*

  • avustralya underground'una haysiyetli fanzinlerle katkida bulunurken shivers isimli makalesi sayesinde nick cave klaninin ilgisini ceken ve klana katilmaktan cekinmeyen muzik yazari/fanzinci/muzisyen/ilah. the birthday party miladi yazilirken en aktif uye oldugundan dem vurulur. crime & the city solution'in as elemanidir. the bad seeds'e katkilari unutulmaz. iki albumluk (get lost/don't lie! ve i'm never gonna die again) these immortal souls'un kurucusu ayni zamanda. nikki sudden ve lydia lunch ile ortak calismalari akillara durgunluk verir. ruh ikizi mick harvey'nin produksiyonlarina katilmakta, solo albumu teenage snuff film'in keyfini surmektedir.
  • (bkz: shivers)
  • karaciğer kanserine yenik düşmüş ve yaşama gözlerini yummuştur...
  • gidişi 2009'un son yamuğu olmuştur.
  • asıl adı rowland stuart howard. nick cave'in eski dostlarından. the birthday party, the boys next door, crime and the city solution, these immortal souls üyesi. maalesef 30 aralık 2009'da vefat etti karaciğer kanserine yenik düşerek. ölümünü bu kadar geç öğrendiğim için kendimi suçlu hissediyorum nedense. halbuki bi dönem sadece crime and the city solution dinlemiş idim.
    en çok tanınan şarkısı ile uğurlamak gerekir sanırım; shivers.
  • shut me down ile keşfettiğim müzisyendir kendileri. 10 yıl olmuş öleli. üzücü. entryleri okurken bir anda haberini alında bi garip hissettim. bu geceyede son imzasını atmıştır kendisi playlistimde yer edinerek. buraya edot illaki gelecek, gelmezse hatırlatınız...
  • (bkz: dead radio) isimli parçasına bayıldığım fazlasıyla underground müzisyen. lydia lunch ile olan çalışmalarıda oldukça güzeldir.sleep alone da kendisinden diğer bir şaheserdir.
  • şarkılara teknik gözle bakmayı severim. hastası değilimdir tabii, düşününce hıyarlık bi yerde. gel gelelim bazen şarkının güzelliğini bir de teknik açıdan değerlendirmek, alacağım zevki arttırır. ama az arttırır. müzik, mantığa, afedersin rasyonaliteye en az hitap eden sanat dalı zahir. nakaratı iki kere çalıp bıraktıktan sonra , vokalin bağırmasıyla şarkıyı bitirecek gibi yapıp, müziği susturup, yirmi saniye sonra tek sefer trampete vurması, güzel bir düzenleme gibi söylemlerde bulunmak, insanın içini şişirir; bazı şarkılara hadi gene iyi gitse de, bazı şarkılara hiç olmaz.

    işbu müzisyenin, shut me down isimli şarkısına da, teknik gözle bakasım tuttu iyi mi; nakaratın ilk cümlesindeki coşkunun ikinci cümlesinden daha az olması, güzel bir düzenleme veyahut da i miss you so much cümlesini üst üste bilmemkaç defa söylediğinde, epey karizmatik sesin hüzünlü şeyi üst üste orantılı bir coşkuyla söylemesinin de katkısıyla, cümlenin her bir söylenişte müzikalitesinin otomatikman artması, hmm, iyi düşünülmüş valla gibi şeyler düştü hakir zihnime. oldu mu, hiç olmadı. şiştik. pişmanım. zira şarkının fazlaca bir güzelliği mevcut. teknik değerlendirmeye müsaade etmez. sayın howard stüdyoda şarkıyı kaydederlerken, şurada az bağırdım ya, tekrar alalım bile dememiştir. bi kerede kopup gelmiştir şarkı. bu şarkının tekniği olmaz.
hesabın var mı? giriş yap