*

  • nazan bekiroğlu'nun şu aralar beni fena vuran hikaye kitabı
  • geçmişten gelen bir not defterinde bulunan birçok alıntısından birkaçı şunlar olan kitaptır;

    "ben karadeniz kıyısı, xx. asır sonları ve taşra..
    ve siz bana bu kadar az ve bu kadar çok olmuş oluyorken.
    hepsi bu."

    "denizlere, yüzmesini bilmediğim denizlere dalmak istemiyorum artık."
  • yayınlanışının 10. yılı münasebetiyle timaş yayınları tarafından yeniden basılan şahane kitap.

    (bkz: http://www.zaman.com.tr/…756e206d6173616c6c6172c4b1)
  • yeni basılmış versiyonunun 35 ytl gibi bir fiyattan satılmasına hayret edilmis kitap. nitekim 100 sayfa bilem degildir. icerigi on yüz bin sayfa degerindedir, o ayrı.
    biz kütüphanemizdeki yıllaar yıllaar önce aldığımız versiyonla idare edicez.
  • "bilsem ki benim gibi duydular, benim gibi agladilar, benim gibi nefret ettiler. belki o zaman hiç mesele kalmayacak. hatta hatta o, başında kocaman bir roma rakamı ile "ii" ile ii. mahmut olmaktan cikarak, onumuze surulen resmi kılıklı tarih kitaplarindan sokağa, yanıma, odama inecek.
    sicakligini duyacagim. "padisahimiz efendimiz mahmud-i sani" veya işte mahmut, sadece mahmut olacak. ete, kemige, kokuya burunecek. veya tam tersi.
    benim gibi olmadiklarina, hatta hatta hiç varolmadiklarina, tamamini butun asklari, kanları, eser, esrar ve maceralari ile benim vehmettigime inanabilsem, yine mesele kalmayacak"

    nun masalları

    etkilendigim 5-10 eserden birinden okudugum ve o tarihte altini cizdigim paragraf..
    bir digerini(isim benzerini) de zikretmeden olmaz:
    murathan mungan "lal masallar"
    ve her ne hikmetse iki kitap da okumasi icin verdiklerimden defalarca kez donmemis ve hırsla en az 2 ser kere satin almisimdir..(ille de kutuphanede olmali)
    lakin hala kitapliktaki yeri bos
  • özel nun baskısıyla satışa sunulan ve benim 800. kitabına sahip olduğum nazan bekiroğlu kitabı..

    "içinden şiirsiz geçilemeyecek kadar derin gözleri vardı" diye bir tanım cümlesi barındırır içinde. (sy 58)
  • "anlatmasam aşkım beni yok ediyor, anlatsam ben aşkımı" gibi onlarca muhteşem cümle barındıran nazan bekiroğlu kitabı.
    bir tek şu cümlesi için bile okunur bu kitap.
  • kitabın son bölümü yazarın aynı zamanda doçentlik çalışması olan, divan edebiyatı şairlerinden nigâr hanım ismini taşır:
    "nihayetinde her şarkı kendi sonuna kadar vardı.."
  • "şimdi hattat bana sevgini söyle.

    bana aşkını söyle.

    söyle ki yaradılışının özünde zaten ezeli aşk bulunan şu alemi birlikte kucaklayalım. çünkü o tek kişinin kucaklamasıyla yetinemeyecek kadar geniş ve derin. tek kişinin tek başına bilemeyeceği kadar geniş ve aydınlık.

    bana sevgini söyle.

    bana aşkını söyle.

    senin aşkından, senin aynanda evvela göreyim.

    kendi güzelliğime hayran olayım. nekadar güzel yaratılmış olduğumun farkına varayım. ben ağlayayım ve sen bana, ne kadar güzel ağlıyorsun, göz yaşların ne kadar güzel, de. bana sonsuzluğa dair birşey söyle.

    de ki varlığıma, de ki varlığına, de ki mutlak olana açık yollara inancım pekişsin. de ki onun varlığından haberdar olayım. güzel başını tahta bir rahleye dayayarak sen de ağla. var olmuş olduğundan ve dahi var olmuş olacağından emin olayım. bin bir türlü çeşitlemesine dalarak alemin evvela, bin bir merhalesinden, bin bir vadisinden geçerek; var olmayanın, gözle görülmeyenin mutlak güzelliğinde bulalım kendimizi.

    ve öyle bir an gelsin ki varlarla yetinmeyerek artık, yoklukları seçelim. aynalarda görünmez olalım.

    şimdi hattat, şimdi bana aşkını söylemelisin.

    şimdi bana sevgini söylemelisin."

    varlıklarla yetindirmeyen, yoklukları aratan ve bulduran bu sayede, işte böyle bir kitap. okunası değil, yaşanası.
hesabın var mı? giriş yap