*

  • blues un 19 yuzyil sonlarinda kaynagini aldigi, amerika kitasinda yer alan ve zenci kolelerin nagmeler mirildanarak pamuk tarimi yaptiklari mekanlar
  • bu tarlalarda çalıştırılmak üzere gemilere doldurulan afrikalıların çok azı amerika kıtasına kadar canlı kalabiliyordu. ölenler ise köpekbalıklarına atılıyordu. pamukbalığı olarak bilinen türün adı bu basitleştirilmiş cenaze törenlerinden gelir. pamukbalıkları bu yolla o kadar çok yiyecek bulmuşlardır ki gemileri izlemek günümüze dek sürdürdükleri içgüdüsel bir davranış halini almıştır
  • kita, ulke, ve muzik turunden bagimsiz olarak pamuk ekilen her tarlaya pamuk tarlasi denir, yurdumuzda cukurova bolgesinde cok bulunurlar diye acikliyabiliriz..
  • (ara: tarlalari)
    (ara: fields)
  • radyo anadolu isimli eski bir radyoda yayınlanan blues programının adıydı
  • küçük parmakların çalıştığı yerler.
    pamuk tarlası demişken bir hatıramı buraya eklemek istedim.
    pamuk tarlasının kuşattığı bir eve misafir olduk geçenlerde.farklı bir kültüre tanık olduğumuz kına gecesi eğlencesinden sonra,eve döner dönmez yün yatak serildi odanın en güzel köşesine,hemen yanıbaşında odun sobası. odun sobası diyorum lakin kömür koyduklarını görmedim. yatak serilirde yorganlar gelmez mi. şairin de dediği gibi temiz bir yatak,yastık ve yorganın hatta çarçafın bile farklı renklerde dans ettiği bi odada; ateşin sesini dinlerken , tavana yansıyan halini izlerken uykuya dalmak , günümü özetleyecek düşüncelere dalmak isterdim fakat sobanın ateşi uzun sürer mi. odun bu, yanıp kül olur söner. zaten sohbetin ciddiyetinden bi müddet uykuyu istememişti gözlerim. sonra günün yorgunluğuna pes ettip , 6 kızla sabaha merhaba demiştik.içlerinde en büyükleri bendim fakat en önce kalkan ben olamadım.evin 16 yaşındaki kızı güne çoktan merhaba demişti bile. haydi kızlar kalkın demeye kalmadan kendimi bahçeye attım. inek ve tavukların aynı bahçede olduğunu görmek beni pek bi neşelendirmişti. elbette bi yandan kendime de kızdım. ya hu bizim bahçede gördüğün manzaraya bu farklı bakışım neydi? ah işte gurbet , tavuktan bile nem kapıyor. tavukları izlerken sonunu göremedim bir pamuk tarlası. pek yorulmuş olmalılar ki bu tarlayı makinaya toplatmışlar. makina bu, narin mi sandınız. güzelim verimli tarlayı talan etmiş. mahsullerin bi kısmı ezilmiş, bi kısmı kozağında öylece beklemedeler. az ötede evin en küçük kızı belirdi,omzuna yüklemiş sobanın kovasını,külünü temizlemeye gitmiş. aklıma bianda annem geldi,bilmem kaç yaşıma kadar sobayı ateşletmemişti.buranın annesi kötü değil elbette,burada herşey ciddi.ev kalabalık.işler yoğun.patlıcan mı közlemedik,gelin mi çıkarmadık,daha neler neler.akşam olduğu vakit ,bir yaş daha büyüyüp ayrıldım o temiz köyden.yüreğimde hala bir pamuk tarlası. bir pamuk tarlasının ötesinde kendini yalnız hisseden bir kız çocuğu,ağlamaklı,yarınlardan endişeli fakat hayalleri kardelen kokulu.
hesabın var mı? giriş yap