• the x files mitolojisinin temeli. sendika olarak bilinen bir grup adam, dünyanın gerçek ev sahipleri (“sömürgeci” olarak bilinen uzaylılar) ile beraber çalışmalar yapmaktaydılar. bu uzaylıların dünyayı yeniden sömürgeleştirmeleri için 1948’ten beri büyük bir dikkatle planlar ve hazırlıklar yapıyorlardı. gezegeni orijinal olarak milyonlarca yıl önce sömürgeleştirdikten sonra sömürgecilerin çoğu, diğerlerini wilkes land, antarktika’da yeraltındaki bir merkezi uzay gemisinde uyur durumda bırakarak terk ettiler. ancak sendika nın üyelerinin hemen hepsi öldürüldüler.
    sömürgeleşme 3 şamada gerçekleşmektedir. bunlardan birincisi (bkz: kara yağ) olarak adlandırılır.
    sömürgecilerin hayat çemberinin ikinci aşaması, sendika nın yakın zamana dek bilmediği “tehlikeli” aşamadır. sömürgeci ler bu aşamayı onlardan gizli tutmaya çalışıyorlardı çünkü aşama, adından da anlaşılacağı gibi, kara yağ bulaşmış kişinin, vücudunda bir çeşit gebelik yaptığı vahşi ve içgüdüsel bir uzaylıdan oluşuyordu. sendika önceden, sadece kontrol sağlayacak bir güç olacağını düşündükleri kara yağ ı ve üçüncü aşama olan “gri uzaylı” ları (en yaygın uzaylı olarak anılan tür) biliyordu. yanlışlıkla kara yağ bulaşmış kişilerin vücudu yarılıp içinden, sendika nın ve bu insanların sömürgeciler tarafından kullanıldığını kanıtlayan “canavarlar” fırlayınca sendika hayrete düşmüştü. uzaylıların sömürgeleşmeye olabildiğince yakın bir zamana kadar saklamak istediği bu gizli aşama nedeniyle, sömürgeleştirmeden kimse kurtulamazdı, büyük bir ihtimalle sendika bile. ikinci aşama, beklenmeyen doğası nedeniyle sendika tarafından “değişim - mutasyon” olarak biliniyordu. scully antarktika’ya sömürgecilere bu mutasyonun bir örneği olarak götürülmüştü. sendika sömürgeci lerin tepkisini ve bu konu hakkındaki bilgilerini istiyordu. ancak uzay gemisinin tamamı panzehirlenmişti, bu da sömürgeci lerin artık bu panzehirden haberdar olduğu anlamına geliyor. uzay gemisi büyük bir ihtimalle uzaya gitmek üzere antarktika’yı terk etti.
    sömürgeleşmenin zamanı gelene kadar (esas olarak 1998 yılından sonraki 15 sene için planlanmıştı ancak sömürgecilerin panzehiri öğrenmesi ve melezleştirmenin sabote edilmesi nedeniyle hızlandırıldı.) kara yağ ın aslında basit bir temasa oranla daha etkili bir şekilde yayılması gerekiyordu. özel yetiştirilen arıların,özel üretilen mısırlardan aldıkları “polen” lerle uzaylı virüsünü iğneleri ile yaymaları planlanmıştı. bu yöntem sendika tarafından su çiçeği virüsü kullanılarak test edilmişti.(dr. bonita charnes-sayre, bir suçiçeği uzmanı, panzehiri kara yağ üstünde kullanarak deneyler yapmıştı) suçiçeği aşıları sendika nın kataloglama sistemi için büyük önem taşımaktaydı. çiçek aşıları, yapılmaya başladığından beri, her amerikalıdan bir dna örneği alınması ve bunun bir “kimlik kartı” olması için kullanılıyordu. bu tüm amerikalıların kimliklerinin,sömürgeleşme gerçekleştikten sonra en azından bilinmesini güvence altına alacaktı. klon lar da bu şekilde tanınabiliyorlardı. bu yüzden, çiçek aşısının yapıldığı kol olan sol kolu olmayan insanlar rus (bkz: gulag) ında kara yağ ile test edilmeyeceklerdi. sömürgeleşme gerçekleştiği zaman, federal acil durum yönetim merkezi (fema-federal emergency management agency) herhangi bir doğal felaket olayında abd’nin tek kuvveti olarak,bütün gücünü kullanmış olacaktı. bu yolla, fema’yı yöneten sendika sömürgeleşmenin gerçekleştiği gün olacakları kontrol altında tutmuş olacaktı. bu gün, çoğu insanların evlerinden uzak olacağı ve başkanın ulusal felaket ilan edeceği bir gün olacaktı, böylece ülke fema’nın kontrolü altına girecekti. ancak sendika ve büyük ihtimalle arılar ve kataloglaştırma sistemi için yapılan planlar öldü.

    kaynak: http://www.thexfiles-tr.net/
  • ayşe çavdar ve aysuda kölemen'in yayını, sömürgeleştik mi? sanki türkiye fakında olmadan kendi kendisini bir azınlığa sömürgeleştiriyor son 70 yılda gibi bir çıkarım yaptım.

    genel bir kapitalizm veya piyasa ekonomisi eleştirisi yaptılar sanırım. günahı biraz güçlü batılı toplumlara yığdılar gibi. apple'ın üretilmesi bile örnek arasında kullandılar. bunu nasıl eleştireceğiz tam anlayamadım.

    verdikleri tarihsel bir perspektif:
    -genelde sömürgeleşme içerden de olur. osmanlı kendi halkını sömürgeleştiren büyük bir devletti, yabancılara verdiği imtiyazların bir sebebi de içerde zengin yetiştirmemek.
    - batılı sömürgeciler kolonilerde üretime izin vermeyerek, bunu beceriyordu. üretim için mühendisler gerekecek, tasarımcılar, müzisyenler geleşecek, bunlar için üniversiteler falan .. bu ekonomiyi kendi merkezlerinde kurarlar, hammede çıkarımı coloni ülkesinde yaparlar.
    -dronu biz üretiyoruz gibi yerli -milli sloganlar aslında üretim yapmıyor, yerli sömürgeci çıkartmaktadır.
    -ayşe çavdar otonom, bireyin otonomisi, yerel yönetim veya bölgenin otonomisi gibi bişler söyledi ama tam nereye bağladı anlayamadım.
    -tek büyük şehir, sömürgeciliğin bir tezahürü aslında.

    sonuç olarak bu tip malı meli laflarının insan ruhunu öldürmesi. dünya tek gezegen, ve güçlü olanların borusu ötüyor kardeşim. güçsüz olan ya kendine düşenle en iyisini yapma yollarını arayacak, ki buda çok kolay değil; ya da biraz daha toplu kalarak en azından aşırı yıkıma maruz kalmamak. bu da kolay değil, eninde sonunda gelip politik birlik denilen o sırlı mucizevi oluşuma dayanıyor. bu politik varlık yasayla da oluşturulabilir, ya da gökten zembille yani peygamberle gelmesini bekleyeceksin. islamın allah'ı fazla işinize karışmayacağım , bu son gökten gelen peygamber gibi bişi ima etmiş.

    yani sömürgeleşmek öyle doğal bir eğilim işte, entropinin kuralına uygun. buna karşı koymak lazım akılla.
hesabın var mı? giriş yap