pozisyon

• sekil, konum...
• cinsel munasebet icin bir suru pozisyon vardir... ve bu sozlugun degisik yerlerinde bu pozisyonlardan bahsedilmektedir. (bkz: 69) (bkz: bacak omza) (bkz: silah omza)
• (bkz: pozisyon zarı)
• bir duruş, bir bakış sahibi olmaya yönelik oturuş.
  (bkz: pozisyon almak)
• bankacılık terimi. bir bankanın, hazinesindeki tl ve yabancı para miktarına göre durumunu belirlemesi ve durumuna göre aksiyon alması, yani kredi satıp satmayacağına, hangi cinsten kredi satacağına karar vermesi.
  bankacı sevgili telefonda "şu an müdür beyle pozisyon alıyoruz hayatım, seni ararım birazdan" dediği zaman endişelenmek yersizdir yani.
  (bkz: pozisyon almak)
  (bkz: açık pozisyon)
• http://www.condoms.au.com/positions/positions.html
• is imkani, aslinda tam anlamiyla is anlaminda kullanilan, bu haliyle komiklesen kelime.
  
  örnegin: 'arkadaslar size bahsettigim pozisyon icin baska birini bulmuslar, cv göndermeyin...v.b.
• futbolda kacirilan goller yerine kullanilan sozcuk.
  orn:girdigimiz iyi pozisyonlar oldu ama ...
• meg wolitzer'in artemis yayinlari'ndan cikan kitabi.
  
  "2006 orange prize adayı, n.y. times çok satarı bir aile komedisi!
  
  pozisyon hem seksle ilgili hem de değil. ama seks hikâyedeki en önemli metafor, bir motor tabii. wolitzer müthiş bir duyarlilikla okuyucusuna seksin değerini, acisini ve keyfini hatirlatiyor. bir neslin cinsel özgürlüğünün sonraki neslin mahvina nasil sebep olduğunu ironik biçimde ortaya koyuyor.
  
  zekâ ve kendine has bir espri yeteneğiyle dolup taşan pozisyon, cinsellik ve cinsel devrimin dibine dek yaşandığı döneme ve takip eden yıllarda bu acayip devrimin etkilerini fazlasıyla hisseden orta sınıf amerikan ailesine ustaca bir bakış fırlatıyor.
  aile içi yabancılaşma anlamına gelen ve gilbert sendromu denen, çok sık görülen ama zararsız bir hastalığın çağdaş edebiyat versiyonu diyebiliriz pozisyon için. herkesi bir miktar kötü gösterebilir ama kimse bu hastalıktan ölmez ya da hapse düşmez.
  pozisyon, aşkın şaşırtmacalarını harika bir biçimde veriyor ve insanların oynadığı başkasını suçlama oyunlarını hayran kalınacak şekilde iyi anlatıyor. tabii bu arada da kendine has sertliğini ve espri yeteneğini de konuşturuyor. wolitzer en iyi komedinin kötü niyetli olması gerektiğini gayet iyi biliyor!" [kitaptan]
• seksteki ve futboldaki ortak tabir.