futbolu savaşla karıştırmak, filmlerdeki kötü adamlara sokakta rastlanılınca dövülmesi` : erol taş`, roman kahramanlarının gerçek hayatta karşılıklarının olup olmadığı sorularıyla karşımıza çıkar bu.
    dış dünyanın idrak edilmesi anı, seyredilen bir şeyin gerçekten olduğunu sanan bir çocuğun düştüğü panik halini andırır. yaş ilerler, büyümeye, olgunlaşmaya bağlı olarak bu panik güdüsü yerini, karşındaki şeyin bir kurmaca olduğu düşüncesine bırakır, empatik haz alma denilen hadise gelişir.

    kurmaca ile hayatı karıştıran erken ergen toplumların vasata düşkünlüklerinin bir sonucu olarak sorgulanması menedilmiş kendi güç ya da güçsüzlüğüyle felç olma durumundan çıkmanın en iyi yollarından birisi de, düşünceyi kendine getiren naif soruların varlığıdır.
    bilmiş olmaya özenmekle sırf taklit ve ersatz bile olsa kapıldığı yükseklik korkusu muktedir özneyi, sorunun harekete geçirdiği naif eylemle bir yerden başlamaya itebilir ya da tam tersi düşünmekten davranmaya mecali kalmayan hamlet'i kendisine bir figür belleyerek yeniden üretir.
    camel paketinin üstündeki deve resminde gizli bir penis bulmaya kendini adamış insanlarla, uğurlu darbelerle su verilmiş müesses nizamın asil kan skalasındaki en üsttekilerinin benzerliğidir bu.
    something is rotten in the state of denmark diyerek, kağıt peçeteyle marifet seyrine buyuruyoruz, aksiyon da hazır üstelik: "hançere el basarız ki mahzunları asarız". ve "zakkum ayniyle zakkum sulasam da sulamasam da"` : adnan azar `

    don kişot'un saflığı biraz da olmayacak gibi gözüken isteklerin afallatıcılığının yarattığı geçici körlükte gizlidir. ve o körlük pekala bir vükuf da kazandırabilir, kazandırmalıdır.
  • "naïve realism" ya da "direct realism" ya da "common sense realism", objelerin gerçekte tam da bizim onları gözlemlediğimiz gibi olduğunu savunan görüştür.

    isminde yer alan "naïve" sıfatının hakkını verircesine saf/çocuksu bir yanı bulunan bu görüşün aksine biliyoruz ki bizim kırmızı bir elma olarak gördüğümüz ve algıladığımız şey aslında kırmızı olmayabilir (renk körlüğü?), gerçek bir elma olmayabilir (hiper-realist çizimler?) hatta belki hiç orada bile olmayabilir (şizofreni?). bu bakımdan tehlikeli bir yaklaşımdır da denilebilir.

    zaman zaman "gerçekçi" olmaya çalışan insanların olayları ve koşulları aşırı basitleştirerek yorumlarken farkında olmadan içine düştükleri yanılgının adı da olabilmektedir yani.

    bir inanış (belief), bir zihin felsefesi (philosophy of mind).
hesabın var mı? giriş yap