• esenlik içindeki nefs. nefs, yerine sıkıca yerleşmiş, iyi aydınlanmış bilinçlilik durumuna gelmiştir. nur’u almıştır, böylece onunla uyum içinde eylemde bulunur – makuldür, kötülükten arınmıştır ve iyi, onun çevresinde serpilip gelişir. iki nefs arasındaki farklılık ortadan kalkar, çünkü aşağı nefs gitmiş, gerçek nefs efendi olmuştur. kusursuz özgürlüğe ulaşmıştır insan.

    ayette şöyle ifade edildiğini gördüm:

    “ey esenlik içinde olan benlik, sen o’ndan, o da senden hoşnut olarak rabb’ine dön! kullarımın arasına katıl! gir bahçeme!” (kuran 89/27)
  • bu dereceye ulaşmış olana yüce yaradan der ki "ben senden razı oldum, şimdi sen de benden razı ol." ölmeden önce ölmeye ve varlıktan hiçliğe giden yolun giriş kapısıdır. ayrıca sufilere göre şeriat* ile gidebilinecek son noktadır.
  • ruh zeytinligindeki kavuşmadır.
    (bkz: ruh-u sultani)
  • ruhun ve nefsin birleştiği derecedir.
  • ölmeden önce ölünüz sözünün yaşandığı yerdir.
  • nefs i mülhimme basamağında kendi varlığı ile hakkın varlığının bir olduğunu anlayan kişinin, hakikati idrakte tatmine ulaştığı basamaktır.

    bazı kaynaklar bunu, allah'ın isimlerini kullanarak açıklarlar:

    buna göre nefs allah'ın isimlerinin terkibidir. allah'ın isimleri allah'ı özelliklerini tanımladığına göre nefs de allahın özelliklerinin bir karışımıdır. mülhimme basamağından emmare basamağına* dönmeyip mutmainne basamağına çıkanların farkına vardıkları şey, ilahi isimlerin bir terkibi oldukları halde bu isimlerin hepsini istedikleri zaman kullanamamalarıdır. yani kişi, hem varlığının hakkın varlığı olduğunu kabullenmiş, hem de allah'la arasındaki sınırın farkına varmış olur ve namaz, oruç, zekat neymiş, onlar cahiller için deme hatasına düşmez.

    tasavvuf kitapları kişinin kendi terkibatının dışına çıkıp allah'la bir olmasının yolunun ilahi emirlere tam uyumdan geçtiğini yazarlar.
    kitaplarda böyle anlatılıyor. okuyunca da teorik olarak kolay kavranıyor. ama benimsemek ve uygulamak kastırıyor. nefs-i levvame
  • tasavvuf ehlinin nefs i sınıflandırırken kullandığı kademelerden birinin ismidir.

    yukarıdaki tanımda sözü edilen sınıflandırmanın kur'an'da zikredildiği bir yer olmasa da "nefs i mutmainne" terkibi kendisi fecr suresinin 27-28. ayetlerinde zikredilir. burada itaat ederek tatmin olmuş / iç huzura ermiş nefs / kişi anlamında kullanılır. dolayısıyla herhangi bir sınıflamanın derecesi olarak temas edilmez kur'an'da, dürüst ve faziletli kimselere bir taltif mahiyetinde gibi durmaktadır. kur'ani bir terim olarak metnin akışı içinde daha net anlaşılması için aşağıda önce ve sonrası ile yer verilmiştir: (elmalılı mealinden)
    89:27 - ey, rabbine, itaat edip huzura eren nefis!
    89:28 - hem hoşnut edici, hem de hoşnut edilmiş olarak rabbine dön.
    89:29 - kullarımın arasına gir.
    89:30 - cennetime gir.
  • buraya gelen insanın %90 kurtuluşa eriştiği derecedir.
hesabın var mı? giriş yap